"Her şey tamam mı? Unuttuğumuz bir şey yok değil mi?" Yaklaşık 1 hafta sonra, Xiao Zhan son kez sırt çantasını kontrol ederken sordu.
"Hayır bebeğim ben hallettim her şeyi, sen dert etme artık, hadi geç." Zaten çok fazla olmayan eşyalarını yerleştirirken Zhan motora atladı.
Yibo ikisi için güzel bir dağ evi kiralamıştı. Uzun zamandır, 2 gün 1 gece boyunca kalacakları ve eğlenecekleri hoş bir yer arıyordu. Nihayet mesafe ve yer açısından ikisinin de kolay ulaşabileceği bir yer bulduğunda vakit kaybetmeden sahibiyle iletişime geçti. Her şey ayarlandıktan sonra sabah Xiao Zhan'a haber verip hazırlanmasını söylemişti.
Şimdi ise, sabahın beşinde, dikkatli bir şekilde lazım olabilecek kişisel eşyalarını -Yibo prezervatifin kişisel eşya kategorisine girdiğini düşünüyordu- ve birkaç parça kıyafeti sokuşturdukları sırt çantalarını yerleştiriyordu. Bugün çok güzel olacaktı. Yibo uzun süredir bu günün hayalini kuruyordu.
Yaşanan onca şeyden sonra ikisi de yalnız kalamadıklarından ve birlikte özel anlar biriktiremediklerinden yakınıp duruyorlardı. İkisi de gerçekten her şeyden uzaklaşıp sakin birkaç gün geçirmek istiyordu. Fakat hem yarışlar, hem okul, hem de aksilikler bir türlü buna olanak tanımamıştı.
Sonuç olarak Yibo bir şekilde bu geziyi ayarladı ve iki saat sonra o güzel dağ evine varmış olacaklardı.
Yibo motoruna atladığında arkasındaki Xiao Zhan kendini konumlandırdı. Ayrı ayrı gitmek istemedikleri için sadece Yibo'nun motorunu alacaklardı, zaten fazla eşyaları yoktu.
Kasklarını takıp yola çıktıklarında Xiao Zhan ellerini, önündeki adamın beline dolayıp sıkıca sardı. Kaskını çıkarıp rüzgarı hissetmeyi çok istiyordu ama şu an trafiğin sıkışık bir yerinde oldukları için yapamazdı. Şehrin dışına çıkmak için sabırsızlanıyorlardı.
Senenin başından beri yaşanan şeyleri düşünürken kendini garip hissetmişti Zhan. Sınıfın hiç konuşmayan, sürekli uyuyan, huysuz çocuğu Yibo ile birlikte arkadaş olduğuna, ondan da öte sevgili olduğuna ve böyle anlar geçirdiklerine inanamıyordu. O zamanlar birisi ona bunları anlatsa dalga geçer, inanmazdı. Çünkü Yibo'yla kendisinin tamamen zıt kutuplar olduğunu düşünüyordu. Bu fikri tanıştıktan sonra da değişmemişti. Karakter olarak birbirlerinden çok ayrı insanlardı.
Ama birlikte olmayı ve birbirlerini seviyorlardı çünkü bu farklılıklar bir kavgaya dönüşmüyordu, anlaşabiliyorlardı. Belki de motorlara ve yarışlara olan tutkuları onları bir arada tutuyor olabilirdi.
Gerçi ne olduğu pek önemli değildi, birliktelerdi ve bunu seviyordu. Şehrin kalabalığından uzaklaşıp dağların, ağaçların yoğunlukta olduğu yollara girdiklerinde hava da iyice aydınlanmıştı. 1 saat sonra eve varırlardı. Yibo motoru yavaşlatırken Zhan hem kendinin hem onun kaskını çıkardı. Zaten yolda kimseler yoktu, sorun olmazdı. En azından yarım saatliğine havayı hissetmek istiyorlardı.
Var gücüyle bağırıp çığlık attıkları, zaman zaman şarkı söyledikleri, hızlı ve harika bir yolculuğun sonunda, dağ evine vardılar. Vakit kaybetmeden ufak bir keşfe çıktıklarında ikisi de hem eve, hem manzaraya bayılmışlardı.
Ev bir dağın yamacında kalıyordu, yani bahçeye çıktığınız zaman dağın tepesinden şehir manzarasını görebiliyordunuz. Ki bu da tam olarak Yibo'nun istediği şeydi. Her şey harika olacaktı.
"İnanamıyorum çok güzel bir yermiiiş, nasıl keşfettin burayı..." Zhan ağzı açık manzaraya bakarken Yibo eşyalarını indiriyordu.
"Ben ki 1 milyar 393 milyon nüfuslu ülkede o kadar insan arasından seni keşfetmişim... Dağ evi dediğin nedir ki gülüm..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fake loser || yizhan
Hayran KurguXiao Zhan, okulun sevilen, yakışıklı ve popüler çocuğu; Wang Yibo ise gözlerden uzak, çoğu kişinin tanımadığı, tüm derslerde uyuyan o pasif öğrenci tipi... Birbirinden oldukça uzak olan bu iki gencin yolları Xiao Zhan'ın Wang Yibo'nun gerçek kimliği...