Şirket kıyafetleriyle bara gelmiştim mükemmel.
—Ben geldim sen nerdesin? Derken kapıda beni karşılayan Mi Cha'yı görmüştüm.
—Hyuna. Seni çok özlemişim dedi.
Onunla sarılırken ben de onu özlemiştim.
—Sanki üstündekiler daha çok...
—Bir yemekteydim. Ama sıkıldım. Dedim çok özlediğim arkadaşımı göreyim gitmeden.
Birlikte içeri geçtik.
Ikimiz bir masaya oturduk.
—Yalniz mısın? Diye sordum.
—Arkadaşlarım vardı. Ancak yarın sınav var. Ondan erken kalktılar. Benim sınavım yok. Rahatım. Sen geleceğini söyleyince seni beklemeye karar verdim.
—Güzelleşmişsin dedim yüzünde gözlerimi gezdirirken.
—Hele sen mükemmel olmuşsun. Lisedeyken de çok seksiydin ama şimdi yüz hatların tamamen oturmuş doğruyu söyle çenende dolgu mu var? Diye sordu.
—Hayır tamamen doğalım. Dedim.
—Biliyordum dedi gülerek.
Hafif sarhoştu. Elime bir bardak aldım.
—Jungkook nerde? Diye sordum.
—Sol çaprazda. Dans pistinin diğer tarafında. Insanlardan zor görürsün. Dedi.
Kafamı dediği yere çevirdim. Gözlerim anında Jungkook'u bulurken yanındaki kız ve erkek karışık arkadaş grubuyla eğleniyordu.
Ona gülmek yakışıyordu. Çok yakışıyordu. O her zaman gülmeliydi. Onun gülüşünün güzelliğini kimse farketsin istemezdim. Çünkü tek bir gülüşüyle aşık edebilirdi kendine.
Jeon Jungkook gülüşü etkisi.
Gözleri hissetmiş gibi beni buldu. Elbette hissetmişti. Ruhlarımız birbirine bağlıydı bizim. Bunca insanin içinden bu karanlıkta gözlerimiz yine de kesişti.
Yüzündeki gülümseme solarken kafamı çevirdim. Onun moralini bozmak istemiyordum. Eğlenmesine devam etmeliydi.
Muhtemelen beni süzmüştü. Ailesinin evinden buraya geldiğimi anlamış olmalıydı.
Mi Cha bir şeyler anlatırken açıkçası onu çok fazla anlayamıyordum. Sarhoş olduğu için ağzından kelimeler biraz peltek çıkıyordu. Ben de ona odaklanmiyordum.
—Sevgilini arayalım gelsin seni alsın. Benim eve gitmem gerek dedim.
—Böceğim diye kayıtlı dedi.
Yüzümü buruştururken kıkırdamıştım.
—Bi insan neden sevgilisini böceğim diye kaydederdi ki? Hem de üniversiteye gidiyordu.
—Alo.
—Merhaba. Ben Hyuna. Mi Cha'nin arkadaşıyım. Onu almaya gelebilir misin? Diye sordum.
—Tabi ki. Hemen geliyorum diyip kapadı.
Muhtemelen Mi Cha haber vermişti buraya gelmeden önce.
—Geliyor seninki dedim.
—Ya çok özlemiştim çiçeğimi. Geliyor sonunda dedi.
—Takılalım mi biraz? Diye sordu başımıza gelen genç kişiler. Muhtemelen bizimle yaşıttı.
—Sevgilimiz var ikimizinde dedim.
—Bu bir bahane gibi geldi daha çok güzelim dedi.
—Bahane dahi olsa bu sizi istemediğim anlamına gelir. Burası gitmen gereken kısım dedim.
—Haşin. Severim. Dedi gülerek.
Bunu demesine bende gülmüştüm. Haşin nasıl bir kelimeydi öyle.
—Seni güldürdüm bu evet demek mi?
—Hayır. Kullandığın kelime komik geldi. Teşekkürler ama birazdan kalkıyorduk. Sorun çıkmadan gitseniz? Diye sordum.
—Kız zengin. Uğraşma dedi arkasındaki çocuk.
Sesini duyurmak için biraz bağırmak zorunda kalmıştı şarkı yüzünden.
—Tipimizi mi beğenmedin? Diye sordu.
—Evet sevgilim daha yakışıklı dedim.
—Benim sevgilim daha yakışıklı değil. En son yüzünde sivilce çıktı biliyor musunuz? Diye sordu Mi cha çocuklaşarak.
Onun bu haline hepimiz gülerken kendisi ağlamaya başlamıştı.
—neden gülüyorsunuz. Senin sevgilin gerçekten yakışıklı. Seninki gibi birini istiyorum ben de. Dedi.
—Jungkook'tan bu dünya da bir tane var tatlım o da benim dedim arkama yaslanırken.
—Bu gecelik Jughook'u unut bakalım o zaman. Dedi çocuk.
—Inatçısın. Sevmem dedim kafamı kaldırıp yüzüne bakarken.
Gözlerim Jungkook'la kesişti. Yüzü gayet ciddi bir şekilde bana bakıyordu. Az önce gülmemden dolayı yanlış anlamıştı muhtemelen. Yoksa ne olursa olsun çoktan buraya gelmişti.
—Sevgilim şuan buraya bakıyor. Bir sorun olduğunu fark ederse pek iyi şeyler olmaz. Dedim Gözlerimi karşımdaki çocuğa çevirirken.
—Ayrı masalarda olduğunuza göre kavgalı olmalısınız. Senin gibi güzel bir kızı kaybetmekten korkmadigina göre de gerçekten çok yakışıklı olmalı.
—Zeki birisin. Ancak karşındaki insanin seni red ettiğini anlayamayacak kadar da aptal.
—Pes etmek üzereyim. Ancak sen ikna olmak üzere gibisin. Sana yardım edebilirim. Seni kıskansın ve yanına gelsin. Dedi.
—Onu çok iyi tanıyorum. Iki ihtimal var ya seni gerçekten öldürür ya da bir daha yüzüme bakmamak üzere burdan çıkar gider. Şimdi artık sen git. Tek bir akşam için evleneceğim adamla aramı bozamam.
—Mi Cha.
—Böceğim? Dedi Mi Cha ayağa kalkıp kollarını sevgilisine sararken.
—Ah merhaba. Dedim ayağa kalkıp çocukların yanından geçerken.
—Merhaba. Tanıdıksınız ancak sizi daha önce Mi Cha'yla görmediğime eminim dedi.
—Moon Hyuna ben. Liseden arkadaşız Mi Cha'yla.
—Moon Hyuna. Ah tanıştığımıza sevindim dedi.
Elini sıktım nazikçe.
Birlikte bardan çıktık.
—Seni de bırakabilirim istersen dedi Çocuk. Nazik biriydi.
—Teşekkür ederim. Sevgilim içerde onun yanına gideceğim.
—Ah peki iyi geceler.
—Iyi geceler dedim gülümseyerek.
Onlar taksiyle giderken başımı gökyüzüne çevirip derin bir nefes aldım.
Jungkook'tan başka bir erkek görmek istemiyordum.
Çantamın zincirini tek omzuma koyup yürümeye başladım.
Üzerime bırakılan ceketle irkilirken kafamı çevirmemle Jungkook'u görmüştüm.
—Teşekkür ederim diye mırıldandım.
Bir şey demedi. Benden bir açıklama bekliyordu.
Ona istediği açıklamayı verecektim. Amerika'ya döndüğümüzde. Burda değildi. Ayaküstü açıklanacak bir şey değildi.
—Bir açıklamam var. Amerika'ya döndüğümüzde açıklayacağım. Dedim.
Yine sessiz kaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dark Lord ~Jeon Jungkook
FantasyŞeytanın yazdığı iddia edilen bir kitapta kesinlikle önlerine çıkan ilk ayini yapmamalılardı.