Apar topar toplanmaya başlayan Xiao Zhan üstünü başını düzeltirken, Yibo çalan kapıyı açmak üzere gittiğinde "Annem." diyerek ufak bir bilgilendirme yaptı.
Xiao Zhan derin derin nefesler almaya devam ediyordu. Bu halde Yibo'nun annesiyle karşılaşamazdı. Yibo kapıyı açmadan önce hızla lavaboya yöneldiğinde kendine gelmek için dua ediyordu. Çünkü tabiri caizse götü başı dağıtmıştı ve ne olduğunu bile anlamıyordu. Her şey bir anda olmuştu.
Daha az önce öylece oturuyorlardı, ne ara böyle nefesler ve inlemeler içinde kalmışlardı? Ya kensisi? Niye kendine söz geçiremeyip Yibo böylesine üzgün ve dağılmışken böyle yanlış bir hamlede bulunmuştu?
İkisi de isteyerek yapmış olabilirdi ama bunun ne yeri ne zamanıydı. Aynada kendi yüzüne bakarken suratına su çarparak kendine gelmeyi umdu. Aslında Yibo onu öpmeden önce "Ne istediğime karar verdim," demişti. Fakat oturup konuşmadan, neyin ne olduğuna karar vermeden dan diye böyle bir şey yapmaları uygun değildi.
Zhan'a göre öncelikle bir şeylerin adı konulması gerekiyordu. Tamam, muhafazakar bir tip değildi. Daha önce ufak tefek bar maceraları olmuştu ama onların hiçbiri ne sınıf arkadaşları ne de her gün yüz göz olduğu arkadaşlarıydı. O insanlarla herhangi bir fiziksel temasta bulunması sorun değildi çünkü o günden sonra birbirlerinin yüzlerini bile görmüyorlardı.
Lakin Yibo öyle değildi. Bu durum farklıydı. Eğer bu sadece küçük bir maceraysa, işler kötüye gidebilirdi. Ve dürüst olması gerekirse işler bu raddeye gelmişken bir çuval inciri berbat etmek istemiyordu. Hazır motor yarışlarına da aşina olmaya başlamıştı, yeni arkadaşlıklar, güzel ortamlar kurmuştu.
Ve bu noktada Yibo ile yaşadığı bir sorun yüzünden bunları mahvetmek istemiyordu. Bu nedenle, öncelikle oturup konuşmalı ve bunun bir adını koymalıydı. Yibo ile gönül eğlendirmek, yatıp kalkmak veya flörtleşmek gibi bir niyeti yoktu. Onun için olaylar ya beyaz, ya siyah olmalıydı. Aksi takdirde sorun yaşayacağını biliyordu.
Durum şuydu ki Yibo da kendisi de önemli ve değerli hayaller taşıyorlardı. Bunca zaman tırnaklarıyla kazıyarak ulaştıkları konumdan, gönül meseleleri yüzünden düşmek istemiyorlardı. Yibo senelerdir, Zhan aylardır uğraşıyordu ve bunu öylece bırakmak ya da gereksiz tartışmalar yüzünden mahvetmek istemiyorlardı. Bunun olmaması için de aralarına kesin bir sınır çizmeliydi.
Bu esnada Yibo ise içeride saniyeler içinde kendine çeki düzen verip kapıyı aralamıştı.
"Yibo?" diyerek gülümsedi kadın. Ellerinde poşetler ve çantalar vardı. "Oğlum niye açmıyorsun kapıyı? Kaç saattir bekliyorum ellerimde poşetlerle. Al bakayım şunları." Oğlunun eline poşetleri tutuştururken içeriye dalan kadın yorulduğunu belli edercesine kanepeye yayıldı.
"Uyuyordum anne, duymamışım."
"Belli," dedi kadın onun suratını süzerken. "Kan ter içinde kalmışsın, saçın başın dağılmış."
"Bunlar ne?" Elindeki poşetleri mutfak tezgahına koyup içlerini karıştırırken sordu.
"Sana biraz yemek getirdim, ne zamandır uğramıyordum bir bakayım dedim napıyorsun diye." Etrafı süzdü. "Nasılsın, neler yapıyorsun bugünlerde? Okulun nasıl?"
"İyi, teşekkür ederim." Yibo'nun tedirgin halini fark eden annesi oğluna garip bakışlar atmaya başladı.
"Hayırdır? Hasta mısın? Bugün bir farklısın."
"Yoo, iyiyim. Uykudan uyandım ya ondandır. Yoruldum da bugün biraz."
"Temizlik mi yaptın yoksa? Bu ev normalde bu kadar temiz olmazdı." Tek kaşını kaldırıp şüpheyle bakarken Yibo tam bir şeyler uyduracaktı ki lavabonun kapısı açıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fake loser || yizhan
FanfictionXiao Zhan, okulun sevilen, yakışıklı ve popüler çocuğu; Wang Yibo ise gözlerden uzak, çoğu kişinin tanımadığı, tüm derslerde uyuyan o pasif öğrenci tipi... Birbirinden oldukça uzak olan bu iki gencin yolları Xiao Zhan'ın Wang Yibo'nun gerçek kimliği...