"Her zaman aynı şeyi yapıyorsun." dedi Seojun elindeki bezi bana atarken. Hiç bir şey olmamış gibi omzumu silkerek "Ne yapıyor muşum?" dediğimde Seojun ayıplarmış gibi başını sallamıştı.
Üzerimdeki önlüğü çıkartıp yerine astım ve arka odaya gittim. Üstümü giyindikten sonra arkadaşlarımla vedalaşıp çıktım. Hava her zamanki gibi soğuktu, birde gece olunca daha çok soğumuştu. Artık ezberlediğim yolda sakince yürürken arkamdan adım sesleri duydum.
İlk başta aldırmadım çünkü bu normal bir şeydi.
Sonra adımlar bana biraz yaklaşınca daha hızlı yürümeye başladım. Adımlarını hızlandırınca dayanamayıp arkama baktım. Benden uzun ve baya yapılı bir adam peşimden geliyordu. Ben biraz daha hızlanınca adam bana yetişmişti ve bir anda benim kolumdan tuttu."Ne yapıyorsunuz?" adam beni baştan aşağıya süzmüştü. "Bu kadar güzel bir beyefendinin neden bu saate dışarıda diye merak etmiştim." iğrenç iltifatlarına katlanamadım ve kolumu adamın elinden kurtararak yürümeye başladım.
"Sizi evinize kadar bırakayım. Belki beni de içeri almak istersiniz ve- ahh!" adam cümlesini tamamlayamadan adamın kafasına çantamı geçirmiştim. Adam ne olduğunu anlamadan yediği darbeyle yere düşmüştü. Aslında ona bu bile azdı ama...Adam yerinden kalkarak bana yaklaşmaya başlamıştı. Ben yavaş yavaş geri giderken adam yine kolumdan tutmuştu. Bu sefer dizimi adamın karnına geçirmiştim. Adam yere kıvrılırken evime doğru hızlı adımlarla gitmeye başlamıştım. Adam arkamdan koşarak geldiğinde
ise arkama bile bakmadan koşmaya başladım.Koştukça yolumu kaybediyordum, artık bilmediğim sokaklara gelmiştim. Koşmaya devam ediyordum, arada bir arkama bakıyordum adam geliyormu diye ama adam asla vazgeçmiyor ve son sürat peşimden koşuyordu.
Adamın maraton koşucusu olduğunu düşünmeden edememiştim. Çünkü adam genç değildi, orta yaşlı birisine benziyordu. Orta yaşlı birisine göre gerçekten iyi koşuyordu. Artık koşmaktan nefesim tükenmişti. Ne kadar koştuysam bir anda kendimi ormanın içinde bulmuştum.
Koşmaya devam ederken üzeri kırmızı boyayla çizilen ağaçlar gördüm. Kapı gibi boşluk olan bir yer gördüğümde direkt oraya doğru koştum. Koşmaya devam ederken arkama bakıyordum ve adamın buraya gelemediğini görmüştüm. Adam şimdi de pandomimci olmuştu. Benim kapıya benzettiğim yere bir şeyler yapıyordu. Yanına gittiğimde bende elimi onun gibi yapmıştım ve geçmişti. Şaşkınlıkla birbirimize bakıyorduk.
Adamın birden gözleri telaşla açılırken benim arkamı işaret ederek eliyle ağzını kapattı, şaşkınlığını ifade ediyordu. Bende dönüp arkama baktığımda kocaman bir kurt görmüştüm. Resmen küçük dilimi yutmuştum. Arkamı döndüğümde adamın orada olmadığını gördüm.
Kurt bana yaklaşırken ben put gibi duruyordum. Jeton düştüğü zaman süratle koşmaya başlamıştım ama kurt çoktan benim kolumu kapmıştı. Kolumu kurttan kurtarmaya çalışıyordum ama fayda etmiyordu. Karnına tekmeler geçirmiştim ama hala kolumu bırakmıyordu. Kolumdan tutarak beni sürüklemeye başlamıştı. Kolumdan bir sürü
kan akıyordu, aynı akarsu gibiydi. Bedenim bu duruma artık dayanamıyordu. Kan kaybından gözlerim kararmaya başlamıştı. Atabildiğim kadar çığlık atıyordum, canhıraş
çığlıklarım bütün ormanı kaplamıştı ama kimse beni duymuyordu.Beni sürüklemeye devam ederken bir anda durdu ve kolumu bıraktı. Ben ne olduğuna bakmak için başımı kaldırdığımda karşımda artık üç kurt vardı. Vücudum artık pes etmişti, ve gözlerim sonsuz karanlığa kapanmıştı.
Merhabalar. İlk defa fic yazıyorum ve nasıl oldu hiç bilmiyorum. Umarım konu ilginizi çekmiştir ve okumaya devam edersiniz. Çok güzel yazamazsam da elimden geldiğince yazmaya çalışacağım. Eğer beğenmediğiniz bir yer veya hata olan bir yer varsa lütfen söylemekten çekinmeyin. Her zaman dikkate alırım. Bir dahaki bölümde görüşmek üzere.
'Aurora.
İG:jjkprk
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑠𝑝𝑒𝑐𝑡𝑎𝑐𝑢𝑙𝑎𝑟
FantasyJimin nefesi tükenene kadar koşmuştu. O adamdan kurtulduğunu sandı. Evet, kurtulmuştu ama asıl tehlike, kurt ile karşılaştıktan sonra olacaktı. O karşılaştığı kurt hayatını değiştirecekti. Kendini yeniden tanıyacaktı.