3

1.9K 113 2
                                    

20 Haziran, 2004

Dün akşam Michael'la ağaç evde uyuyakalmıştık. Uyandığımızda her yerimiz ağrıyordu fakat bu şehrin bir kısmını bisikletle dolaşmamıza engel değildi.

Planımız, bütün arkadaşlarımızı ziyaret edip, hep birlikte büyük parka gitmekti. Kavhaltı yapıp üstümüzü değiştirdikten sonra annemden izin alıp evden çıktık. Bisikletimi elime alıp Michael'ın evine gelene kadar yürüdüm. Michael bisikletini alınca ben de bisikletime bindim ve sıra sıra evleri dolaşmaya başladık.

Daisy'nin evinden başladık. Sonra yolumuzun üstündeki herkesi aldık. Calum ve onun yakın arkadaşı Luke dahil. Neredeyse parka geldiğimizde durdum.

"Mikey, Ivy'yi almadık." Alnına vurdu.

"Tamamen unutmuşum." Calum araya girdi.

"Ben gidip onu alırım." Dedi. İçimden bir ses Ivy gibi güzel bir kızla onu yalnız bırakmamam gerektiğini söylüyordu. O sese uydum.

"Ben giderim." Dedim. "Siz parka gidin, ben çok geçmeden dönerim." Onlar parka doğru ilerlerken ben de Ivy'nin evine doğru ilerledim.

Eve geldiğimde, içeriden bağırışlar duyuluyordu. Ne olduğunu anlamadan kapının zilini çaldım. Açan Ivy'ydi. Simsiyah saçlarını at kuyruğu bağlamıştı ama biraz dağınıktı. Yeşil ve mavinin karışımı gözleri kıpkırmızıydı ve yanağında kızarıklık vardı.

"Ruby." Dedi sarılmadan hemen önce. İçeriden bir cam kırılma ve ağlama sesi gelince daha da sıkı sarılıp ağlamaya başladı. "Kurtar beni." Ne olduğunu anlamıştım. Anlaşılan o ki babası gelmişti. İkimizin de aileleri ayrıydı ve annelerimizle yaşıyorduk. Fakat onun babası sık sık ziyaretlerine geliyordu.

"Çabuk bisikletini al." Dedim. Kapıyı arkasından kapattı ve evin arkasındaki bisikleti almaya gitti. Gelince ben de bisikletime bindim ve olabildiğince hızlı bir şekilde oradan uzaklaşıp parka geldim.

Parka girmeden önce saçını tekrar yaptı ve ağlamasını durdurmaya çalıştı.

Bütün gün oradan oraya koşuşturduk, kaydıraklardan kaydık, sürekli ders çalışmak ve olgun olmak zorunda olmamanın keyfini yaşadık. Ivy hiçbir şey olmamış gibi mutluydu.

Sanırım çocuk olmanın en güzel tarafı da buydu; sorunlardan kaçabilmek. Belli bir yaşa geldiğimizde onlarla yüzleşmek zorundaydık fakat şimdilik hiçbir şeyle yüzleşmemiz gerekmiyordu. Bunun için daima çocuk kalmayı istiyordum.

Hava kararmadan önce geldiğimiz yoldan döndük ve herkes evine gitti. En son ben, Michael ve Ivy kalmıştık. Ivy'nin evinin önünde durduğumuzda gidip kapıyı çaldı. Fakat kimse açmadı. Bisikletten inip Michael'a gitmesini söyledim. Vedalaştıktan sonra kendi evine gitti. Doğruca Ivy'nin yanına gittim.

"Bir sorun mu var?" Cevap vermedi. Kapının hafifçe açık olduğunu farkedince kapıyı ittirdi. Evde kimse yoktu. Kapının hemen yanındaki ayakkabılığın üstünde bir not vardı.

Ivy,
Eve geldiğinde bu notu da alıp Ruby'nin evine gel. Anlatmam gerekenler var.
Annen

Kaşlarını çatıp bana döndü. "Size gelmem gerekmiş." Dedi. Notu okuduğumu fark etmemişti sanırım. Başımı salladım. Bisikletlerimize binerek evime doğru ilerledik.

Evin önüne geldiğimde şok olmuştum. İrili ufaklı birsürü koli vardı. Bisikletlerimizi bırakıp içeri girdiğimizde ikinci bir şok yaşadım.

Ev bomboştu.

selaam:d

umarım bölümü beğenmişsinizdir, benim çok içime sinmedi:s

bir de, hikayemize 18 oy gelmiş!

hepinize teşekkür ediyorum, harikasınız!

bir sonraki bölümde görüşmek üzere, hoşçakalınnot: bir sonraki bölüm salı veya çarşamba günü gelecek^^

Sky // c.hHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin