BÖLÜM • 37

30.8K 1.1K 236
                                    

Multimedya ☝🏻 bölüm şarkısı.

• • •

"Ailenin katili.",

Ne diyordu bu kadın böyle? Ne katilinden bahsediyordu?

"Ne?",

"Aras düğünden önce senin aileni araştırmaya başlamıştı, düğüne akrabalarınıda getirmek istiyordu ama çok başka bir şey oldu. Ailenin ölüm kayıtlarına ulaştı. Kazadaki aracınızın frenlerinde bir sorun varmış, ailenin ölümü bir kaza değil cinayet olabilirmiş.",

Dediğinde derin bir nefes aldım. Aldığım nefes bana zehir olmaya başlamıştı. Ellerim titriyordu. Gözümden bir damla yaş aktığını sıcaklığından hissetmiştim.

"Detaylı bir araştırma yapmış, bir kaç arkadaşını araya sokup dosyayı yeniden açtırmış. En sonunda da nasıl olduğunu bilmiyorum ama ailenin katiline ulaşmış. Şu an onun yanında içeriye attırmak için uğraşıyor.",

Göğüsüme bir hançer yemiştim sanki, canım acıyordu. Kalbim atmıyordu. Duyduklarımın doğru olmamasını umuyordum.

"İnci! Aras'a defalarca söyledim, bulaşma o adamlara dedim. O adamlar güçlü adamlar, Aras'ı öldürürler. Ne olur bir şey yap, engel ol!",

Göz yaşlarımın hızı artmıştı. Aras neye bulaşmıştı böyle? Ya da benim ailem neye bulaşmıştı?

Elimdeki telefon yere düştü. Kollarım iki yanımda sallanıyordu. Nefes alamıyordum, canım acıyordu. Deli gibi canım acıyordu. Ama neresi acıyordu anlamıyordum.

"İnci!",

"İNCİ!!!",

Etrafımdaki adımı seslenen sesleri duyabiliyordum ama dönüp bakmıyordum. Donup kalmıştım. Hareket edemiyordum.

Canım acıyordu. Dayanılmaz bir acıydı bu. Katlanılması zordu. Ruhumun çekildiğini hissediyordum.

Bacaklarımın üzerinden akan sıcak bir sıvı hissettiğimde başımı yere eğdim. Üzerimdeki elbisenin açık bırakttığı bacaklarıma baktığımda dehşete düştüm.

Yerdeki koyu kırmızı sıvının parlayarak etrafa dağılmasını izledim. Koyu kırmızı sıvının ana kaynağı ben miydim? Benden mi geliyordu?

Canım acıyordu. Katlanılmaz bir acıydı.
Su da benim gibi bakışlarını yere çevirdiğinde çığlık attı. Bu çığlığı benim atmam gerekmez miydi? Neden konuşamıyordum? Neden hareket edemiyordum?

Bacaklarımın arasından akmaya devam eden sıcaklığı hissedebiliyordum. Etraftaki kalabalığı telaşını görebiliyordum ama kimse gelip bana dokunamıyordu.

"İncii!!!",

Başak'ın sesini duyunca bakışlarımı ona doğru çevirdim. Dehşetle bana bakıyordu. Gözleri yerdeki taşların arasında dağılan koyu kırmızı sıvıdaydı.

Canım acıyordu. Ölüyor muydum? Neden hareket edemiyordum? Neden nefes alamıyordum? Neden bağıramıyordum? Neden ağlayamıyordum?

"İnci!",

Bakışlarımı tam karşımdaki Ege hocaya çevirdim, ellerindeki kitapların yere düşüşünü seyrettim. Benim bedenimde aynı o kitaplar gibi yere doğru düşüyordu. Aynı o kitapların sayfaları gibi dağılmıştım.

Ege hocanın kollarının arasına giren bedenim artık bana ait değildi. O dakikadan sonra sanki ruhumu teslim etmiştim.

"Ambulansı arayın! İnci!",

CEVHERİ (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin