4 Kasım Pazar
Saat 15.01Mevsimin sonbahar sonunu göstermesiyle beraber, yapraklar son dökümlerini yaşıyordu. Hayvanlar kış uykusu için hazırlığını yapıyor, insanlar ise artık yaz kıyafetlerini kaldırıp yerini kış kıyafetleriyle dolduruyordu. Zaten Ege bölgesinde kış mevsimi fazla ağır geçmezdi. Özellikle de Muğla gibi bir yerde yaşıyorsanız.
Camdan geleni geçeni çekirdek çitleyip, kola içerken izliyordum. O sırada da mahalledeki teyzelerin dedikodusu kulağımı dolduruyordu. Balkonda oturmak istememiştim. Hava bugün biraz soğuktu. Bu yüzden cam yeterli gelmişti. Üzerimdeki siyah sweatshirte iyice sarındım.
Dışardan bana doğru esen tatlı yel saçlarımı savururken, içimde ise bir titreme hissi oluşturuyordu. Kestane rengi göğsümün biraz altında biten saçlarım yelin etkisiyle savrulurken, başımı gökyüzüne çevirdim. Hava bugün bulutluydu. Genelde en sevdiğim hava durumu yağmurlu ve fırtınalı havalardır.
Yağmurun sesini küçüklüğümden beri hep sevmişimdir. İnsana huzur veriyor ve uyku getiriyordu. Fırtınalı havayı, neden sevdiğimi bilmiyorum ama sanırım ortaokuldayken en yakın arkadaşımla bahçede koşup saçma sapan hareketler yaptığımız zaman aklıma geliyor. Olayı hatırlayınca yüzümde bir tebessüm oluştu. Fırtınalı havada koşmak en sevdiğimiz şeydi o zamanlar.
Üst komşunun başımdan aşağı bir kova su atmasıyla irkildim.
"Ay! Kusura bakma kızım. Seni görmedim."
Yani şurada iki hayal kuralım dedik, onunda geldiniz içine edip gittiniz. Olacak şey değil. Yüzümdeki ıslaklığı elimle sildim ve sinirli surat ifademi zorla gülümseyen kıza çevirdim. Başımı yukarı kaldırdım. Bulutların arasından kendini gösteren cılız güneş ışığı tam gözüme vururken,
"Sorun değil teyzecim, altı üstü kıyafetim ve saçlarım ıslandı. En fazla hasta olurum o kadar." dedim ve camı hızla kapattım.
Güneş ışığından dolayı hiçbir şey göremiyordum.
"Kör oldum!" diye mırıldanırken etrafı görmek için çabaladım. Gözlerim tekrardan görmeye başlayınca üzerimi kontrol ettim. Üst komşumuz Zeliha Hanım sayesinde epey ıslanmıştım. Üzerimden yayılan koku suyun kirli olduğuna işaretti. Burnuma gelen pis koku üzerine yüzümü buruşturdum."Alacağın olsun Zeliha Teyze!" diye geriye dönüp duymayacağını bilsemde cama doğru bağırdım. Tabiki cevap gelmedi.
Camı kapatmamla birlikte dedikoducu teyzelerin sesleri artık neredeyse duyulmuyordu. Top oynayan çocuklarında bağrışma sesleri kesilmişti. Üzerimdeki sweatshirti çıkarıp yere doğru fırlattım. Sonra dönüp kısa bir bakış attım. Eğer onu oradan kaldırmazsam bugün benim ölüm günüm olacaktı. Eh, artık sizde bir Fatiha okursunuz değil mi?:)
Dolaptan yeni kıyafetler bakarken golden retriever cinsi köpeğim yanıma geldi. Kuyruğunu sallayarak bana bakıyordu. Saçımdan akan damlalar üzerine işime dönmem gerektiğini kendime hatırlattım. Yoksa onu alır ve saatlerce severdim.
En son beyaz tişört ve düz mavi bir eşofmana karar kıldım. Kıyafetleri alıp yatağa doğru fırlattım. Giderken yerdekini unutmadan elime aldım ve benle beraber banyoya götürdüm. Duş almak için suyu ayarlarken bir yandan da üzerimdekilerini çıkarıyordum. Kapıya deli gibi abanan ve havlayan köpeğime anlamayacağını bilsem de cevap verdim,
"Üzgünüm sen bir erkeksin ve içeri asla giremezsin." dedim gülerek.
Aldığım cevap hüzünlü bir köpek sesi oldu ve ses kesildi. Sahi beni anladı mı la yoksa?
![](https://img.wattpad.com/cover/242466584-288-k988142.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-Şemsiye-
Romance~Karanlık dünyama, yağmurlu bir günde uzattığı şemsiyesiyle girdi. İpek, hayatının her dakikasını delicesine eğlenerek geçiren, on sekizine henüz basmamış genç bir kızdır. X (adını hikayede öğreneceksiniz), geçmişte yaşadığı psikolojik travmalardan...