Yanim da uyuyan Jungkook'ta gözlerimi gezdirirken hızlanan kalp atışlarımı hissetmemle kaşlarımı çattım.
Onu sevemezdim. Ben kimseyi sevemezdim. Ne masum birini sevip onu üzebilirdim. Ne de benim gibi berbat olan birini sevip kendimi üzebilirdim.
Jungkook bana bir karşılık verse dahi hiç bir zaman ona güvenemezdim bu konuda. Elimi yavaşça yüzüne yaklaştırdım. Tırnağımın ucuyla yüz hatlarında gezinirken hiç kıpırdamıyordu. Uykusu derindi.
Nefesimi tuttuğumu farkettiğimde titrek bir nefes verip yattığım yerden doğruldum.
Şuan onu yüz üstü bırakamazdım. Ancak bu macera bittiğinde kesinlikle yollarımızı ayırmalıydık. Kalbimin ritmini bozuyordu.
Ayağa kalkıp saçlarımı tek elimle geriye attım. Bugün gece uçağımız vardı. Las Vegas'a. Bavulum hazırdı.
Duş alıp banyodan çıktığımda hala uyuyordu. Muhtemelen gece kitabı incelemişti. O halde sıra bendeydi. Üzerimi giyinip masanın başına oturdum. Gözlüklerimi takıp küçük büyüteci elime alıp sayfaları incelemeye başladım.
Ezberlediğim sayfaları bilmem kaçıncıya inceliyordum. Mürekkepli bir kalemle yazıldığı belliydi. Bazı yerlerde dağılmalar vardı. Ancak asla arkaya geçme gibi bir durum yoktu. Sayfalar fazla kalındı. Kaliteliydi.
Ayağa kalkıp mutfağa indim. Bir bardağa buz doldurup viski koydum. Şişeyi alıp yukarı çıktım. Masaya koyup bir yudum aldım ve kitabı incelemeye devam ettim.
Elimi sayfalarda gezindirirken elimin altında bu kadar önemli bir şey tutuyor olmak hoştu.
Dark Lord bize asla yardımcı olmuyordu. Kitabı kapattım. Dış yüzeyini incelerken sonradan aldığı belli olan hasarlarda parmaklarımı gezdirdim.
Derinin altında ince bir kağıt görmemle kaşlarımı çattım. Viskiden bir yudum daha aldım. Çekmeceden cikardigim ince bir cımbızla kağıdı kaldırıp tuttum.
Kâğıdı çekerken yırtılmaması imkansızdı. Kitabin derisini de öylece soyamazdım.
Kâğıdı biraz çektikten sonra parmaklarımla tuttum dikkatlice. Nefesimi tutmuş odaklanmış bir şekilde kağıdı çektim yavaşça.
—Siktir. Sen muhteşemsin. Sesiyle anında irkilip elimden kitabı düşürdüm. Sağıma dönerken Jungkook'la burunlarımız çarpıştı.
Gözleri gözlerime dönerken dudaklarıma yaklaşacakken nefesimi bu sefer onun için tutup geri çekildim.
Önüme dönerken bazı yerlerinden istemsizce yırtılan kağıdı incelerken bu da bir ayin kağıdıydı.
Dilimi dudaklarımda gezdirdim. Ustalıkla çizilmiş semboller kanlı ay gecesinde yapılacak olan ayini anlatıyordu.
—5 kurban. Dedim.
—Birer bakir ve bakire. Bir tane saflığı ifade etmesi için bebek. Ve ikisi günahları, arzuları temsil etmesi için normal insan. Dedi.
—Bir bebek öldürebileceğimi sanmıyorum dedim.
—Mecburuz Hyuna dedi.
Sesinden ne anlatmak istediğini anlamıştım. Kurtulmak istiyordu. Bunu düşünmemek için özel bir çaba sarfettiğini tahmin edebiliyordum.
Viskimden bir yudum daha aldım. Bardağı döndürerek buzların sesini dinlerken önümdeki ayin kağıdına baktım.
—Fazlasıyla acı çekeceksin. Sonuçta her gün içinden şeytan çıkmıyor. Dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dark Lord ~Jeon Jungkook
FantasyŞeytanın yazdığı iddia edilen bir kitapta kesinlikle önlerine çıkan ilk ayini yapmamalılardı.