20

2.9K 201 20
                                    

Moon Hyuna

Saçlarımı kurutup üzerimi giyindim hızlıca. Sonuçta Jeon şirketine gidicektim özenli olmalıydım.

Altın kalın kelepçe bilekligimi taktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Altın kalın kelepçe bilekligimi taktım. Parmaklarıma bir kaç yüzük takıp kolyemi de taktıktan sonra çantanın zincirini tek omzuma alıp içeri geçtim.

Soluk yüzüme makyaj yaparken Jungkook beni izliyordu.

—Sen de gelmek ister misin? Gerçi sadece sıkıcı ve yorucu bir olucak dedim dudağıma rujumu sürerken.

—Seni yalnız bırakamam dedi çoktan hazırlandığını belli ederek.

—Gidelim o zaman. Dedim ayağa kalkıp  gözlerimi onun kusursuz vücudunda ufak bir dinlendirdikten sonra. Ona her baktığımda sakinleştiğimi ve dinlendiğimi hissediyordum.

Birlikte evden çıkarken şoförün açtığı kapıdan içeri girdik.

—Biraz hızlı ol yapmam gereken şeyler var dedim arkama yaslanıp telefonumla ilgilenirken.

Kalbimdeki ağrı ordaydı. Ancak oldukça hafifti. Yalnızca rahatsız ediyordu.

Gözlerimi Jungkook'a çevirdiğimde onunda bana baktığını farkettim. Kafamı koltuğa yaslayarak onun yüzünde gezdirmeye devam ettim gözlerimi. O da benimle aynı şeyi yaparak kafasını koltuğa yasladı.

Arada gözlerimiz birbirine değiyordu. Ancak biz vagzeçmeden zaten ezberledigimiz yüz hatlarımızı incelemeye devam ediyorduk.

Dudağının altındaki beninde gezindi bir süre gözlerim. Derin bir nefes alırken kalbime saplanan acı bile umrumda olmadi onun güzelliği karşısında.

O kadar mükemmeldi ki... bedeninde bir şeytan taşıyorken bile, son zamanlarda çökmüşken bile o kadar mükemmeldi ki Jeon Jungkook benim ona bakarken gözlerim dolmuştu.

Ona tapabilirdim. Gerçekten ona tapabilirdim. Içindeki şeytana veya bana bu gücü veren meleğe değil ama Jeon Jungkook'a tapabilirdim. Onun önünde hiç düşünmeden diz çökebilirdim.

Bundan utanmaz veya sıkılmazdım da. Ancak benim karakterime ters bir şeydi. Onun benim önümde diz çökmesi bana bambaşka bir zevk verirdi. Ancak biz bu yolda birlikte ayakta duracaktık. Şahsen ben şeytana tapmayı kesinlikle red ediyordum.

Şöför arabayı durduğunda kafamı kaldırdım. Hafif bir mayhoşluk vardı üzerimde. Bir kaç kadeh şarap içmiş gibi hissettiriyordu Jungkook.

Gerçekten sarhoş ediyordu.

Açılan kapılardan aynı anda indik. Jungkook yanıma geldiğinde birlikte girdik şirkete. Herkes geleceğimizi biliyor gibi karşılamaya çıkmıştı.

Saygıları daha çok Jungkook'aydi tabiki. Herkes eğiliyor ve bir şeyler söylüyordu.

Kontrolden kontrol edilmeden geçtik. Tek olsaydım kontrol edilme ihtimalim vardı ama Jungkook'laydim. Nedense bu hoşuma gitmişti.

Dark Lord ~Jeon Jungkook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin