❀7❀

1.5K 141 240
                                    

Başım çok fazla ağrıyordu. Nerede olduğumu kestiremiyordum. Kulaklarım karışık sesler duyuyordu ve bu çok sinir bozucuydu. Gözlerimi hafifçe açtığımda yine her taraf karanlıktı. Hiçbir şey göremiyordum. Ellerimin ve ayaklarımın bir sandalyeye bağlı olduğunu hissediyordum. Kolumdaki yara daha fazla acıyordu. Bütün bu düşüncelerden çıkmamı sağlayan bir ses duydum kulaklarımda.

"Demek bizim dünyamızın meşhur Park Jimin'i buraya gelmiş. Ne büyük bir şeref."

Kulaklarım dolan bir erkeğin sesine benziyordu, kalın ve derin bir ses. Omuzlarımda bir el hissettiğimde çırpınmaya başlamıştım. "Siz kimsiniz? Bırakın beni. Hemen bırakın diyorum size."

"Bu kadar sabırsız olma Jimin. Ama hırçın olman beni cezbetti doğrusu, sevdim seni."

"Kim olduğunu söyle. Senin iğrenç laflarına ihtiyacım yok benim." gözümdeki kumaş parçası kucağıma düşerken gözlerimi yavaşça açmıştım.

Büyük bir depodaydım. Karşımda kimse yoktu ama başımı arkaya çevirdiğimde üç kişi görmüştüm. Birini ise tanıyordum, ormanda son gördüğüm kişiydi. Kafamı önüme doğru düşürmüştüm. Bunu yapmamla arkamdaki kişi, rahatsız edici bir şekilde başımı yukarı kaldırmıştı. Aslında nazikçe kaldırmıştı ama adamın öyle bir aurası vardı ki, insanı rahatsız ediyordu.

"Şimdi sen kafanda kendi kendine sorguluyorsundur, bu adamlar benden ne istiyor? Seni istiyoruz Jimin. Sen bizden daha üstünsün, bu yüzden seni istiyoruz." arkamdan karşıma geçti, yüzünü bana yaklaştırdı ve sessizce fısıldadı, "Aslına bakarsan, seni bu durum haricinde başka türlüde istiyorum, anlarsın ya." dedi ve göz kırptı.

Ben yine rahat durmadım tabiki ve ona kafa attım. Acıyla geriye doğru gitti ve başını avuşturdu. Ayaklarım bağlı olmasaydı, o müsait kısmına tekmemi geçirirdim ama dua etsin ayaklarım bağlıydı.

"İşte bende bundan bahsediyordum. Galiba buraya geldiğin için yavaştan gücünü topluyorsun."

İnanın ne bahsettiğinden anlamıyordum. Ne gücünden bahsediyordu? Bu yerin ne gibi bir özelliği vardı? Gerçekten hiçbirini anlamıyordum. Kafam zaten karışıktı, bu adam daha fazla karıştıyordu. "Ne hakkında konuştuğuna dair en ufak fikrim bile yok." dişlerimin arasından adeta tısladığımda diğer iki kişi gülmeye başlamıştı. Burada ki herkes kafayı yemişti, herkes!

"Şu an bir şey bilmemen işime gelir, belki bizim tarafı seçersin ha? Şimdi sana böyle davranmak biraz kaba oldu, kusura bakma. Belki dönüşmüşsündür diye seni böyle bağladık ama dönüşmemişsin." arkadaki adamlara işaret verdiğine ellerime ve ayaklarıma bağlı olan elektrik kablolarını çıkartmışlardı. Neden elektrik kablosu olduğunu sorgulamayın. Zaten beynimin içinde tonlarca cevabı olmayan sorular var, birde bu eklenmesin.

Beni çözdüklerinde bileklerimi avuşturarak ayağa kalkmıştım. Küçüklüğümden beri bende diğer yaşıtlarıma göre fazla güçlüydüm ve muhtemelen bu üç adamla dövüşebilirdim. Çünkü burada kalmak istemiyordum. Bunu söylemeği hiç istemezdim ama Jungkook'la sürekli kavga ettiğimiz ev bile buradan daha iyiydi.

Arkamdaki sandalyeyi hızlı bir şekilde aldım ve karşımdaki adamın kafasına geçirdim. Onlar olayın şokunu atlatmaya çalışırken diğer adamın burnuna dirseğini geçirmiştim. Adamın kafasını tuttuk ve duvardan tırmanarak onu yere doğru attım. Diğer adama da koşarak sağlam bir yumruk geçirmiştim.

Hiç beklemeden kapıya doğru koşup açtığımda, karşılaştığım manzara harikaydı! Karşımda kalıplı ve en az 1.85 boyunda adamlar vardı. Gördüğüm an gözlerim ve ağzım şoktan açılmıştı. 'Bunlar küçükken ne ile besleniyorlardı?' diye düşünmeden edememişitim. "Hay sikicem böyle işi." sesli bir şekilde nefesimi dışarı verdiğime duyduğum sesle arkamı dönmüştüm.

𝑠𝑝𝑒𝑐𝑡𝑎𝑐𝑢𝑙𝑎𝑟Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin