23

2.3K 194 30
                                    

Eve Min Ji'yle birlikte girdiğimde Hyuna'nin alıştığım enerjisini evde hissedememiştim. Bu saatte nereye gittiğini merak ediyordum.

Ayrıca Min Ji'yi gördüğünde ne tepki vereceğini. Açıkçası muhtemelen onu baştan aşağı süzdükten sonra bir tepki vermeyecekti.

Çünkü Hyuna ve Min Ji'nin güzelliği birbiriyle karşılaştırılamazdı. Hyuna gerçekten kutsal bir varlık kadar güzeldi.

Moon Hyuna

Sırılsıklam bir şekilde evin şifresini girerken ellerim ve bacaklarım soğuktan titriyordu.

Kapı açıldığında bana dönmüş bir adet Jungkook ve kısa bir kızla karşılaştım.

Jungkook kaslarını çatarak beni süzerken burnumu çektim. Dudaklarım, burnum ve yanaklarim soğuktan kıpkırmızıydı.

—Misafir mi getirdin? Bu saatte. Her neyse tanrım donuyorum. Dedim yanlarından geçerken.

Kızın Min Ji olduğunu tahmin edebiliyordum. Sapkam gözlerimi örttüğü için çok fazla görememiştim kızı birazdan görebilirdim.

—Soğuk çok soğuk. Hangi akılla dışarı çıktım anlamıyorum. Bir de zeki olduğumu söylerler. Şeytanlarla takıla takıla aptallaştım sanırım. Kim tanrı gibi onu yaratmış gibi birinin yanında olmak varken ona karşı çıkardı ki... Yalnızca aptallar.

Diye söylenerek odama çıkmıştım. Her bir sözümü bu evdeki herkes duymuştu. Ruhlar da dahil. Bodrum kattaki iki beden dışında tabi.

Üzerimi çıkarırken iç çamaşırlarımı da değiştirdim. Altıma tayt giyerken ıslak bacakalrimdan geçirmek resmen ölümdü. Başka bir sweat giyip hemen onun içinde yok olmak istedim.

Aşağı indiğimde Min Ji ve Jungkook sessizce oturuyordu. Aralarında bir kişilik boşluk vardı.

—Sıcak şarap ister misiniz? Diye sordum.

—Sen otur ben getiririm dedi Jungkook.

Omuz silkerek kendimi tekli koltuğa bıraktım. Burnumu çekerken o sırada Min Ji'yi inceliyordum. Aynı onun beni kıskançlık ve çekimser bakışlarıyla incelediği gibi.

Sevimli bir kızdı.

—Jungkook'un eski sevgilisi misin? Diye sordum.

Kafasını salladı.

—Ya sen? Suanki sevgilisi misin? Diye sordu.

—Değiliz. Bir sorun çıkmazsa olacağımız tarih belli dedim.

—Aynı evde yaşıyorsunuz belki de başka şeylerde yapıyorsunuz ama sevgili değilsiniz? Dedi.

—Başka şeyler yapmıyoruz. Yalnızca birlikte kalıyoruz dedim.

—O oldukça yakışıklı olmuş. Boyu uzamış. Garip hissettim dedi.

—Seviyor musun hala onu? Diye sordum Jungkook tepsiyi ortaya bırakırken.

Kız bu sorumla gözlerini açarken niye bu kadar kastığını anlayamamıştım. Bir zamanlar Jungkook'un bu kızı sevdiğini bilmek kalbimi bir daha da burkuyordu.

Çünkü ben hayatımda ilk kez birini seviyordum. Sevgi kavramı bile tam olarak Jungkook'la şekil bulmuştu.

Jungkook'un elinden kadehi aldım.

—Dershaneden dönerken biri saldırmış. Korktuğu için bir süre onu ben bırakacağım dedi.

Ona gerçekten değer veriyor olmalıydı.

Kafamı salladım. Açıklama yapması en azından hoştu.

Kadehten küçük yudumlar halinde şarabı yudumluyordum. Bu sıradaysa Jungkook'la Min Ji arasında geçen konuşmaya kulak kesilmiştim.

—Istediğin hayat bu muydu? Diye sordu Min Ji.

Jungkook'un gözleri Beni kısa bir süreliğine buldu.

—Buydu. Dedi.

—Eğer bana söyleseydin böyle bir hayat bizimle de mümkün olabilirdi dedi.

Bir kızın kendini Jungkook gibi biri için değiştirmek istemesi garip kaçmazdı. Değiştirmesi bile garip kaçmazdı. Yadırgamazdım.

—Böyle bir hayatı uygun olan kişiyle yasamak istiyorum. Uzun süre seninle yaşamak istiycek kadar seni sevdiğimi düşünmüyorum dedi Jungkook.

Min Ji'yi kırmıştı. Hafif şarabın verdiği hoş hisle gözlerim kapanırken yağmurdan sonra uyumak her zaman hoşuma gidiyordu.

Yorgundum. Bu günlerde her uyku o kadar tatlı geliyordu ki bunu tarif edemezdim. Bacaklarımın arasına sıkıştırdığım bitmiş kadeh yere düşerken irkilerek gözlerimi açtım.

Başıma giren anı ağrı başımı ağrıtırken Jungkook konuşmadan sıkıldığını belirten bir yüz ifadesiyle ayağa kalktı ve bana doğru geldi.

Ne yapicak diye ona bakarken küçüldüğüm tekli koltuktaki bedenimi kucağına aldı. Alnıma dudaklarını değdirirken beni bir kez hoplattı. Ardından merdivenlere yöneldi.

Min Ji'yi bu gece fena yaralamıştı. Jungkook'un kokusu bu kadar etrafımı sarmışken tekrar gözlerimi kapamıştım. Yatağa bırakılırken uykuya dalmak üzereydim.

—Min Ji'ye odasını gösterip geliyorum. Diye fısıldadı alnını alnıma yaslayıp derin bir nefes alırken.

Bu üzerindeki sıkıntının sebebi neydi bilmiyordum. Ancak tek bir neden olmadığı çok belliydi.

Bir kaç dakika sonra uykuyla uyanıklık sıramda yanımda yerini almıştı. Bana da doğru yaklaşırken sadece sevgiye ihtiyacı olduğu zamanlarda yaptığı şeyi yaparak kafasını boynuma koydu. Elleri belime sarılırken ben de kıpırdanarak vücudumu onun vücuduna uyumlu hale soktum. Kollarım boynunu bulurken dudaklarımı saçlarının arasında gezdirdim.

Titrek bir nefes alırken bir süre tuttum o nefesi. Ardından fazla tutmanın verdiği rahatsızlıkla ağzımdan verdim. Kollarımı biraz daha sıklaştırırken minik bir öpücük kkondurdm saçlarına. Düşük desibelli bir öpücük sesi de çıkmıştı. Eğer bu kadar uykum olmasaydı onu biraz daha sevebilirdim. Ancak dışarı da çıktığım için oldukça yorgundum.

...

Sabah uyandığım yine ben Jungkook'un üstüne çıkmıştım. Her ne kadar o gece benim göğsüme sığınsada sabahına yine ben onun kolları arasında uyanıyordum.

Uykumu açmaya çalışırken Jungkook'un eli saçlarımda geziniyordu. Evet buna devam ederse kesinlikle tekrar uyuyabilirdim.

Bazı tutamları havaya kaldırıp yavaşça geri bırakıyordu. Kafamı başka yine çevirdim ve uyumaya devam etmek istedim. Tabi olmadi. Kapı açılırken kollarım yardımıyla kalkıp kapıdan girene baktım.

—Ah Jungkook'un tek kaldığını sanıyordum. Birlikte olduğunuzu tahmin etmemiştim. Dedi Min Ji.

Ona kısık gözlerimle bakarken beni ilgilendirmezdi. Jungkook'un kollarına tekrar girmeden yana yattım ve arkamı dönüp uyumaya devam ettim.

—Bir sorun mu var? Diye sordu Jungkook.

—Sadece okula gideceğimi söyleyecektim. Siz gitmiyor musunuz? Diye sordu.

—Tanrım. Diye mırıldandım.

—Gidin ve dışarda konuşun.

—Seni bırakmama gerek var mı? Diye sordu Jungkook.

Şaka yapıyorsun. O kızın öleceğini bilsem bu sıcak yataktan kalkmazdım ben.

—Gerek yok. Sabah saatlerinde bir şey olacağını sanmıyorum dedi ve odanın kapısı kapandı.

—Kahvaltı yapalım dedi Jungkook kollarını bana dolayıp kendine çekerken.

Burnu yanağımda gezinirken huylandığım için gülmüştüm. Ayine bir hafta kaldığı gerçeği aklıma gelirken sonunda her şeyin biticek olması beni rahatlatıyordu. Bunu hakediyorduk. Yorulmuştuk.

Dark Lord ~Jeon Jungkook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin