17

701 44 5
                                    

RUBY

Konser zamanı geldiğinde hava neredeyse kararmıştı, stadyumdaki ışıklar sahnenin önündeki yüzlerce -belki de binlerce- hayranı aydınlatıyordu.

"Gitme zamanı!" Dedi Ashton elindeki bagetleri çevirerek. Bandanasını düzeltip derin bir nefes aldı. Stadyumdaki sahne arkası hariç bütün ışıklar söndürüldüğünde çığlıklar duyuldu. Bu da şov başlıyor demekti.

Çocuklar giderken hepsiyle başlık çaktım.

"İyi şanslar çocuklar!" Dedim. Calum uzattığım eli yakalayıp öptü.

"Şans öpücüğü." Dedi sırıtarak. Gülümsedim ve sahneye çıkmalarını izledim. Sahne sessiz, etraf kapkaranlıktı. Sahnenin arkasından parlak ışıklar açılınca ve duman yükselince çığlıkları ve alkışları da beraberinde getirdi, ürpermekten kendimi alamadım.

"Merhaba Sidney, biz 5 Seconds Of Summer!" Sahnenin dört bir yanındaki ışıklar tüm güçleriyle sahneyi aydınlattı ve çocuklar hareketli bir şarkı olan 'She Looks So Perfect'e başladı.

Pekala, bu şarkıyı belki de bir milyon kere dinlemiştim, ama onların canlı canlı söylediğini duymak hiçbir şeye değişilmezdi.

Çok profesyonelce çalıyorlardı. Michael, Luke ve Calum oradan oraya zıplıyor, Ashton ise hayatı buna bağlıymış gibi davullara vuruyordu.

Birkaç şarkı daha geçti, aralarda da kendi aralarında ya da hayranlarla konuşuyorlardı. Good Girls'ü çalmadan önce de konuştular.

"Bugün, sahne arkasında iki konuğumuz var. Bu iki konukla tam on üç yıldır arkadaşız." Dedi Calum arada Ivy ve bana bakarak. "Şimdi size benim yerime Good Girls'ü çalacak takıntılı hayranımızı sunuyorum. Ruby Wilson!"

Herkes alkışlayınca bir an ne yapacağımı bilemedim. Calum bana doğru yaklaşınca ben de oradan uzaklaştım.

Sahne korkum vardı, bunu asla yapamazdım.

Ivy arkama geçip beni durdurunca ona sessiz küfürler yağdırdım. Calum kolumdan tutup beni sahneye doğru çekince karşı koymaya çalışsam da fazla güçlüydü.

Üstüne sprey boyayla kırmızı X çizilmiş bas gitarını elime tutuşturduğunda alkışlardan hiçbir şey duyamıyordum. Kalabalığa baktığımda nefesim kesildi.

Belki de binlerce kişi vardı ve hepsi de bana bakıyordu. O an yok olmak istedim.

"Bunu yapabilirsin!" Dedi Calum mikrofondan uzaklaşarak.

"Ah hayır yapamam." Diye mırıldandım. Ama çocukların umurunda değildi. Üçe kadar saydıklarında refleks olarak parmaklarım tellerin üstünde yerlerini aldı ve çalmaya hazırlandım.

Şarkı başladığında kendimi de şaşırtarak çalmaya başladım. Michael solosunu bana bakarak söyledi ve bitince hemen yanıma geldi.

Calum'un solosu başladığında mikrofondan uzaklaşıp söylemesine izin verdim.

"'Cause every night she studies hard in her room

At least that's what her parents assume

But she sneaks out the window to meet with her boyfriend

Here's what she told me the time that I caught 'em"

Koro halinde söylemeye başladıklarında herkes yerine geçti ve ben de sahnede hareket etme cesaretini kendimde buldum.

Ashton'ın yanına gittim. Tüm gücüyle çalıyordu.

"Bana neden bu yeteneğinden bahsetmedin?"

"Sen gidince başladım." Dedim gülerek. O da güldü. Baterinin olduğu yerden atlayıp Michael'ın yanına gittim.

"Nasıl gidiyor gerizekalı?"

"İyi gidiyor, gıcık." Tek eliyle kırmızı saçlarını düzeltti. "Sahneye çabuk alışmışsın."

"Ben sahne için doğdum." Dedim saçlarımı savurarak.

"Bana hava atarken yanlış notalara basma." Bir an tamamiyle yanlış çaldığımı sandım ve afalladım. Neyse ki doğru gidiyordu. Güldü.

Oradan Luke'un yanına gittim. "Hey, sarışın!"

"Hey, kızıl!" Dedi. "Çok iyi çalıyorsun, acaba Calum'u gruptan atıp seni mi alsak?"

"Belki de öyle yapmalısınız." Güldü. "Şaka yaptığımı anladın değil mi, onu sakın gruptan atmayın."

"Sevgilinin lise mezunu bir işsiz olarak kalmasına izin vermeyiz tatlım." En son da Calum'un yanına gittim.

"Harikasın bebeğim."

"Sen de öyle. Ama bunu bu tarzda söyleme, tam bir sapık gibi oluyorsun."

"Belki de öyleyimdir, ne dersin?"

"Öyle olmamanı umuyorum." Güldü ve şarkıya devam etti. Şarkı bitince her şarkıda olandan birazcık daha fazla alkış geldi.

Selam verip gitarı Calum'a uzattım, aldığında gülümsedim ve sahne arkasına geçtim.

Heyecandan ne yapacağımı bilmiyordum. Ivy'nin yanına gidip zıplamaya başladım. o da benimle zıplayınca gülüp ona sarıldım.

"Tanrım, lise mezuniyetimden sonra ilk defa sahneye çıkıyorum, ama o zaman bile daha az kişiydi. Tanrım, bu salaklar cidden popüler!" Calum'un gülmesiyle ona döndüm. Bir süredir bizi dinliyor gibi duruyordu.

Michael'ın yanına gidip ona bir şeyler fısıldadığında Michael dönüp 'Gerçekten mi Sherlock?' bakışını attı.

Ben de ona 'Kapa çeneni Watson.' bakışı attım.

dandik bi son oldu

ama saat 01:23

ee karneler nasıl

Sky // c.hHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin