BÖLÜM • 23

41.2K 1.5K 416
                                    

Aras, dudaklarımdaki dudaklarını geri çektiğinde yüzündeki mutluluğu görebiliyordum.

"Siz ikiniz sevişmeye başlamadan bu çukurdan çıksanız iyi olacak.",

Tepemizde yabancı birinin sesini işittiğimizde ayrılmıştık. Yaşlı bir adam üzerinede avcı kıyafetiyle bize çıkmamız için ip sarkıtmıştı.

"Siz kimsiniz?",

"Ben Aras.",  "Ben de İnci.", "Siz?",

"Ahmet.",

Dediğinde yaşlı adam kızarmış yüzüme bakıp gülümsedi. Adam sırt çantasından düğümlü bir halat çıkartıp bize doğru sarkıttı.Aras adamın sarkıttığı ipi tutup tırmandı. Bir kaç saniye sonunda tepedeydi. Aras'tan sonra ben de düğümleri olan halatı tutup tırmanmaya çalıştığımda Aras'ta elini uzatıp bana yardımcı oluyordu.

"Teşekkür ederiz Ahmet bey.",

"Beye gerek yok kızım, siz bugüne bugün tuzağıma düşmüş ilk insanlarsınız. Ahmet amca demen yeterli.",

Yüzündeki muzip ifade daha çok utanmama sebep oluyordu. Aras, Ahmet amcanın elini sıktığında oradan uzaklaştık. Adam da tuzağını tekrar düzeltiyordu.

Peki şimdi ne olacaktı? Aras'la bu ilişkiyi yürütebilecek miydik? Her şey düzelecek miydi? Olmayan güvenim tekrar geri gelecek miydi?

Çok geçmeden vardığımız kamp alanına çadırlarımıza girdik. Üzerimiz çamur içerisindeydi. Eve döndüğümüzde uzun bir banyo yapacağım kesindi.

Çadırımın fermuarını açtığımda kamp alanı yavaş yavaş dolmaya başlamıştı. Görünen o ki define oyunu bitmişti.

"Arkadaşlar çadırlarınızı toparlaya bilirsiniz. İki saate otobüs gelecek.",

Zeynep hocanın sesi kampın her noktasına ulaşmıştı. Benim gözüm gelenlerin üzerindeydi. Çınar'ı halen görememiştim. Acaba o da mı kaybolmuştu?

"Zeynep Hocam!",

Zeynep hoca çadırına girmeden durmuş bana doğru sorgulayıcı ifadesiyle bakmıştı.

"Çınar'ı gördünüz mü?",

"Evet, su almaya gitmişti birazdan gelir.",

"Teşekkür ederim.",

Biraz olsun rahatlamıştım. Başına bir şey gelsin istemiyordum. Sonuçta bu kampa benim zorumla gelmişti. Başına bir şey gelecek olsa mesuliyeti benim üzerimdeydi.

• • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •

2 Gün Sonra

"Ece! Hadi!",

Ece yaklaşık üç saattir hazırlanma girişimindeydi. Telefonumu elime alıp Çınar'ın adına tıkladım,

"Gelirken Papatya almayı unutma! Ece'nin en sevdiği çiçek.",

Yazıp gönderdim. Telefonumu tekrar cebime koyup merdivenleri çıkmaya başladım. Ece hiç bu kadar uzun sürede hazırlanmazdı.

Odasının kapısını yavaşça tıklattığımda içeriden ses gelmemişti.

"Ece?",

"İnci! Gel.",

Odasının kapısını yavaşça açıp içeriye girdiğimde gördüğüm manzara karşısında gözlerime inanamadım.

Odasının kapısını yavaşça açıp içeriye girdiğimde gördüğüm manzara karşısında gözlerime inanamadım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
CEVHERİ (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin