Başımdaki şiddetli ağrıyla gözlerimi açtım. Ağrı o kadar çoktu ki uykuma bile engel olmuştu. Gecenin karanlığı çadırada vurmuştu. İçerideki bir çok şeyi düzgün seçemediğim için cebimden telefonumu çıkardım.
Boynumdaki hafif ağrıyla yüzümü buruşturup telefonumu açtım. Açıldığında saçtığı ışıkla çadırın içerisi aydınlanmıştı. Birden bir sürü mesaj ve cevapsız çağrıların bildirimleri yankılandı.
Hepsi Aras'tandı. Ne aramalarına geri dönmek istiyordum ne de mesajlarını okumak. Telefonumun ışığını açıp, çadırın fermuarını aşağıya indirdim. Kamp ateşinin etrafında bir grup oturup sohbet ediyordu. Ayın etrafa saçtığı ışık ormandaki ağaçların dallarına vuruyordu.
Etrafta duyulan cırcır böceklerinin sesi ve etrafta uçuşan ateşböceklerinin ışığı vardı. Tam manasıyla doğada olmanın güzelliğini yaşıyorduk.
Boğazım ağladığım için hem tahriş olmuş hem de kurumuştu. Elimi yüzümü yıkamak istiyordum ama su kenarına tek başıma gidecek kadar cesaretli değildim.
Çınar'ın çadırının içerisinden ışık süzmesi gördüğümde sessizce seslendim.
"Çınar. Çınar!",
Çınar çadırının fermuarını indirip sorgulayıcı bakışlarıyla bana bakıyordu.
"Uyandın mı sen uyuyan güzel.",
"Uyandım uyandım. Benimle su almaya gelir misin?",
"Elbette hayır.",
Tekrar çadırının içersine girdiğinde gözlerimi devirdim.
"Çınar, bu yaptıklarını Ece'ye de anlatacağımı tahmin edebiliyorsundur.",
Dediğimde cümlemdeki tehditi almıştı. Çınar çadırından üfleye püfleye çıktığında gülümsedim. Bu halde bile beni mutlu edebiliyordu.
"Başımın belası! Gel hadi.",
Çınar önde ben arkada yürümeye başlamıştık. Ateşin başındaki gruptan bir kız bana seslendiğinde dönüp ona baktım.
"Şey, su almaya mı gidiyorsunuz?",
"Evet. İster misiniz?",
Diye sorduğumda kız çantasından şişesini çıkarıp bana uzattı.
"Bana da getirebilir misin sana zahmet olamayacaksa.",
"Tabii sorun değil.",
Dediğimde gruba son kez gülümseyerek bakıp yoluma devam ettim. Çınar eline 5 kiloluk boş su şişelerini almıştı.
"Sana ne oldu İnci? Suratından düşen bin parça.",
Dediğinde başımı yere doğru çevirdim. Çınar'a anlatıp anlatmama konusunda kararsız kalmıştım.
"İyiyim, bir şey yok.",
"Uyuyan güzelden, pinokyo'ya evriliş demek. Helal olsun.",
Dediğinde sırıttım. Sürekli beni masal karakterlerine benzetmesi komiğime gidiyordu. Keşke hayatım masallardaki gibi güzel olsaydı.
Çınar çeşmenin başına geldiğinde durdum. Saatler öncesinde gördüğüm sahne gözlerimin önünden gitmiyordu.
"İnci! Yardım edecek misin?",
Doldurduğu şişeyi bana uzattığında kendime gelip elindeki şişeyi aldım. Elimdeki kızın şişesini Çınar'a uzatıp, 5 kiloluk şişenin ağzını kapattım.
Çınar diğer 5 kiloluğu ve küçük şişeyi doldurduğunda yer değiştirip musluğun başına ben geçtim. Elimi yüzümü yıkayıp, göz yaşlarımın bıraktığı tuzları temizlemiş oldum.