"Aras, bunu yapmasak mı?",
"İnci, artık sen benim karımsın. Kimsenin de bunu değiştirmeye gücü yetmez.",
Dediğinde derin bir iç çektim. 4 ay önce geldiğim evin kapısının önünde bu sefer evli bir şekilde duruyordum. Şaka gibiydi.
İçeriye girdiğimizde alacağımız tepkiden deli gibi korkuyordum. Endişeli bakışlarımı Aras'a çevirdiğimde onun oldukça sakin ve kararlı olduğunu gördüm. Gerçekten bunu yapmaya hazırdı.
Kapının ziline bastığında her şeyi bırakıp kaçma isteğim gelmişti. Aras kadar gözü kara biri değildim. Korkuyordum.
İlk geldiğim zamanki çalışan kadın tekrar kapıyı açmıştı. Kadının gülümsemesi beni gördüğünde solmuştu. İyi bir şeyin beklemediğinin fragmanı gibiydi.
Aras elimi sıkıca kavrayıp beni içeriye doğru çekiştirmeye başladı. Çekiştirmese ben asla kendi irademle bu eve ayak basamazdım.
Salona giriş yaptığımızda koltuklarda oturan aile fertlerinin yüzleri bize çevrildi. Hepsi şok olmuş gibiydi. Süleyman dede elindeki gazeteyi bırakıp benim suratıma baktı, bakışlarımı kaçırıp Yavuz beye çevirdiğimde elindeki tableti koltuğa bırakmış o da bana bakıyordu. Hande hanımın bakışları Arasla birleştirdiğimiz ellerimizin üzerindeydi.
Aslı ve Kal'ın bu kaos ortamında olmaması iyi olmuştu. Çünkü Hande hanım her kaos sırasında hırsını Aslıdan çıkarıyordu. Aklımdaki ilk plan Aslı'yı bu evden uzaklaştırmaktı. Aras'ın evine taşınması için onunla konuşacaktım.
"Rüzgar? Bu ne demek oluyor? Sen beni çıldırtmak mı istiyorsun? Bu sünepenin burada ne işi var?",
Hande hanımın gözlerindeki alevi görebiliyordum. Artık konuşmasına dikkat etmiyordu. Oturduğu yerden kalkıp bize doğru yürümeye başladığında gerilmiştim. Aras ise annesine boş bakışlarla bakıp omuzlarını dikleştirdi.
"Hande sakin ol.",
Yavuz bey de oturduğu yerden kalkmıştı, Hande hanımın kolunu tutup öfkesine hakim olması için çabalıyordu.
"Doğru konuş anne! O sünepe dediğin kadın benim EŞİM!",
Hande hanımın Aras'ın özellikle vurguladığı kelimeyi sindirmesi dakikalarını almıştı.
"Sen ne diyorsun? Rüzgar sen ne saçmalıyorsun?",
"Duydunuz baba, İnci benim karım. Ona saygılı olmayı öğrenecekseniz!",
Dediğinde Aras'ın koluna dokundum. Çok fazla agresifçe konuşmaya başlamıştı. Her şeye rağmen onlar anne babasıydı. Anne baba olamasalarda en azından başındaydılar. Benim öyle bir şansım bile yoktu.
"Ne? NE! NE? Karım mı? Rüzgar sen bu ezik kızı bana gelin mi getirdin?",
Hande hanım son cümlesini söylediğinde fenalaşmaya başlamıştı. Yavuz bey ona destek olarak az önce kalktığı koltuğa geri oturttu. Hande hanım hayıflanmaya devam ederken Yavuz bey konuşmaya başladı,
"Rüzgar biz sana gerekeni söyledik. Tercihin bu kızsa bundan sonra senin gibi oğlumuz yok! Her şeyi bırakıp defolup git bu evden!",
Yavuz beyin kükremesiyle, Aras'ın öfkeli halinin kimden geldiğini anlamıştım. Kesinlikle babasına çekmişti. Aras anne ve babasına iğrenerek bakarak konuştu,
"Ne sizin paranıza ne de soyadınıza ihtiyacım var! Benim ihtiyacım olan şey burada gerisi önemli değil!",
Dediğinde elindeki elimi tutup dudaklarına götürdü. Bu hareketi kalbimi okşamıştı.