Yalnızlığın bana yakıştığını söylüyorlar. İyi duruyormuş üzerimde; renkleri sade ve uyumluymuş. Dikimi kusursuzmuş. Bu mahir terzinin adını öğrenmek istiyorlar. Söyler miyim hiç! Konfeksiyon yalnızlıklar ne güne duruyor. Söyler miyim hiç?
ALİ URALGerçekten bu hayatta kendi kararlarımızı mı veriyorduk? Yoksa mecbur mu kalıyorduk. Yada hayat bize sadece birden fazla seçenek sunup birini seçmemizi mi istiyordu?
"Yaşamınızın kontrolü sizde değil.Öyle olduğunu düşünebilirsiniz ama yanılıyorsunuz.Elbette kendi kararlarınızı kendiniz vermekte özgürsünüz ama sorun şurada: Ne isteyeceğinizi kontrol edemezsiniz." diyordu yazar. Ne kadar da doğruydu. Tesadüfler bizi oradan oraya sürüklüyordu ama biz ise her kararı kendimizin verdiğini düşünüyorduk,özgür irademizle. Oysa gerçekten özgür müydük? Bir sınırımız var mıydı? İnsan her istediğini yapacağını mı düşünüyordu? Toplumun belirlediği ahlaki değerler ve ideolojiler bizim sınırımızı belirliyordu esasında.
Özgür olmamak ise daha fecidir. Çünkü kendini tanımamak,ruhunu bilememek; en önemlisi ise kendi tabularını yıkamamaktır. Özgürlük cesaret ister ve ben bugüne dek hiç cesaretli davranamadım.
Şimdi ise hiç bulunmak istemediğim bir yerdeydim ama buraya gelmeyi ben kabul etmiştim. Bunun için kimseyi suçlayamazdım. Yine aynı sahne yine aynı bakışlar. Koskoca şehirde nasıl tekrar bulmuştuk birbirimizi anlamıyorum. Bu sefer kesinlikle ben haksızdım, adama bildiğin bodoslama dalmıştım. Hala birbirimize bakarken ikimizde olayın şokunu atlatamaya çalışıyorduk, en azından ben öyleydim. Yan tarafıma kısa bir bakış attım, az önceki kadın hala oradaydı ve ikimize şaşkın şaşkın bakıyordu. Tekrar bakışlarımı karşımdaki adama çevirdim o ise artık konuşmaya karar vermiş olacak ki;
" Sen..."kaşları anbean çatılırken yine bir sinir harbinin geleceğini anlamıştım. Tam ağzımı aralamış bir şeyler saçmalayacakken tanımadığım bir ses duyuldu;
"Saruhan?" Karşımda ki adama mı sesleniyordu acaba. Az önce seslenen adam yavaşça yanımıza yaklaşıyordu. Oldukça şık giyinimli bir beyefendiydi.Sanırım sinirli adamın isimi Saruhandı. Saruhan arkasına dönüp kimin seslendiğine bakacakken hızla sıvışmam gerektiğine karar vermiştim ordan, evet yine kaçmıştım. Yoksa daha Derya hanımla görüşmeden beni rezil edip attırırdı buradan. Çünkü bana bayağı bilenmişti sanırım.İnsan kaynakları yazılı bölümü görünce hızla oraya doğru ilerledim. Ara ara arkaya bakıyordum geliyor mu diye ama allahtan önemseyipte gelmemişti.Beyaz bir kapının üstünde Derya Akan ismini görünce hemen kapıyı tıklattım,kalbim adrenalinden küt küt atıyordu. İçeriden 'gel' sesini duyduktan sonra kapıyı açtım. Karşımda 30'lu yaşlarda olduğunu tahmin ettiğim oldukça bakımlı bir kadın vardı. Nazikçe elini sıkıp gösterdiği yere oturmuştum; karşısındaki koltuğa.
" Merhaba,hoşgeldiniz Asya hanım" deyip hafifçe gülümsedi. Ben ise gerginlikten odayı inceliyordum. Açık pembe duvarlar, karşı duvarda boydan boya evrak dolabı vardı. Bir yerde ise masa ve onun üstünde kahve makinesi sandığım alet vardı.Ferah ve sadeydi. Çok fazla sessiz kaldığımı farkedip sorusuna dönmüştüm.
"Merhaba , hoşbulduk" deyip hafifçe tebessüm ettim. Bana samimi davranıyordu daha rahat davranmam için galiba, hoş bir davranış.
"Bir şey içer miydiniz?"dedi alelade sorulmuş bir soru gibiydi.
"Hayır teşekkürler."
"Nasıl buldunuz şirketimizi?" Adresi attınız ya nasıl bulabilirim başka.
"Taksi ile" kadın birden kahkaha atmaya başladı, ne demiştim bu kadar gülecek ki. Ben tuhaf bir şekilde hala kadına bakarken zahmet edip artık açıklama gereği duymuş olacakki,
"Hayır demek istediğim şirketi beğendin mi yani?" dedi hala yüzündeki sırıtmayla.Ha şimdi anladım, uf kadın benim salak olduğumu düşünecekti resmen. Bozuntuya vermeyip bende beraber güldüm, benim için komik olmasada.
"Bana biraz kendinden bahseder misin Asya?""Tabi;23 yaşındayım. İstanbul üniversitesi psikoloji mezunuyum ve İstanbul doğumluyum. Kendi işimi neden yapmadığımı soracak olursanız acil işe ihtiyacım vardı ve biryerden başlamam gerekiyordu."
"Anladım, haklısın onu soracaktım ne yalan söyleyeyim. Ee peki bu kadar mı;hobilerin,ailen yada başka kardeşin var mı onlardan bahsetmedin" çünkü hiçbiri yoktu...
"Evet bu kadar maalesef." deyip başımı çevirdim daha fazla konuşmak istemediğimi belirtmeye çalışmıştım. Bu tür konulardan mümkün olduğunca kimseye bahsetmek istemiyordum.O da üstelemedi zaten. Bir süre sessiz kalıp devam etti konuşmasına.
"Neyse sana biraz işi anlatayım Asya"
"Sizi dinliyorum" deyip dikkatlice dinlemeye başladım.
"Öncelikle tecrübesiz olduğunun farkındayım. Sadece acil ihtiyacımız olduğu için en uygunu sen geldin bana ve seninle görüşmek istedim" kendini çokta önemseme demenin kibar şekliydi herhalde bu da."Yapacağın iş çok zor değil merak etme biraz yorucu sadece, bu arada seyahat engelin var mı?" Bu da nerden çıkmıştı şimdi.
"Hayır yok"
"Pekala,yönetim kurulu başkanı yani daha doğrusu şirketin sahibinin asistanının yardımcısı olacaksın bir süre .Yardımcı olacağın kişi hamile ve kendisine de çok değer verdiğimiz için yardımcı almaya karar verdik. Sonra doğum yaptığında bir süre yine onun işlerini yaparsın. Daha sonrasına da bakacağız artık. Ne diyorsun yapabilecek misin?"deyip arkasına yaslandı. Yüzüme bakıp cevap bekliyor gibiydi.
"Ee şey, evet yapabileceğimi düşünüyorum. Yani kendime güveniyorum." Umarım. Samimiyetsiz bir şekilde gülümsedim,çünkü kendime pek güvenmiyordum açıkçası. Üstelik o Saruhan denen adam da mı burada çalışıyordu?Eğer öyleyse çekeceğim vardı. Derya hanıma sorsam ilk günden meraklı biri olduğumu düşünebilirdi.
"Tamam o zaman anlaştık, hemen yarın evrakları tamamlayıp başlayabilir misin?" Mutlu görünüyordu,bu işi de hallettiğine sevinmişti. Anlaşılan o hamile dedikleri kadın onlar için önemliydi.
"Olur " deyip evrak listesini aldım ve vedalaşarak odadan çıktım. Hiç çıkmak istemiyorum,ya karşıma çıkarsa yine o Saruhan denen adam. Koşar adımlarla hızla asansöre yöneldim. Bu sefer öbürüne binmiştim ne olur ne olmaz.
Çok şükür sağ salim çıkışa varmıştım. Danışmanda ki kadına gülümseyip terkettim orayı. Aşağı caddeye yürüyüp dolmuş beklemeye başladım. Güvenlikten öğrendiğim kadarıyla dolmuş durağıymış bura. Nereye kadar taksiye binebilirdim ki param tükeniyordu. Şirketin parasını kullanmak istemiyordum,hala staj paralarımı harcıyordum. Çünkü o parayı harcayacak durumum olmamıştı. Ama o da tükenmek üzereydi.Nihayet eve vardım,aşırı yorulmuştum. Kendimi kapının hemen yanındaki koltuğa attım. Karnım çok açtı yavaşça mutfağa doğru adımladım. Ne yapabilirim diye düşündüm ama pek yemek bilmediğim için yine hazır gıdalara yöneldim. Köfte patates iyi olurdu aslında diye düşünerek çıkartıp tezgaha koydum. Hazırlıkları yapıp yatak odasına üstümü değişmeye gittim.
Pijamalarımı giydikten sonra mutfakta yemeğimi yiyip,bir süre televizyon izledikten sonra uyumaya gittim.
Yatakta sırt üstü yatıp bir süre tavanı izledim. Bugün yaşadıklarımı gözümün önünde canlanırken yüzümü yastığa gömdüm. Neden her seferinde rezil oluyordum.Bir diğer önemli konu ise artık bir işim vardı ve asıl yapmam gerekenlerin zamanı gelmişti. Buraya neden geldiğimi unutmamam gerekti.
Selammmlar;) sevdicekle kalın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EMANET HAYAT (Düzenleniyor)
Romance"Ben kalbi de beyni de bilmem. Ben sana aşık olmak istedim ve oldum.!" Kocaman açılan gözlerimle sarf ettiği cümleleri sindirirken bana aşık olduğu gerçeği beni hazırlıksız yakalamıştı. Bu kadar güçlü duygularla bağlandığını bilmiyordum. Açıkçası be...