♡ 10 ♡

317 33 16
                                    

Jungkook :

   Öğlen dersim vardı. Jennie'yle genelde aynı oluyordu saatlerimiz. Birlikte gitmek için aradım onu. Çok da uzun olmayan çalıştan sonra açtı telefonu.

   Dersinin olup olmadığını ve kaçta olduğunu sordum. Saatlerimiz uyuşuyordu. Ona birlikte gideceğimizi söylediğimde anlamadığım şekilde beni terslemiş ve bu kadar yakın olmamamız gerektiğini söylemişti. Haklıydı aslında sanırım kendimi ona fazla kaptırmıştım.

   Saatin yaklaştığını farkettiğimde elimdeki yarım kalan meyve suyunu tepeme dikip tezgaha bıraktım ve ceketimi alıp evden çıktım. Kapının önünde bir süre Jennie'yi bekledim. Belki denk gelmiş gibi yaparak birlikte gitmemizi sağlayabilirdim. Ama Jennie çıkmadı. Neden çıkmamıştı ki. Bundan daha geç gidemezdi. Kalabalık olurdu çünkü okul bu saatlerde. Belki de benim burada beklediğimin farkındaydı da çıkmamıştı. Nefes vererek yaslandığım kapıdan doğrulup okula yol aldım.

   Okulun kapısının önünde bekliyordum saatlerdir. Dersin başlamasına iki veya üç dakika vardı. Jennie asla ve asla bu kadar gecikmezdi ki sorun bu bile değildi. Erken gelmesi ihtimaliyle içimi rahatlatmaya çalışma çabalarım boşunaydı. Çünkü telefonuna ulaşılmıyordu bile.

   Derse girmedim. Okul kapısından ayrılıp eve doğru yöneldim. Evde olmasını o kadar çok istiyordum ki. Tanrım lütfen birşey olmasın lütfen. Yanağımda ıslaklığı farkettiğim anda elimi yanağıma götürüp gözyaşımı sildim. Cidden !? Ağlıyor muydum?

   Koşar adımlarla yürüyüp vardım sitenin önüne. Bacaklarım deli gibi ağrıyordu ama bu benim umrumda dahi değildi. Sitenin girişinde ellerimi dizlerime dayayarak biraz soluklandıktan sonra aynı hızla eve doğru yürüdüm.

   Jennie'lerin kapısının önüne geldiğimde beklemeden kapıya deli gibi vurmaya başladım. " Jennie n'olur evde ol. " Kendi kendime dualar edip kapıyı çalarken kapı açıldı. Karşımda bana şaşkınca bakan bir Jennie duruyordu ve ben bunun için tanrıya ömür boyu şükredebilirdim.

" Jungkook? "

   Derin bir nefes verdim.

" Jennie sen neredesin tanrı aşkına? "

   Kaşlarını çattı ve sorumu yanıtsız bırakarak alakasız birşey söyledi.

" Chaeyoung odasında sanırım, çağırmamı ister misin? "
" Jennie sana neredesin dedim. Seni burada bulamasaydım kalpten gidecektim. Sen hala Chaeyoung diyorsun. "

   Kaşlarını şaşkınca kaldırdı.

" Ne yani Chaeyoung için gelmedin mi? "
" Na saçmalıyorsun Jennie ben Chaeyoung'ı ne yapayım?  Her neyse telefonun neden kapalı? "

   Kapıyı iyice açarak beni içeri buyur ettiğinde ona dışarıda beklediğimi, hazırlanıp gelmesini söyledim. Beni onaylayıp kapıyı kapattığında gözlerimi kapatıp kafamı duvara yasladım. Ne olursa olsun Jennie'yi çözecektim. Düğümleri çözmeye çalışmaktan yorulmuştum.

Jennie :

   Jungkook'u o şekilde gördüğümde rüyamın gerçekleşeceğini düşünmüştüm ama sonrası rüyadan aksi yönde ilerlemişti. Jungkook anlamadığım şeyler söyledikten sonra beni konuşmak dışarıda beklediğini söylemişti. Üzerime siyah taytımın üzerine pembe yün kazağımı giyindim. Yüzüme nemlendirici ve dudağıma hafif parlatıcı sürdüm. Saçlarımı taradıktan sonra montumu alıp çıktım. İçimden nedensizce süslenmek gelmişti. Sanırım rüyam gerçekleşmediği içindi bu içindeki heyecan.

   Bahçeye çıktığımda Jungkook'u çardakların birinde otururken buldum. Beklemeden yanına gidip karşısındaki yere oturdum. Bir kaç saniye sonra beni anca farkettiğinde gözleri beni buldu ve çok geçmeden lafa girdi.

𝐃𝐞𝐥𝐢 (𝐉𝐞𝐧𝐤𝐨𝐨𝐤) ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin