"Merhaba fıstık"

133 10 19
                                    

Sabah

Yoongi'den
Gözlerimi huzurla açtım yanımda melek gibi uyuyan güzele bakmıştım o kadar masum uyuyordu ki onu uyandırmaya kıyamamıştım yataktan kalkarak aşağı indim mutfağa geçerek ikimize kahvaltılık bir şeyler hazırlamaya başladım bir kaç dakika sonra Hyun-ah mutfağa girince kısa bir günaydın demiş işime geri dönmüştüm yanıma gelerek bana yardım etmişti  masaya hazırladığım kahvaltıyı koymuş işimiz bitince de masaya oturup yemeye başlamıştık masada öldürücü bir sessizlik vardı ne o konuşuyor ne de ben etraftaki sessizliği bozmak için boğazımı temizleyerek 

"Bulaşıkları sen yıkarsın" Demiştim bana kısa bir bakış atarak kafasını sallamıştı ne vardı konuşsan yani bazen Hyun-ah'ın konuşamadığını unutuyordum  sesini özlemiştim resmen özlem çekiyordum 

"Benim kısa bir işim var merkezde sakın bir yere ayrılma anladın mı?" Aynı şekilde kafasını belli belirsiz salladığın da kaşlarımı çatarak Hun-ah'a bakmaya başladım bakışlarını yemeğinden çekip gözünü bana dikince uzun bir süre bakışmıştık biraz daha gözlerine bakarsam eriyeceği mi biliyordum gözlerimi gözlerinden ayırıp başka yere baktım ama o hala bana bakmakta ısrar ediyordu elimi kaldırıp işaret parmağımı tehditkar bir şekilde sallayıp "Gözlerimden gözlerini çekmezsen seni öperim Hyun-ah" demiştim hemen gözlerini yemeğine indirmişti sırıtarak masadan kalkmış odaya gitmiştim kıyafetlerimi alıp banyonun kapısını açarak içeri girmiştim kısa bir duşun ardından kıyafetlerimi giyerek banyodan çıkmıştım arabanın anahtarlarını yatağın altından çıkartarak elime aldım ne olur ne olmaz diye saklamıştım oraya odadan çıkarak aşağı indim Hyun-ah mutfakta bulaşıkları yıkıyordu "Ben çıkıyorum! ha sakın birine kapıyı açayım deme!" kapıyı açarak dışarı çıktım arabama binerek Namjoon'larla buluşacağım yere doğru sürmeye başladım

Hyun-ah'dan

Yoongi gittiğinde bende hazırladığı sofrayı kaldırıp bulaşıkları yıkadım omzum hareket ettiğinden dolayı acıyordu burada onunla kalmak güzel bir şey ama zorla getirildiğim için burada kalmak beni oldukça geriyordu dağ başındayız ve burada kimlerin olduğunu bilmiyordum bir telefon bulmalı ve Dylan veya Lena'ya ulaşmam lazımdı en azından nerede ve kiminle olduğumu söylemeliydim öğrenildiğinde büyük bir sorun çıkacaktı çünkü mutfaktan çıkarak sabahki odaya doğru gittim belki orada bir telefon bulabilirdim odaya girdiğimde yatağın yanındaki çekmecelere dolaba baktım hiç bir şey yoktu yere çömelerek yatağın altına baktım bir kutu vardı ve biraz uzaktaydı omzuma dikkat ederek kutuya uzanmaya çalıştım ama sonu hüsranla bitti omzuma dikkat edeyim derken omzum sert bir şekilde yere değmişti  biraz daha uzandığımda ağzımdan küçük çapalı bir çığlık çıktı ama pes etmedim kutuyu almayı başarmıştım kutunun kapağını açmıştım içindeki fotoğrafları gördüğümde yüzümdeki gülümsemeler yavaşça söndü elimdeki kutuyu geri yerine koydum  kazağımı çıkartıp omzuma baktığımda biraz kan dışında hiç bir şey olmamıştı banyodan bulduğum ilk yardım çantasıyla kanları silip pansuman yaptım etrafı toparlayıp banyodan çıktım dış kapıdan sesler gelince Yoongi'nin geldiğini anladım 

Yoongi:"Hyun-ah!"

Odadan çıkıp korkuluklara dayandım Yoongi beni görünce gülümsedi gülümsediğini görünce içimin yağları eriyor resmen yanıma gelerek bana sarılmış kokumu içine derince bir çekmişti 

Yoongi:"Özledim senden uzak kalamıyorum üstümü değiştirip bir şeyler yapalım olur mu?"

Hiç hayır diyebilir miyim ben sana kafamı salladım beni yanağımdan öperek odaya girdi girmesiyle gözlerim yerdeki kanı görmüştü panikle yanına gidip sarıldım sol ayağımla da yerdeki kanı sildim 

Yoongi:"Beni bu kadar sevdiğini bilmiyordum"

Egoya bak seviyorum lan seni diyemedim sadece gülümsedim anlamıştır artık onu sevdiğimi 

Yetim Üvey Kardeşim//Bangtan SonyeondanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin