"Zhan? Bebeğim en azından biraz su iç. Hasta olacaksın."
Son üç gündür olduğu gibi buna da cevap vermedi. Yibo'nun bütün ısrarlarına rağmen ne doğru düzgün yemek yiyor, ne yataktan çıkıyordu. Ciddi anlamda depresif bir ruh halindeydi. Sürekli ağlıyor, geceleri iç çekerek uyanıyor, Yibo'yla sağlıklı bir iletişim kuramıyordu.
Onun bu halinin ne kadar süreceğini bilmeyen Yibo için, günler zor geçiyordu. Üzülüyordu, elinden bir şey gelmiyordu. En önemlisi de Zhan onunla konuşmadığı için konuya tam olarak hakim olamıyordu.
İç çekerek getirdiği bardağı yatağın yanındaki küçük sehpaya bıraktı. "Cidden mi? Böyle devam mı edeceksin?" Yatağın yanına oturup yorganın altında sessizce bekleyen çocuğa döndü. "Yataktan çıkmayarak, benimle konuşmayarak, böyle ne kadar zaman devam edecek? Bunun bir şeyi değiştireceğini mi sanıyorsun?"
Bir burun çekiş sesi gelmişti sadece.
"Xiao Zhan bana bak. Şu yorganın içinden çık ve yüzüme bak." Bir süre bekleyip ondan bir hamle gelmeyeceğine karar verdiğinde yorganı zorla çekip almak için üzerine atıldı. "Ver şunu bana."
"Yibo bırak! Çıkmayacağım! Bırak!"
İtişip kakışmanın arasında yorganı çekip Zhan'ı açığa çıkarmayı başaran Yibo, nihayet yüzünü görebildiği için mutluydu. "Sonunda!"
Karşılığında ona çatık kaşları ve kızarmış gözleriyle bakan bir oğlan vardı. "Al, mutlu musun?" Somurtup duruyordu ama Yibo buna aldırış etmedi.
"Mutluyum tabii! Konuş artık benimle! Yatağın içinde bütün gün zırlayarak sorunlarını halledemezsin!"
"Sanki başka çarem varmış gibi..." Xiao Zhan gözlerini devirip yorganı tekrar üzerine çekecekti ama Yibo sıkı sıkıya tuttuğu yorganı bir çırpıda alıp kucağında topladığı gibi salona götürdü.
"Ne yapıyorsun?! Ver yorganımı!" Xiao Zhan günlerdir acil ihtiyaçları dışında ilk kez yataktan kalkıp Yibo'nun peşine düştü. "Yibo sana ver dedim!" Bağırarak evin içinde koşuşturuyorlardı. Yibo kaçıyor, Zhan peşinde onu yakalamaya çalışıyordu.
"Yiboşum, aşkım lütfen, dersen veririm." Sırıtarak kaçamaya devam etti ama Zhan şu anda bu esprilere ayak uyduramayacak kadar mutsuzdu.
"Yibo sabrımı taşırma, ver şunu."
"Hayır." Yibo ondan bir şekilde sıyrılıp yorganı aceleyle çamaşır makinesine tıkmıştı. Ellerini çırparak doğrulduğunda Zhan ona sinirle bakıyordu.
"Aferin."
"Günlerdir aynı şeyle yatıyorsun Zhan, kirlenmişti."
"Ha yani bana pissin diyorsun."
"Hayır!" Yibo dehşetle baktı ona, ne alakaydı? "Ne alaka? Saçmalama, öyle bir şey demedim."
"E yorgan kirlendiyse benim yüzümden kirlenmiş demektir. Bu durumda ben pis oluyorum." Banyodan ayrılıp giderken Yibo yanaklarını şişirerek derin bir nefes verdi. Bu çocuğun depresif halleri hiç çekilmiyordu.
***
Birkaç saat sonra -bağrışmalı geçen birkaç saatten sonra- Yibo sonunda Zhan'a bir şeyler yedirip içirmeyi ve duş aldırmayı başarmıştı. Ayrıca konuşmak için de ikna etmişti. Tabii bunun için sağlam bir kavga etmesi gerekmişti ama şu an için bu bir sorun teşkil etmiyordu.
Salondaki koltuğa oturmuş, havluyla dizlerinin arasında yere oturan çocuğun saçlarını kurutuyordu.
"Anlat bakalım. Bu güne dek tek kelime etmedim, acını yaşaman için seni yalnız bıraktım. Fakat benim de bazı şeyleri bilmeye ihtiyacım ve hakkım var. Kaç gündür seni bu kadar perişan eden ne? "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fake loser || yizhan
FanfictionXiao Zhan, okulun sevilen, yakışıklı ve popüler çocuğu; Wang Yibo ise gözlerden uzak, çoğu kişinin tanımadığı, tüm derslerde uyuyan o pasif öğrenci tipi... Birbirinden oldukça uzak olan bu iki gencin yolları Xiao Zhan'ın Wang Yibo'nun gerçek kimliği...