Bölüm 15

193 28 1
                                    

BÖLÜM 15

İREM YAĞMUR

İnsanların ona vebalıymış gibi davranmasına aldırış etmiyordu. En azından artık. Kendi içinde yaşamakta olduğu sorunları dışarı yansıtmamak için, öyle bir savaş veriyordu ki ilgili bakışları kaçırıyor, bu da onun insanlardan soyutlanmasına neden oluyordu. Genç bir kız olarak, ilk aşkı kalp kırıklığıyla sonuçlanmıştı. Arkadaşlarının onaylamadığı, kimsenin hoşlanmadığı bir çocuğu sevmişti. Onun da kendisini sevdiğini düşünmüştü. Nasıl olduğunu, ne zaman olduğunu hala anlayamıyordu. Tatlı bir rüzgar esintisi gibi kendisini Gencer'i severken bulmuştu. Belki de ona yakın davranmasındandı. Ortak aldıkları dersler yüzündendi? Ya da tüm o ön yargılı bakışların altındaona iyi davrandığı içindi? İrem, öyle çok kırılmıştı ki kalp acısını anlatamıyordu. Ama en çok da neler yaşadığını, nasıl korktuğunu...

"Size inanmanızı istediği sebepleri veren insanlara güvenmeyin. Lise çağındaki aşk, iki yüzlü ayna gibidir."

Dışarıdaki kuru soğuğa inat, teneffüs arasında bahçedeki banklardan birinde oturuyordu. Kucağında geçen sefer kırtasiyeden almış olduğu anı defteri vardı. Gencer'i, neler hissettirdiğini buraya yazıyordu. Burnunu çekerek, başını kaşırken insanların bir süre sonra Gencer'in ne kadar yanlış bir insan olduğunu anlayacaklarını düşünüyordu. Onu daha da kötü olmaya, davranmaya iten arkadaşlarının varlığını da... İrem, güzel gözlerini karşısındaki soluk renkli duvara dikmiş öylece otururken, yanına oturan kişi sayesinde yerinden sıçradı.

"Dalmışsın?"

Cesur, kabanını giyinmiş bu soğuk havada ona eşlik ediyordu. "Zilin çalmasına beş dakika var." Dedi saatine bakarak "Bana neler olduğunu anlatacak mısın?"

İrem, aheste hareketlerle defterini kapatarak derin bir nefes aldı. "Anlatacak bir şeyim yok ki?" dedi. Gülümsemeye çalışıyordu ama başaramıyordu. Cesur, kabanının yakalarını yukarı çekiştirerek ona bakmaya devam etti. Gözleri keskin, odağına dikilmişti. "Neler oldu, Yağmur?" diye sordu en sonunda "Bunun basit bir kalp kırılmasından fazlası olduğunu biliyorum. Hepimiz biliyoruz. O yüzden neler oldu, Yağmur? Seni bu kadar içine kapatmaya ne neden oldu?"

Genç kız, ona bakarak titrerken elindeki kalemi defterin ipine geçirip mantosunun cebine sıkıştırdı. "Beni sevdiğini sanmıştım." Diye fısıldadı. Cesur, ona doğru dönerek ceplerindeki ellerinden birini çıkarıp, kızın yüzüne doğru uzattı. "Sen, benim kardeşimsin Yağmur. Senin üzülmeni asla istemem çünkü bu gruptaki en yumuşak huylu, en tatlı kız sensin." Dedi. İrem Yağmur, gülümseyerek gözlerinin içine bakınca "Minel Kübra, duymasın." Diye ekledi. Genç kız, kıkırdayarak gülerken "Şimdi anlat." Dedi "Neden böylesin? Sana ne yaptı?"

İrem, kendisini bir girdabın içine çekiliyormuş gibi hissederek tutundu Cesur'un bileğine, bakışlarını onun gözlerine çevirirken genç çocuk "Mir Ali, biliyor. Öyle değil mi?" diye sordu. Kız, cevap vermedi ama bu zaten Mir Ali'nin neden Genco'ya karşı öfkeli olduğunu kanıtlıyordu. Her ne olduysa hafife alınacak şeyler olmamıştı, belliydi. Cesur, onu izliyor, hareketlerini adım adım takip ediyordu. İrem ondan ayrıldığından beri insanlardan çekindiğini gösteren hareketler yapıyordu. Bazen anlık bir temasta irkiliyor, aniden öfkeleniyor sonra nedensiz yere ağlamaya başlıyordu. Cesur, düşüncelerinin gitmekte olduğu yönden hoşlanmıyordu. Bunu direkt kıza soramıyor oluşuysa onu daha fazla incitmek, dağıtmak ve kendilerinden uzaklaştırmak istemeyişindendi. Teneffüs zilinin çalmasıyla içini çekerek ayağa kalktı. "Gel hadi." Dedi "İçeri girelim."

Kız elini tutunca gülümsedi. Onu kolunun altına çekerek, dudaklarını soğuktan üşümüş tenine değdirdi. Onun yeniden titrediğini ama bu sefer soğuktan kaynaklanmadığını biliyordu. "Bir daha dışarı çıkarsan kendine sıcak bir şeyler almayı unutma." Dedi sınıfının önüne geldiklerinde. İçerideki meraklı birkaç bakış kendilerine yönelmişti. İrem Yağmur, başını sallarken Cesur o meraklı bakışların kıza daha fazla zarar verebileceğini düşünerek bir elini kızın cebine atıp, içindeki defteri aldı. İrem, panikle ona baktığında "Bu bugün bende kalsın." Dedi Cesur "İçerideki arkadaşlarına güvenmiyorum ve okumayacağıma dair de yemin ediyorum." Güven veren bakışlarını İrem'in ürkek bakışlarının yok oluşunu sağlamıştı. Sınıfa girmeden hemen önce "Tamu, görmesin." Diye mırıldandı. Cesur, ona söz verdi. Kimse ona ait olan bir şeye dokunamazdı. Hele bu bir emanetse, hiç. Kızın çenesini okşayıp, göz kırptıktan sonra onun sınıfa girişini izledi. Sonra kapının girişinden başını içeri uzatıp, elini iki kere kapıya vurdu ve "11-B sınıfı üyeleri..." dedi sakin bir sesle "Uslu durun." İrem, yerine oturduğu sırada Cesur çoktan oradan ayrılmıştı.

ARKADAŞKÇAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin