(Nilsu'nun anlatımıyla)
Çok hızlı bir şekilde arkama bile bakmadan koşuyordum ama nereye koştuğumu bilmiyordum. Kimden kaçıyordum?
''Hey!''
Geliyordu, daha hızlı koşmalıydım. Başımı arkaya doğru çevirdim ve gelip gelmediğine baktım, yoktu. Kurtul...
''Neden benden kaçıyorsun?''
Bir anda önümde belirdi, o tanımadığım insan. Uzaktan yüzünü tam görememiştim ama şuanda da göremiyordum çünkü maskeliydi fakat kız olduğunu hem sesinden hem de vücut yapısından anlamıştım. Bu kişinin kim olduğunu öğrenecektim bu yüzden dudaklarımı araladım ve sözcüklerin çıkmasına izin verdim.
''Sen kimsin?''
''Gerçekten beni tanımadın mı?''
Demek ki tanıdığım biriydi ama kim olabilirdi? Kim benim arkamdan beni yakalamak için koşturabilirdi ki? Cevabı bir an önce öğrenmek istiyordum bu yüzden gereken cevabı verdim.
''Tanıyamadım, kimsin?''
Maskesini açmaya koyulmuştu ve işte o zaman kalbim çok feci bir şekilde atmaya başlamıştı. Kesinlikle düşmanlarımdan biri çıkacaktı ve çıktığında neden böyle bir şey yaptığını soracaktım. Yavaş yavaş maskesini çıkardı ve işte o yüzü gördüm. Gördüğüm yüz benim kendi yüzümdü.
***
Pencereye bir taşın çarpmasıyla uyandım, kan ter içinde kalmıştım. Yatakta doğruldum ve iki saniye boşluğa doğru baktım. Gördüğüm rüyanın gerçek olduğunu düşünmüştüm ama öyle bir şey olmadığını ve gerçek dünyada olduğumun farkına vardım. Tekrardan camıma bir taş atıldı ve sinirlenip pencereye doğru gittim. Dışarıda bir çocuk vardı ve bana bakıp gülümsüyordu, camı açmam için eliyle talimat verdi ve ben de dediğini yaptım.''Gelmiyor musun sevgilim?''
Camı açar açmaz söylediği ilk şey bu olmuştu ve ben ise bu duruma sinirlenmiştim çünkü bir sevgilim yoktu. Ona bunu söylemek içinde dudaklarımı araladım ve konuşmama başladım.
''Sevgilim derken? Benim sevgilim yok.''
''İldem, dün kavga ettik diye hemen bitirdin mi? Saçmalıyorsun.''
''İldem mi?''
Kafam çok karışmıştı. Adım Nilsu değil miydi benim?
''Adını da mı unuttun?''
Gözlerimi devirip pencereyi kapattım ve kapıyı açıp merdivenlerden inmeye başladım. Merdivenden inerken de duvara asılmış olan tablolara bakıyordum. Evimizdeki bu tablolar ne ara değişmişti? Sanırım kısa süreli bir hafıza kaybı yaşıyordum. Sonunda merdivenden inmiştim ve indiğim zamanda dikkatimi çeken tek şey evin dekorasyonu olmuştu. Çok zengin değildik fakat bu evdeki eşyalar bizim zengin olduğumuzu gösteriyordu. Ne ara zengin olmuştuk yoksa ailemden biri hırsızlık mı yapmıştı?
Oflayarak düşüncelerimden sıyrıldım ve karşımda duran kahvaltı masasına doğru ilerledim. Kahvaltı çok güzel hazırlanmıştı. Tam tamına üç çeşit peynir vardı ve peynirlerin içinde en sevdiğim peyniri de görmüştüm hemen masanın üstünde ve tabağın yanında duran çatalı almış ve peynirden bir dilim alıp ağzıma götürmüştüm, bu sırada da tezgahın önünde bir şeyler yapan anneme doğru dönüp konuşmaya başlamıştım.
''Anne bahçemde bir çocuk...''
Annem bana doğru döndüğünde onun annem olmadığını fark etmiştim çünkü benim annem yeşil gözlü ve surat hatları belirgin bir kadın değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EGİNA ( İLK PERDE BİTTİ / KİTAP OLACAK)
SpiritualDört tane kişinin bedenleri, birbiriyle değiş tokuş olmuştu fakat ruhları aynıydı. Beşinci kişinin ise bir gücü vardı fakat o, diğerlerinden farklıydı. Neden mi? Çünkü o Egina'yı oluşturuyordu, o olmasa diğerlerinin de hiçbir anlamı yoktu. Bunun yan...