Jinlintai Lisesi'nin büyük bahçesi, öğrencilerin çığlıkları ve tezahüratlarıyla doluyordu. Bu hafta, her yıl yapılan sınıflar arası geleneksel spor müsabakalarının olduğu haftaydı.
Son sınıfların olduğu kat gürültüyle vızırdarken, öğrenciler nihayet biten dersin ardından ikişer üçer toparlanıp sınıftan çıkmaya başladı. Ders bitiminde soyunma odasına gidip, spor kıyafetlerini giyer ve ilgili oldukları alana giderlerdi. Kimisi turnuvalara katılıyor, kimisi tezahürat yapmak için izleyici kısmına yöneliyor, kimisi de fırsattan istifade boş boş etrafta dolanıyordu.
Çoğu öğrenci bu müsabakaları severdi. Çünkü müsabaka demek 1- derslerin boş geçmesi, 2- yakışıklı ve güzel öğrencileri sahada görmek, 3- yeyip içip eğlenmek demekti. Tüm bunlar bazılarının ilgisini hiç çekmiyor olsa da kalan kısmı tüm sene boyunca bu haftanın gelmesini beklerdi.
Jinlintai Lisesi devlete bağlı bir lise olsa da bulunduğu konum ekonomik açıdan güçlü kişilerin olduğu bir yerdi. Bu nedenle öğrencilerinin çoğu zengin, başarılı, seçilmiş insanlardı. Düzgün ve örnek liselerden biriydi.
Spor müsabakalarının bitmesine 2 gün kala son kattaki SINIF-3 ağır ağır boşalmaya başladı. Nihayet öğle vakti gelmişti. Sınıftaki herkes büyük bir gürültüyle koşuştururken, bir öğrenci duvar kenarındaki sıralardan birinde uyuyordu. Fakat kimse ona aldırış etmeden kendi işini yapmaya devam etti.
"Xiao Zhan! Geliyor musun aşağıya?" Zhou Cheng, dolabından aldığı havluyu ensesine koyarken hala oyalanmakta olan çocuğa seslendi.
"Ne var bugün?"
"Kızların voleybol turnuvası." Sırıtırken tek kaşıyla imalı bir bakış attı.
Xiao Zhan başını sallarken bir süre düşündü. Burnunu kırıştırarak cevap verdi. "Pek benlik değil, takılın siz Yubin'le."
"İyi, sen ne yapacaksın?"
"Bilmem, dolanırım öyle etrafta. Hiç olmadı uyurum. Bu sıcakta çekemem turnuva falan."
"Sen bilirsin, ben kaçtım o zaman!" Sesi yavaşça azalırken sınıftan çıktı.
"İyi eğlenceler!" Xiao Zhan gülümseyerek sınıftan çıkan arkadaşına baktı. Etrafına göz gezdirdiğinde o çocuğun her zamanki köşesinde, her zamanki gibi uyuduğunu gördü. Bu çocuk hakkında hiçbir bilgisi yoktu.
Sadece o değil, tüm sınıf için bu böyleydi. O çocuk, şu çocuk, kenardaki çocuk. Mütemadiyen uyuyan, işi olmadıkça konuşmayan, pasif, sessiz, hayalet çocuk. Daima köşedeki sırasında, aynı pozisyonda saatlerce uyurdu. Uyumadığı zamanlarda sessizce yemeğini yer, dersi dinler, boş boş karşıya bakardı.
Bu yüzden adını bile doğru düzgün bilen yoktu. Yani, tabii ki Yibo olduğunu biliyorlardı ama bunu ondan değil sınıf yoklamasından öğrenmişlerdi. Çünkü kendisi bir adım atmadığı sürece kimsenin umrunda olacak biri değildi.
Yakışıklı bir çocuktu, kızların ve erkeklerin ilgisini çekerdi ama aynı zamanda soğuk biriydi. Bu yüzden kimse ne olur bizimle konuş diye yalvarmıyordu. Sonuçta bu lise bir sürü güzel insanla kaynıyordu ve kimse birilerine hayranlık besleyecek türden kişiler değildi.
Elbette bazıları hariç.
Özetle, kimsenin umrunda olmayan ne zararı ne de yararı olan dümdüz, basit bir insandı. Sesi sadece sınıf yoklamasında "Wang Yibo" diye bağırıldığında "Burada." derken duyulurdu. Onun dışında herkes için "sessiz çocuk, uyuyan çocuk, haa o çocuk mu?" gibi sıfatlarla bilinirdi.
Xiao Zhan o çocuğa ufak bir bakış attıktan sonra sınıftan çıkmaya karar verdi. Konuşkan biri olsa muhabbet edebilirdi ama Yibo sınıf tarafından pek sevilmezdi. Soğuk ve mesafeli bir insan olduğundan daima yanlış anlaşılırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fake loser || yizhan
FanficXiao Zhan, okulun sevilen, yakışıklı ve popüler çocuğu; Wang Yibo ise gözlerden uzak, çoğu kişinin tanımadığı, tüm derslerde uyuyan o pasif öğrenci tipi... Birbirinden oldukça uzak olan bu iki gencin yolları Xiao Zhan'ın Wang Yibo'nun gerçek kimliği...