Alarm sesinin yankılanmasıyla gözlerimi açtım. Ellerimi yere koyarak kafamı kaldırdım. Alarm sesi hala yankılanırken Jungkook da yüzünü buruşturdu.
Üzerinde oturur pozisyona gelip tek elimle saçlarımı geriye attım. Telefonun nerde olduğunu gözlerimle bulurken ayağa kalkıp iplerin üzerinden atlayıp telefonun alarmını kapatıp yere oturdum. Kafam kaldırmadığı için kendimi geri yere bırakırken bir elim alnımdaydı.
Başım çatlıycak derecede ağrıyordu. Jungkook inleyerek yattığı yerde oturur pozisyona gelirken alnımı parmaklarımla hafif hafif ovuyordum.
Ikimizde konuşmuyorduk. Henüz bir şeyi idrak edememiştik. Ayağa kalktım. Dönen başımla kitaplığa tutundum. Iyi olduğuma emin olduğumda tam olarak ayini yaptığımız yere baktım. Jungkook ayağa kalktı.
Arkasi bana dönüktü. Eline baktığını tahmin edebiliyordum. Ikimizde bayılmıştık. Benim son hatırladığım şeyse...
Tüm tüylerim ürperirken Jungkook arkasını döndü yavaşça. Elini kaldırıp bana gösterirken nefesimi tutup yutkundum.
Elinde hiç bir iz yoktu.
—Okula gitmem gerek dedim aniden.
Hızlıca kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açıp hızlıca merdivenlerden çıktım. Bir kat daha çıkıp Jungkook'un odasına girdim.
Üstümdeki tişörtü çıkarıp firlatirke gömleğimi giyindim. Eteğimi de geçirirken fermuari çekip gömleğimin düğmelerini ikilemeye başladım. Jungkook'un odasından çıkıp aşağı indim. Jungkook dikilmiş öylece beni izliyordu.
Ceketimi aldım. Çantamı da tek omzuma takarken aniden beni tutmasıyla onu itip geri çekildim.
—Dokunma bana dedim.
Bu tepkilerime anlam veremezken saçlarımı tek elimle geriye atıp derin bir nefes verdim. Gözlerimizi buluştururken aklıma dünkü gölge geliyordu.
Ellerimin titrediğini hissederken arkamı döndüm. Ayakkabılarımı giyinirken evden çıktım. Büyük bahçeden nerdeyse koşarak çıkarken bu bilmediğim yollar bile umrumda değildi şuan. Caddeye doğru gittim.
Şansıma bi taksi geçerken onu durdurdum. Eve giderken tabiki okula gitmeyi düşünmüyordum.
...
Alarmın sesiyle kendime gelirken irkildim. Gerçekten korkuyordum. Işıksız bir ortamda asla duramazken kendimi mahvetmiştim.
Ayağa kalkıp duşa girdim. Uykumu açarken saçlarımı kurutup makyaj yaptım. Formalarimi giyip takılarımı taktım. Yüzüme gülümsememi yerleştirirken kesinlikle hiç bir şey belli olmuyordu.
Çantamı alıp evden çıktım. Şöför beni okula götürdü. Ilk günkü gibi okula girdiğimde çoğu kişi beni tanıma şansına hala erişememişti.
Sınıfıma çıktım. Onların meraklı sorularını yanıtlarken yüzümdeki gülümsememi silmiyordum.
—Donghyun alt sınıflardan birini eziyor. Bunu görmelisiniz diye biri sınıfa girdi.
Herkes koşarak sınıftan çıkarken içeri Jungkook girdi. Kötü görünüyordu.
—Hyuna gelmelisin. Okulu öğrenmelisin artık dedi bir kız ve koşarak yanıma gelip beni kaldırdı.
—Bu okulda ezen ya da ezilen olursun. Diye anlatmaya başlarken Jungkook'un yanından geçtik.
Kız beni aradan geçirirken en öne gelmiştik. Çocuk yere düşmüş korkak gözlerle muhtemelen Donghyuna bakarken güldüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dark Lord ~Jeon Jungkook
FantasyŞeytanın yazdığı iddia edilen bir kitapta kesinlikle önlerine çıkan ilk ayini yapmamalılardı.