Bölüm 4 - TEHDİT

2.3K 322 173
                                    

Bunaltıcı sıcak havaya rağmen soluk bile almadan ders işlemeye devam eden öğretmen, tahtayı var gücüyle doldurmaya devam ediyordu. O bir şeyler anlatıp dururken sınıfın yarısından fazlası alakasız şeylerle meşgul oluyordu.

Xiao Zhan da buna dahildi. Önündeki deftere rastgele karalamalar yaparken arada bir Yibo'nun olduğu tarafa bakıyordu. Yibo öğretmeni dinliyor gibi gözükse de aklında bambaşka şeyler döndüğü barizdi. Önünde defter, elinde kalem vardı lakin kalem ters duruyordu. Göstermelik bir "dersi dinleyen öğrenci" profili çizmişti ama kendi aleminde takılıyordu.

Xiao Zhan da aynı şekilde derin düşüncelere dalmıştı. Yarış alanına gitmesinin üzerinden 4 gün geçmişti. Bunca zamandır aklı karmakarışık, ne yapması gerektiğini düşünüyordu.

Öncelikle, yarışı Yibo yani Guang Jun kazanmıştı. Efsane bir yarıştı. Asıl yarış yaklaşık yarım saat sürmüş, sonrasında yapılan kutlamalarla birlikte 2 saate yakın bir süre orada kalmıştı.

Ardından eve geldiğinde tek düşünebildiği bu ortamın ne kadar havalı olduğu ve bir gün kendisinin de böyle bir şey yapmak istediğiydi. Motor yarışı acayip havalıydı. Tabii Yibo da öyle. Özellikle motorun üstünde yaptığı hareketler, o keskin dönüşler, yarış öncesi seyircileri kendine has bir stille selamlaması ve yarış bitiminde yapılan eğlenceler...

Her şey o kadar heyecanlı ve eğlenceli görünüyordu ki Xiao Zhan eve geldikten sonra sabaha dek uyuyamamıştı. Hem Yibo'nun böyle biri olmasının şaşkınlığı, hem de aslında bu kadar havalı ve ünlü biri olmasına rağmen bunlardan hiç bahsetmiyor oluşuna karşı duyduğu hayranlık içini yiyip bitirmişti.

Fakat ne kadar düşünürse düşünsün aklı almıyordu. Neden böyle bir statüye sahipken okulda -diğerlerinin tabiriyle- ezik gibi takılıyordu?

Gördüğü kadarıyla özgüvensiz biri değildi, çekingen hiç değildi. Aksine sandığından çok daha fazla yetenekli, havalı ve etkileyici biriydi. Eğer o yarışa bizzat gitmeseydi ve bunlar ona başkası tarafından anlatılsaydı, o kişinin Yibo olduğuna asla, asla ama asla inanmazdı.

Tek o değil, kimse inanmazdı.

Yibo o kadar pasif ve hayalet bir kişiydi ki varlığı bile fark edilmiyorken aslında böyle bir hayata sahip olması herkeste büyük bir şok dalgası yaratırdı. Okulun en havalı kişisi olma şansı varken neden böyle bir kişilik yarattığını cidden merak ediyordu.

Düşüncelerini toparlayabilmek için birkaç gün geçmesi gerekmişti. Zaten araya hafta sonu girdiği için Yibo'yu yarıştan sonra bir daha görememişti. İki gündür de bir türlü boş bir anını yakalayamamıştı. Herkesin içinde birden gidip onunla konuşmaya başlasa garip karşılanacağını ve dikkat çekeceğini biliyordu, bu nedenle onu tek başına yakalaması gerekti.

Yakaladığında ise ne yapacağına çoktan karar vermişti.

O da istiyordu.

Yarışmak, motor kullanmak, o heyecana ortak olmak, bir gruba dahil olmak, yeni arkadaşlar edinmek. Bunca zaman bomboş yaşamış gibi hissediyordu. Okul ve ev arasında mekik dokuyup, başka hiçbir şeye elini sürmemişti. Tek eğlencesi arada gezip tozmak ve evde yapabileceği hobiler edinmekti. Güzel bir hayatı vardı ama o heyecan istiyordu, adrenalin istiyordu.

İzlemek bile bu kadar zevkliyse, bu işin içinde olmak kim bilir nasıl hissettirirdi?

***

Öğle arasının başladığını belirten zil nihayet çaldığında, sınıftakiler hızla toparlanmaya başladı. Bir sıkıcı dersin daha sonuna geldikleri için mutlulardı ama kantine yetişmek için çabuk olmaları gerekiyordu.

fake loser || yizhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin