4

2.2K 204 62
                                    

Kahverengi saçlarını düzgünce bağlamış olan kadın kimseden çekinmeden gözlerini bana dikmişti.

"Ben Prenses Rebecca'nın dadısıyım, adım Giselle."

Garip bir şekilde dadının çocuğu kucağına almaya niyeti yok gibiydi.

"Anlıyorum."

O sırada yüz ifademi okuyan hizmetçilerden biri sıcak bir gülümseme ile yanıma geldi.

"Onu sizin için tutacağız Leydi Leona."

Şu an takındığı tavır ve ses tonu öncekine göre çok daha farklıydı. Beklemediğim bu ifade ile kaşlarım kendiliğinden çatıldı, sanki bana arkadaşlarıymışım gibi samimilerdi.

"Ne?"

Çember oluşturuyormuş gibi etrafıma akın eden bu insanların yüz ifadeleri değişmişti, hepsi parlıyordu. Bana kalırsa gülümseyen insanlar daha korkutucu. Kendimi tedirgin hissettiğim sırada hala kollarımda olan Rebecca kollarını hizmetçiye uzattı.

Çocuğun hizmetçinin kollarına gitmesine izin vermekten başka seçeneğim yoktu.

Onu tekrar tutmamdan endişelenen Rebecca bacaklarını hizmetçinin beline dolamıştı.

"Hah! Bana dokunmaya nasıl cüret edersin!"

"Tabii ki sana dokunacağım. Kollarımdan bu seferlik kaçmana izin verdim sevgili kızım, mutlu olman için çok erken."

Ç/N: İdeal anne kız ilişkisi budur arkadaşlar. Bana katılan?

Rebecca yere indiğinde dilini çıkardı ve hızlıca bebeklerin arasına koşup kendini tavşan bebeklerden birine gömdü. Herkes için tanıdık bir manzara olmalı ki kimse engel olma girişiminde bulunmadı.

"Şu andan itibaren, 'o' şeyin bana yaklaşmasına izin verirseniz, hepinizi öldürürüm."

Tsk. Merak etme seni velet, "o" şeyin sana yaklaşmaya niyeti yok.

Öfke nöbeti geçiren Rebecca'ya baktıktan sonra yavaşça odayı inceledim. Odada çocuğun zevkine uymayan uzun bir masa vardı. Bunun üzerine Rebecca'nın boş zamanlarında asla dokunmayacağı kitaplarla dolu masaya oturdum.

Özellikle hiçbir şey yapmadım.

Rebecca'nın ne kadar inatçı olduğunu izlemek istedim, zaman böylece su gibi akıp gitti.

Belki de ona tekrar sarılacağımı düşündü, bu yüzden Rebecca tavşan oyuncak bebeğinin içine girmeye devem etti (buradaki tavşan bebek kocaman bir peluş ya da tavşan şeklinde bir oyuncak ev sanırım, anlamadım asla nasıl içeri girdiğini??) ve asla dışarı çıkmadı. Bu nedenle odada korkunç bir sessizlikten başka bir şey yoktu.

Uzun bir süre geçtikten sonra Giselle, tavşan bebeğine yaklaştı ve diz çöktü.

"Bayan, şimdi dışarı çıkmaya ne dersiniz? İçerisi sıcak."

"Sessiz ol! Bana nasıl emir verirsin! Kovulmak mı istiyorsun? "

Tavşan oyuncak bebeğin içinden kaba bir ses geldi.

"Ancak...."
"Bundan daha fazlası, dadı. "O" odamdan çıkana kadar burada kalacağım! Çok sinirliyim ve kötü bir moddayım! "

"Oh, hayır ... ..Yemek zorundasın Bayan. Ya ateşin çıkarsa?"

"Sadece beni yalnız bırak."

Seyrederken, rasgele masanın üzerine yığılmış bir kitabı aldım ve açtım.

"Bunu nasıl söylersiniz bayan? Senin için endişelendiğimden değil ama..."

" Endişelenmeseydin, dışarı çıkıp çıkmaması umurunda olmazdı. "

değiştirilemeyen karanlık bir ailenin üvey annesi oldum! -novel çeviri-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin