2

2.5K 234 87
                                    

Dikkatsizce başımı salladım. Bu duvarların içinde hayatta kalmak istiyorsam davranışlarıma dikkat etmem gerekiyordu.

"Ben sandığın gibi bir insan değilim."

Eh, rahatlatma çabası beni pek de tatmin etmiyordu. Ona karşı olan tutumumdan rahatsız olduğunu kırışan alnıyla belli ediyordu yine de görmezden geldim ve istemeyerek de olsa onu takip ettim.

Ç/N: Adama bana işkence yapmaya mı gidiyoruz dedin, memnun olmaması normal sanki???

Bitmek bilmeyen koridorda adım seslerimiz yankılandı. Uzay boşluğu gibi sonu sonsuz gelen  yerde sadece adım sesleri ve nefes sesleri birbirine karıştığında rahatsız edici sessizliği bozmak için ağzını aralayan yine Dük oldu.

"Ama... Sen gerçekten benim sana öyle bir şey yapacağımı mı düşündün?"

Ç/N: Aşkımmm ben düşünmedim bu salak mcyi boşver bana gel, biliyorum ben senin kedicik olduğunu

Önümde ilerleyen Dük tedirgin bir sesle konuştu. Sanki kendisine bir canavar olduğu daha önce hiç söylenmemiş gibiydi. Dedikodulardan haberi yok muydu gerçekten?

Düşündüğümden çok daha kötü biri olduğunu söylememem gerekiyordu. Arkadan bile yakışıklı gözüken başına odaklanıp dişlerimi sıktım.

"Neden cevap vermiyorsun?"

Çünkü sana küfür etmekle meşgulüm Dük ama bunu bilmene gerek yok elbette.

"Şey...söylentiler yüzünden."

Tanrım, itibarın köpek bokundan bile daha kötü durumda biliyor musun? Her neyse senin bir bok parçasından bile kötü olduğunu söyleyen dedikoduları benden duymayacaksın çünkü başımı yerinde seviyorum. İkinci kez doğduğum için bu beden kesinlikle çok önemli!

"Hah, söylentiler mi? Buna inanmamalısın. Söylentiler, zirveye ulaşmak için başkalarını aşağı çekmek isteyen aptal insanlar tarafından yaratılır."

Keskin gözleri çok rahatsız görünüyordu. Sanki söylentiler onu bir öfke krizinin eşiğine getirmiş gibiydi.

Hoşnutsuz olduğunu belli etmekten çekinmeyen Dük liderliği ele aldı ve yürümeye devam etti. Ben ise sadakatinden ödün vermeyen bir köpek gibi koşulsuz onu takip ediyordum.

Yol boyunca karşılaştığım hizmetkarların suratıma bile bakmamış olması beni şaşırtmıştı. Daha önceki iki üvey anneden dolayı beni pek de umursamıyorlardı.

Dük'ün adımlarını durdurması üzerine hedefe vardığımızı anladım. Bir odanın önünde durduk ve eli kilitli olduğunu düşündüğüm kapı koluna uzandı.

"Burada kalacaksın."

Bakışım doğal olarak gösterdiği yere döndü. Buranın eski bir oda olduğu söylenebilirdi. Hiç de süslü görünmeyen ahşap oda sanki ufacık bir adımımla yıkılacak gibi zarifti.

"Hoşuna gitmedi mi?"

Aslında beklentimin aksine oda şaşırtıcı derecede temizdi. Sıcak güneş ışığı geniş pencereden parlıyordu ve tüm mobilyaların yeni alındığı belliydi.

Bu oda, kendi evinde çok acı çeken bu bedenin sahibi Leona için fazla iyiydi.

Çünkü Leona kendi ailesinin öz çocuğu olmasına rağmen bir tavan arasında yaşamıştı.

"Düşes'in yatak odasının senin için fazla olacağını düşündüm."

"Ben de öyle düşünüyorum. Bu oda gayet güzel."

değiştirilemeyen karanlık bir ailenin üvey annesi oldum! -novel çeviri-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin