22 Haziran 2014
Sabah yüzüme odaklanan gözleri hissederek uyandım.
Gözlerimi hafifçe araladığımda karşımda siyah bir kumaş vardı. Başımı biraz kaldırdığımda Calum'u gördüm. Derin uykudaydı, ağzı hafifçe açılmıştı. Onu görünce gülümsedim.
Birilerinin hala bana dik dik baktığını fark edince başımı yana çevirdim. Çevirdiğim gibi de neredeyse dibimize girecek olan Luke, Michael ve Ashton'ı gördüm.
Onları görünce korkudan hafif bir çığlık atıp Calum'u sarstım. Gözlerini hemen açtı.
"Sorun ne?" Dedi yüzüme bakarak uykulu uykulu. Bakışlarımı takip edip karşısına baktı. Çocukları görünce o da korkudan irkildi.
"Ne yapıyorsunuz burada?" Dedi ters ters.
"Asıl siz ne yapıyorsunuz?" Dedi Luke fesat bir ses tonuyla. "Calum bütün gece burada mıydı?" Adının geçtiğini duyan Calum gözlerini ovuştururken başını salladı. Bir eli hala belimdeydi ve beni iyice kendine çekmişti.
Calum'un başını salladığını gören çocuklar gözlerini kocaman açtılar.
"Ne yaptınız?" Dedi Michael. Sorusunun üzerine sertçe omzuna vurdum.
"Sence ne yaptık? İki insan gece ne yapabilir?" Dedim. Söyledikten bir saniye sonra deli gibi pişman oldum ama çok geçti. Çocuklar çoktan fesat bir ifadeyle bize bakıp gülmeye başlamıştı. Hemen toplarlamaya çalıştım. "Demek istediğim, elbette uyuduk. Sizin düşndüğünüz gibi bir şey olmadı."
"Biz ne düşündük ki?" Dedi Ashton. "Sen ne düşündüğümüzü düşündün? Aklından neler geçiyor böyle?" Harika, iyice batırmıştım.
"Of, yani, şey anladığınızı sandım. İşte. Herneyse. Çekin o bakışlarınızı üstümden." Dedim ve pis pis sırıtmalarını görmemek için başımı Calum'un boynuna gömdüm. "Calum, şu sapıkları üstümden alır mısın lütfen?" Güldüğünü duyunca başımı kaldırıp ona baktım.
"Komik değil." Dedikten sonra hızla önce kollarından kurtuldum, sonra da yataktan kalktım. Michael'ın Luke'a fısıldadığını duydum.
"Kıyafetleri üstünde, aralarında bir şey geçmiş olamaz."
"Calum'u görmeden karar veremeyiz." Dedi Luke ve bunu söylerek beni şaşırttı. Gözlerimi kocaman açıp ikisine baktım. İkisi de omuz silkti.
"Calum, kalk." Dedim emir vererek. Üstünde tişörtünün olduğunu biliyordum ama emin olmam gerekiyordu. Calum yüzüme sorarcasına bakıp ayağa kalktı.
Neyse ki korktuğum olmamıştı. Üstünde benimki gibi gri bir tişört, altında ise benimkinden daha bol, siyah bir eşofman vardı. Rahatsız edici derecede uyumlu giyinmiştik.
"Pekala, sadece uyuduğunuza inanıyoruz." Dedi bütün hainlerin elebaşı Michael. Gözlerimi devirip konuyu değiştirdim.
"Bu saatte odamda ne halt yiyorsunuz peki?" Dedim saate baktıktan sonra. 8'di.
"Uyandım, uyuyamadım, çocukları uyandırdım, onlar da uyuyamadı. Şimdi de sizi -aslında başta sadece seni, Calum'un burada olacağını bilmiyordum- uyandırmaya geldim. Muhtemelen uyuyamayacaksınız." Dedi Ashton.
"Sen öyle san." Deyip dil çıkardıktan sonra yatağıma ilerleyip geri yattım. "Açsanız buzdolabındaki malzemelerle yemek yapabilirsiniz. Evi yakmak veya Ivy'yi uyandırmak yok. Gerçi ikisinde de aynı sonuca çıkar."
"Çocuklar, defolun." Dedi Calum. Michael, Luke ve Ashton'ın güldüğünü duydum ve kapı kapanma sesi geldi. Bütün bunlar olurken ben yan tarafıma dönüp gözlerimi kapatmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sky // c.h
Fanfiction"O gün oyun parkındayken bunlardan hiçbirinin olacağını tahmin edemezdik."