1 Kasım 2015
İstanbul/ AVM Merkezi
14.30Elimdeki paketlerle koşarak diğer mağazaya girdim. Babam dün sabah eve gelmişti ve bugün beni alışverişe çıkaracağını söylemişti. Şimdiden bu fikrine pişman olduğundan emindim. Çünkü iki saattir onu o mağazadan bu mağazaya çekiştirip duruyordum. Seth ile Danny ise sadece bizi takip etmek zorunda kalıyorlardı.
Siyah deri tayt görünce küçük bir çığlık atıp paketleri elimden attım. Koşarak onu alıp beden numarasına baktım. Neyse ki S bedendi. Hemen alıp koluma astım. Danny'de küfür eden bakışlarıyla yerdeki paketlerimi aldı. Ama babam ona dönüp gülümsedi.
"Lütfen bırakın. Telefon ettim. Şimdi birkaç kişi gelip onları alacaklar."
Babama uzaktan öpücük atıp diğer tarafa koştum ve beyaz saten kolsuz bir gömlek aldım. Kendimi o mağazada da fazlasıyla kaptırdıktan sonra soluklanmak için en üst kata bir şeyler yemeye çıktık. Seth ve Danny benim yanımda otururken babamda karşımda oturuyordu. Ben hamburgerimi büyük bir iştahla ısırırken babam bana gülümseyerek bakıyor, sadece kahvesini yudumluyordu.
Babam Danny ve Seth'e ayıp olmasın diye hep İngilizce konuşuyordu. Bende mecbur ona o şekilde cevap vermek zorunda kalıyordum. "Ee, ben yokken ne yaptın?"
"Arkadaşlarımla yaşadığımız panikten haberin vardır herhalde." Tekrar koca bir ısırık aldım. "Ama neyse ki arkadaşlarımdan kimse zarar görmedi. Bende Bay Black sayesinde tek bir çizik almadan oradan uzaklaştırıldım. Şoförüm mü yoksa taşıyıcım mı bilemedim."
Hepsi esprimle öksürmeye başladı. Ama omuz silkmekle yetindim. Babam uzanıp elimi tuttu. "Derin, seni çok sevdiğimi ve seni gözümden bile sakındığımı biliyorsun. O yüzden lütfen, Bay Black ve kardeşine güven. Onlar senin için en doğrusunu yapıyorlar. Biliyorum, kısıtlandığını düşünüyorsun. Ama durum bu değil. Çok fazla uzakta oluyorum ve bu yaşlı adamın aklı sende kalıyor."
"Kırk sekiz orta yaş oluyor, baba. Daha yaşlı dönemine girmedin." Dedim ve kolamdan koca bir yudum aldım. Vay canına! Yemek yemeyi gerçekten çok fazla seviyordum. "Ama tamam, merak etme. Aklında bende kalmasın. Ben iyiyim ve iyi olacağım. Hem bu aralar grup arkadaşlarımla pek dışarı çıkmıyorum. Yalnızlık daha cazip geliyor."
Gözlerini kısıp bana uzun bir süre baktı. "Yalnızlık pek iyi değildir. Bir sıkıntın olursa Bay Black'e anlatabilirsin. O senin sadece şoförün değil. Bence arkadaşta olabilirsiniz." Derken imalı bakışlarını Seth'e çevirdi. Seth ise donuk bir şekilde başıyla onayladı.
"Sorun değil baba. Ben başımın çaresine bakabilirim. Artık küçük bir kız çocuğu değilim ben!"
"Sen hala benim küçük kızımsın. Ölene kadar da öyle kalacaksın. Sen benim hep bir parçam olacaksın ve senin için her saniye deli gibi endişeleneceğim."
Anında hamburgeri elimden bırakıp arkama yaslandım. "Bu sözlerin bana onu hatırlatıyor. Beni bırakıp gidecekmişsin gibi konuşma, baba!" dolan gözlerimi görmesinler diye önüme eğdim. Babamın böyle konuşmasından nefret ediyordum. Hiçbir şeyin sonsuza kadar sürmeyeceğini hatırlatıp duruyordu. "Eve gitmek istiyorum!" ayağa kalkıp ilerlemeye başladım. Yürüyen merdivenin oraya geldiğimde ise Seth kolumu tuttu. Ama beni durdurmadı. Benimle birlikte merdivene adım atıp bana döndü. Merdiven aşağıya inene kadar ikimizde konuşmadık. Aşağıya indiğimizde ise bana çok hafif bir şekilde gülümseyip asansörün olduğu yöne çekti.
Hep birlikte eve geldiğimizde babam bizi salona çekiştirdi. Koltuğa otururken beni de kollarına hapsedip alnımdan öpücükler kondurmaya başladı. Eh, en azından o hala yanımdaydı. Çenemi omzuna yaslayıp babamın yan profilini izlemeye başladım. Babam benim gibi renkli göze sahip değildi. Ben halama benziyordum. Babam kahverengi gözlere sahipti. Beyaz tenliydi benim gibi ve surat şeklimiz kalp gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORUMAM DEGIL SEVGİLİM OLUR MUSUN? (Komando Serisi -I-)
RomanceBelindeki silahi hizlica cekip aldim ve korumaligi indirip gozlerine baktim. Korkuyla acilan gozlerle bakiyordu. Olduğu yerde tas kesilmisti ve cenesindeki kaslarin segirdini, alninda biriken ter damlaciklarini cok net gorebiliyordum. Silahi yukari...