Hikayeyi okuyan güzel okuyucularım, oy verirseniz gerçekten çok mutlu olurum.
💖
"Sonra bende yüzüne sağlam bir yumruk geçirdim." elimle yumruk yapıp nasıl geçirdiğimi söylerken Jungkook ve Taehyung gelmişti. Geldiklerinde etrafa bakmış ve ikisininde gözleri şok içinde açılmıştı. En son Hoseok'a 'Kahve var mı?' diye sorduğumda beraber mutfağa gitmiştik ve birkaç tane atıştırmalık almıştık. Tamam aslına bakarsanız birkaç tane değil bir sürü almıştık. Benim karnım deli gibi açtı ve dayanamamıştım, bütün bunları görünce. Sehpaların üstünde ambalajlar, kupa ve kaseler vardı.
"Diyecek söz bulamıyorum." demişti Jungkook şaşkınlıkla etrafa bakarken. Taehyung ise Jungkook'a hak verircesine başını sallarken gözleri yine etrafa takılmıştı. Hoseok hemen ayağa kalkmıştı ve açıklama yapmaya başlamıştı.
"Efendim kahve var mı diye sormuştu bende birkaç atıştırmalık verdim. Hepsini şimdi toplarım." dediğinde birkaç paketi toplamaya başlamıştı. " Taehyung birkaç atıştırmalığa bakar mısın? Ne kadar güzel! Hepsini toplayın!" Jungkook hafif kızgınlıkla bağırdığında bende hemen önümdekileri toplamaya başlamıştım. Benim suçum değildi, Hoseok bana bunları vermişti. Hatta oda yemişti.
Aslına bakarsanız bu getirildiğim yerde, bu kadar rahat davranmamam gerekirdi. Çünkü kimlerle birlikte olduğumu bilmiyordum. Belki çok kötü, insan öldüren kişilerdi. Ama beni kurta yem olmaktan kurtarmışlardı. Merhametsiz, kötü kalpli birisi, umursamaz ve beni öylece bırakırdı. Bu adamlar beni ölmekten kurtarmıştı, rahatlığım bu yüzdendi. Sehpadaki ve yerdeki birkaç bitmiş paketi de alıp Hoseok'un peşinden gitmeye başladım. Mutfaktan döndüğümüzde Jungkook ve Taehyung koltukta oturuyorlardı.
Bizde hemen karşılarındaki koltuğa oturmuştuk. Herkes sus pus olmuştu. Bende bir süredir aklıma takılan soruyu sormaya karar verdim. "Beni ne zaman salacaksınız. Çünkü artık evime gitmek istiyorum." Taehyung yerinde huzursuzca kıpırdamış ve Jungkook'a doğru bir bakış atmıştı. "Hiç bir yere gitmiyorsun. Biz senin kim olduğunu bulana kadar burada kalacaksın." bu sözleri duyduğumda biraz sinirlenmiştim. Bunlar neyin peşindeydi? Kafamda oluşan sorulara artık cevabım yoktu. Buraya geldiğimden beri sorular cevapsız kalmıştı. Kendi kendime sorduğum tonlarca soru varken, neden cevaplar yoktu? Ya da vardı da ben mi göremiyordum. Ama artık bir gerçek vardı. Ben bu soruları onlara sorsam yine cevapsız kalırdım. Çünkü onlar kendi cevaplarını verecek kadar aptal değillerdi.
"Beni burada zorla tutamazsınız. Ayrıca benim kim olduğumu araştırmanız sizin ne haddinize!" biraz sert ama kontrollü bir şekilde cümlemi bitirdiğimde Jungkook ayağa kalktı ve salondan çıktı. Anlamaz bakışlarımı Taehyung'ta gezdirdim. Taehyung 'ta aynı benim gibiydi, şaşırmıştı. Yerinden kalktı ve koridora doğru yürümeye başladı. Artık Hoseok ile beraber kalmıştık. "Nereye gitti bunlar?" Hoseok bu sözlerime karşılık omuzlarını silkti. Birkaç dakika geçtiği için Hoseok ayağa kalkmıştı "Ben bir bakayı-" sözlerini bitiremeden Jungkook ve Taehyung içeri girmişlerdi. Karşımıza oturup gergin bir şekilde bana bakmışlardı "Birkaç gün bizim misafirimiz olacaksın. Hem görmedin mi dışarısı tehlikeli. Biraz bekle seni biz evine götüreceğiz." evet, Jungkook biraz haklı olabilirdi. Dışarısı tehlikeliydi ama beni kendileri götürebilirdi. Ama şöyle bir sorunda vardı, onlar beni nasıl götürecekti? Sonuçta karşılarında koca bir kurt olacaktı. Erkek olsalar bile bir insan, bir kurtla baş edemezdi.
"Siz beni nasıl götüreceksiniz? Ayrıca neden şu an değil de, birkaç gün sonra?" Jungkook oflayarak yüzümü birkaç saniye inceledi ve bir yerde takılı kaldı. Kendi yanağı gösterip bana bakıyordu. Hemen elimi yanağıma götürdüm ve... Utanç verici bir şeydi. Elime çikolata gelmişti. Yani kaç dakikadır yüzüme bakıyorlar şimdi mi fark ediyorlardı? Hemen peçeteyle elimi ve yanağımı silmiştim. "İlk önce, Jimin çok fazla soru soruyorsun, bunu bir azalt bence. 'Neden şu an değil de, birkaç gün sonra?' sorusuna gelirsek, meşgulüz. Yani şu an seni götürmeye vaktimiz yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑠𝑝𝑒𝑐𝑡𝑎𝑐𝑢𝑙𝑎𝑟
FantasyJimin nefesi tükenene kadar koşmuştu. O adamdan kurtulduğunu sandı. Evet, kurtulmuştu ama asıl tehlike, kurt ile karşılaştıktan sonra olacaktı. O karşılaştığı kurt hayatını değiştirecekti. Kendini yeniden tanıyacaktı.