Ertesi gün Yibo tekrar gelip antrenman yapmıştı. Birkaç saatlik çalışmanın ardından araziyi bırakıp dinlenmek için mekana döndüğünde koltuğa uzanmış uyuyordu.
Yüzünde hissettiği ıslak bir serinlikle gözlerini araladı.
"Şşt..?" Jiyang elindeki fısfısla suratına eğilmiş bakıyordu. "Uyandın mı?"
"Hayır," dedi gözlerini tekrar kaparken. "Uyuyorum hala."
"YİBO!" Fısfısı var gücüyle gözlerine sıkmaya devam eden Jiyang onu uyandırmaya çalışıyordu.
Sonunda pes eden Yibo oflaya puflaya yerinden kalkıp gözlerini ovuşturdu. "Ne var lanet olası, söyle."
Jiyang koltuğun diğer tarafına oturup bağdaş kurduktan sonra eline masadaki büyük cips paketini alıp konuştu. "Eee anlatacak bir şeyin yok mu?" Bir yandan yerken diğer yandan sorguya çekiyordu.
"Ne gibi?"
"Ne bileyim... dün gece hakkında falan?"
"Yoo."
"Biz gittikten sonra antrenmana devam etmişsin anlaşılan." Bıyık altından güldü.
"Hayır, Xiao Zhan devam etti."
"Eee sonra?" Jiyang gözlerini kocaman açıp ona yaklaştı. "Sonra ne oldu?"
"Ne olmasını bekliyorsun? Hiçbir şey."
"Yibo," Elindeki cipsi tekrar pakete koyarken oldukça sakin ve nazikti. Parmak uçlarını birbirine sürterek kırıntılarda arındırdı. Ardından gülümserken temizlediği eliyle Yibo'nun omzunu kavrayıp korkutucu bir sakinlikle konuştu. "Beni delirtme. Dün ne olduysa, teker teker anlat hemen. Yoksa bu saçlarını yolarım senin."
Yibo ona bakarken saçlarını okşuyordu. "Neyi anlatayım geri zekalı, Xiao Zhan motoru sürerken düştü ben de buraya getirdim."
"Nasıl düştü?" Jiyang şaşırmıştı. "İyi mi şu an?"
"İyi. Dönüş yaparken dengesini kuramadı. Biraz derisini yüzmüş sadece sorun yok."
"Yani sen de onu sırtında taşıyıp buraya getirdin ve yaralarını sardın," Gülümserken cipsi yemeye devam ediyordu. "Ay ne romantik. Senin gibi bir hanzodan beklenmeyecek hareket, aferin."
Yibo gözlerini devirip cipse elini daldırdı. "Birincisi, sırtımda taşımadım motorla getirdim. İkincisi, yaralarını falan sarmadım," durup bir düşündü. "Yani... krem sürdüm. O sayılmaz. Üçüncüsü de romantiklikle alakası bile yok. Kafanda kurup durma."
"Yoo gayet de romantik."
Senin de yaralarını sardım Jiyang..." Yibo bıkkın bir bakış attı ona.
"Eee?"
"Bana aşık oldun mu?"
"Ne?! Tabii ki hayır!" Yüzünde tiksinmiş bir ifade belirdi.
"Güzel, ben de sana aşık olmadım. Yani bunun romantik bir tarafı yokmuş değil mi?"
"İyi de tatlım, bu aynı şey değil ki?"
"Ne demek değil? Ne farkı var?"
"Yani biz seninle başından beri dostuz, bırak yaramı sarmayı önümde soyunsan da kalkmaz sana."
"HA HA HA! Benimki de sana can atıyor." Yibo yüzünü buruştururken kalkıp dolaptan bir şişe içecek aldı. Arkasını dönüp koltuktaki çocuğa gösterirken "İstiyor musun?" diye sordu. Jiyang ile her zaman itişip kakışırlardı ama saniye bile sürmezdi. Hatta kavga içindeyken bile normal konuşup tekrar kavgaya devam ederlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fake loser || yizhan
FanfictionXiao Zhan, okulun sevilen, yakışıklı ve popüler çocuğu; Wang Yibo ise gözlerden uzak, çoğu kişinin tanımadığı, tüm derslerde uyuyan o pasif öğrenci tipi... Birbirinden oldukça uzak olan bu iki gencin yolları Xiao Zhan'ın Wang Yibo'nun gerçek kimliği...