"İnci Cevheri!",
Hemşire adımı seslendiğinde ayaklandım. Adım atmak o kadar zor geliyordu ki ona rağmen bunun üstesinden gelerek adımımı attım.
"Buyrun doktor bey sizi bekliyor.",
Hemşireye yarım ağız gülümseyerek doktorun odasına girdim. Orta yaşlı ve tecrübeli olduğu her halinden belli olan adam gülümseyerek bana baktı.
"Buyun İnci hanım.",
Hemen masanın önündeki siyah deri sandalyeye oturdum.
"Sonuçlarınız çıktı.",
Dediğinde derin bir nefes aldım. Ne söylemesini beklediğimi bilmiyordum. İki cevabıda beni korkutuyordu. Avuçlarımı öyle bir sıkıyordum ki etim parçalanmıştı.
"Hayırlı olsun İnci hanım, 1 aylık hamilesiniz.",
Dediğinde nefesimi bıraktım. Bu dakikadan sonra doktorun söylediği hiç bir şeyi duymuyordum.
"Bben, ben doğum kontrol hapı kullanıyordum.",
"Düzenli mi?",
Başımı olumsuz anlamda salladım.
"Bir kaç defa kullanmayı unuttum.",
"Muhtemelen ondandır. Siz beklemiyor muydunuz?",
"Beklemiyorduk.",
"Anladım. Siz de haklısınız. İsterseniz kürtaj için konuşabiliriz.",
Dediğinde sesli bir şekilde yutkundum. Bunu istiyor muydum? Ne olacaktı? Bilmiyordum.
"İyi günler.",
Adamın sözünü kesip ayaklandım. Ultra yavaş adımlarımla hastaneden çıktım. Düşüncelerim o kadar ağır geliyordu ki yürüyemiyordum.
Sabah Aras'ların garajından aldığım arabanın kapısını açıp bindim. Ellerim direksiyona kavradığında içimdeki yangını bıraktım.
Göz yaşlarım akarken ben de bağıra bağıra ağlıyordum. Annesiz büyüyen bir kız çocuğunun anne olacak olmasına ağlıyordum.
Ben bu bebeğe annelik yapabilecek miydim? Nasıl başa çıkacaktım? Ya Aras istemezse ne olacaktı? Aldırmaya hazır mıydım?
Midem kasıldığında dudaklarımı sıkı sıkı kapattım. Ne zaman üzülsem sürekli midem bulanıyordu.
Ah küçük bezelye, beni nasıl anne yapacaksın? Seni mutlu edebilecek miyim? Tek korkum Aras'ın ailesi gibi olmaktı. Ya doğru düzgün bakamazsam? Ya o da büyüyünce babası gibi yanlış kararlar alırsa?
Geriye yaslanıp düşündüm. Bu bebeğe mutlu bir hayat veremeyeceksem doğmasının anlamı neydi? Acı içinde büyüyüşünü mü izleyecektim?
Başımı direksiyona yaslayıp ağlamaya devam ettiğim sırada telefonum çaldı. Hemen yan koltuğa koyduğum çantamı alıp içindeki telefonumu aldım.
Arayan kişiye bakmadan açıp kulağıma götürdüğümde konuştum,
"Efendim?",
"İnci? Sen iyi misin?",
Aras'ın endişeli sesini duyunca toparlanıp öksürdüm.
"İyiyim.",
Ağladığımı anlarsa hemen yanıma geleceğinden emindim.
"Sen ağlıyor musun?",
"Hayır. Soğuk su içtim sesim ondan öyle çıkmış olabilir. Sen niye aradın?",