Başa Sarmak

182 11 0
                                    

16 Aralık 2015
Otel odası
13.55

Seth gideli tam bir hafta olmuştu ve o günden bu yana hiç kimseyle tek kelime bile konuşmamıştım. Buda babamın şuanda endişelendiği ayrı bir konuydu. Bunun sebebini hastanede kalmama ve annemin acısına geri döndüğüme veriyordu. Ama ikisi de gerçek sebep değildi. Bu yüzden beni bugün hastaneden çıkarmış oteline getirmişti. Üstümdeki monta sarınmış bir şekilde odaya girdiğimde babam bana yine aynı bakışı atıyordu. Delirmişim gibi hissettiren bakış!

Ben koltuğa oturduğumda karşıma geçip “Bugün arkadaşlarına haber verdim. Buradaki restoranda küçük bir parti düzenleyeceksiniz. Hepsi dünden razıydı. Anında kabul ettiler.” Dedi. Ama ona boş gözlerle bakmaya devam ettiğimde yüzünü ovuşturdu. “Derin, lütfen bana bunu yapma, kızım! Neyinin olduğunu söyleyemez misin?”

Bilekliğime dokunup onu bileğimde çevirmeye başladım. Babam bu bakışımdan dolayı en son dayanamayıp ayağa kalktı. Salonda volta atarken onun iç sesini duyar gibiydim. Neyi var bu kızın, ona neler oluyor böyle, kafayı mı sıyırdı, onu nasıl düzeltebilirim gibi sorulardı. Sonra bir çözüm yolu bulmuş gibi ani hareketle önümde eğildi ve kollarımı tuttu.

“Açılmak ister misin?” hayır! Birden gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı ve koltuğa uzanıp arkamı ona döndüm. Açılmak falan kesinlikle istemiyordum. En son yaptığım yat gezim Seth ile olmuştu ve onun son olması için elimden geleni yapacaktım. “Tamam!” diye fısıldadı babam. “O zaman ben seni biraz yalnız bırakayım.”

Babam odadan çıkınca sırtı üstü döndüm ve bilekliği gözümün önüne getirdim. “Özel adam!” diye fısıldadım. “Seninle yaptığım her şey son olacak. Bana güven!” bilekliği dudaklarıma götürüp dudaklarıma bastırdım.

Akşamüstü kızların bana getirdiği elbiseye bakarken kendimi ilk defa bu kadar yorgun hissediyordum. Birde kızlar beni konuşturmak için başımın etini yiyorlardı. Buda beni daha da yoruyordu.

Burcu elindeki makyaj çantasıyla önümde eğildi ve bana makyaj yapmaya başladı. “Kesinlikle yakışıklı bir erkeği bu gece avına düşürebileceksin.”

“Murat ve Uğur’un ilk sırada olduğu kesin.” Dedi Zeynep tırnaklarıma kırmızı oje sürerken. İşleri bitene kadar bu şekilde konuşmaya devam ettiler. İşleri bittikten sonra ise elbiseyi uzatıp montu çıkarmaya çalışıyorlardı ki anında ayağa fırlayıp onlardan kaçtım. Bunu asla çıkarmayacaktım. Asla!

“Tamam! Hadi gel saçlarını kıvıralım.” Dedi Burcu ve yanına gittim. O da maşayı fişe takıp saçıma şekil vermeye başladı. Saçlarımın işi bitince de “O elbiseyi giy ve şu montu erimeden sakla. Yoksa yakında giyeceğin bir yakışıklı çocuk montu kalmayacak.” Dedi. Haklıydı. Bunu gözüm gibi korumalıydım. Hızla üstümden çıkarıp onu güzelce katladım ve sırt çantamın içine koydum. Sonra kızların benim için aldığı siyah mini dar elbiseyi giydim. Topuklu ayakkabılarımı da giyip kızların yanına döndüm.

“Harika!” dedi Burcu. “Hadi gidelim.”

Hep birlikte terastaki restoran kısmına çıktığımızda müzik sesleri anında kulaklarımı rahatsız etmişti. Ama ses etmedim. Içerisi bizim grup ve davet ettikleri diğer arızalı insanlarla dolup taşmıştı. Hemen kızların kolundan kurtulup en sessiz köşeye gittim. Herkes deli gibi eğleniyor gülüp dans ediyordu. Ellerimi masanın üstünde birleştirip bacaklarımı titretmeye başladım. Bakışlarımı yine bilekliğe indirdim. “Bu grupla görüşmemeliyim, değil mi?” diye fısıldadım İngilizce. “Sanırım artık bununda bir önemi yok.” O sırada bir silah patladı ve korkuyla yerimden sıçradım. İçeriye beş on kişilik silahlı bir grup girmişti. Anında müzik durdu. Adamlar etrafa bakınmaya başladı. Seth, gelecek, diye fısıldadım korkuyla. Şimdi şuanda gelecek ve beni buradan apar topar çıkaracaktı.

KORUMAM DEGIL SEVGİLİM OLUR MUSUN? (Komando Serisi -I-)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin