II. Sezon 37.Bölüm Uzak Geçmişler

109 7 7
                                    

Deniz altının büyülü toprakları olarak bilenen bir açıklık vardı.Su canlılarının en renklilerinin o sularda yüzdüğü söylenirdi,suyu bereketliydi.
Şu altı gayzer boruları o suları sıcak yapardı.

Fakat o suların en derinliklerine inebilen şu ana kadar hiç bir canlı olamamıştı.O şu altı gayzerlerine beş metreden daha fazla yaklaşan bunu canıyla ödeyebilirdi.

Ama o en derinlerdeki bir mağarada yer altının yüzeyine çıkabilirdin.Tehlikeli olduğu kadar öldürücü bir girişi vardı.

Fakat o mağaranın kutsal bir özelliği ise ölüye bile hayat veriyor olduğuydu.

Tehlikelere boyun eğen gerçek bir savaşcı o mağaraya girebilir ve o kutsal sudan alabilirdi.

Gerçekten güçlü olan ve cesur biri o mağaralara girebilirdi.

Aç gözlü olan insanların giremeyeceği kadar derinlerde olan bu yer sadece gerçek nedenleri olan temiz kalplerin başarabileceği bir yerdeydi.

Burası deniz kızının son kurtuluşu olabilirdi.

Burası ona hayat verebilirdi...!

Aklınıza gelebilecek en karışık şey, kalbinizi ve zihninizin bildiği bir şeyin ruhunu ikna etmeye çalıştığınız zamandır

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Aklınıza gelebilecek en karışık şey, kalbinizi ve zihninizin bildiği bir şeyin ruhunu ikna etmeye çalıştığınız zamandır.

Shannon L. Alder

II. SEZON 37.BÖLÜM : UZAK GEÇMİŞLER

Bu sıcaklıkta bedenim benim isteğimin dışında ter dökerken, ruhumun etrafını saran duvarlarım tam da şu an da büyük bir tsunaminin çarpıntılı dalgasına esir düşerek param parça olmuştu.Uzaktan göründüğü gibi olmayan o dev dalgalar aslında görünenden daha fazla zarar veriyordu insanın ruhuna. Belkide olmasını erteleyemeyecemiz gibi gelişini de sadece dayanıksız barikatlarla ancak yavaşlatabileceğimizi anlatmak istiyordu bu doğal afetler.

Çünkü doğada işleyen bu düzene karşı ne kadar kendimize önlemler almış olsak bile, gelmekte olana ve olması gerekene engel olamazdık.

Bu da böyle bi zamandı çünkü karşımda dik duruşundan hiç bi şey eksiltmemiş olan adam güneşin ışıklarıyla daha belirgin olan o mavi harelerini benim renginden bi haber olduğum mavi,yeşil gözlerime kitlerken,bana doğru bi adım atmış ve oldukca büyük bir işkence gibi yavaş adımlarla yanıma doğru omuzları dik bi şekilde gelmeye başlamıştı.

Geçen bunca zamandan sonra bile değişmeyen şeylerden birisi ise karanlı... hayır! Ajan Mirza'nın duruşu olmalıydı. Evet bundan sonra böyleydi.Onu kendi içimde başka bir yere koymamam gerekirdi.O sadece Ajan Mirza Akçan Atasoy'du,başkası değil! O hala aynı adamdı duruşu yüz hatları ve o mavi ve oldukça düz bakan mimiksiz gözleri en ufak ayrıntısına kadar her şeyi seneler önce gördüğüm adamla aynıydı.

KAÇAK 01 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin