❀14❀

1K 102 110
                                    

Kendi isteğimle gözlerimi açmıştım, ilk defa. Yavaşça araladığım gözlerimi ovuşturdum.

"İşte ben size demiştim. İlk benimle yatmalıydı."

Taehyung ve Jungkook far görmüş tavşan gibi bana bakıyordu. Neye bu kadar şaşırdıklarını anlamamıştım.

Oğlum sen gerçekten salaksın. Bir şeyi ilk önce anlasan başına taş düşecek.

İç sesimi umursamayıp anlamsız bakışlarımı karşımdaki üçlüde gezdirdim. "Neden bana öyle bakıyorsunuz? Ağzımın suyu falan mı aktı?"

"JİMİN SEN ŞAKA MI YAPIYORSUN? KABUS GÖRMEDİN!" Jungkook'un bağırarak yanıma gelmesiyle ellerimle kulaklarımı kapamıştım. Ne yani alt tarafı kabus görmedim. Kabus görmedim... "AMAN TANRIM KABUS GÖRMEDİM.!"

Jeton köşeli galiba.

"Ne, nasıl oldu bu? Hoseok sen bir tanesin!" dedim ve yanağını öpüp sarıldım. O da bana karşılık verdiğinde Jungkook bizi ayırmak için boş uğraşlar sarf ediyordu. "Kıskanma hemen, git buradan." Hoseok bana sarılmaya devam ederken aynı anda Jungkook'a tekme atıyordu.

Hoseok Jungkook'a tekme atarken ve bende altlarında ezilirken Taehyung bizim üstümüze atlamıştı. Şu an sanki ağır çekimdeymişiz gibiydi. Her şey bir anda gerçekleşmişti. Taehyung üstümüze doğru atladığında Jungkook benim üstüme doğru düşmüştü ve çok yakınlaşmıştık. Burunlarımız birbirine değiyordu. (Merak etmeyin o klişe öpüşme sahnesini yapmayacağım. Hayır anlamıyorum onlar nasıl öpüyor dudaklarını uzatmadan, garip...)

Şu an gerçekten kalbim ağzıma gelecekti. Bedenlerimiz birbirine değdiği için onunda kalp atışlarını duyabiliyordum. Onunda benden kalır yanı yoktu. Onun gözlerine bakmamak için kendimle cebelleşiyordum. "Taehyung üstümüzden kalkar mısın? Namjoon beni öldürmeden önce, sen öldüreceksin galiba."

Hepsi üstümden kalktığında derin bir nefes verdim. "Şimdi biraz ciddi olalım. Hoseok ile yattığında nasıl kabus görmedin sen? Çok garip." Taehyung bunu dedikten sonra direkt cebinden telefonunu çıkartıp birisini aramıştı. Duymamız için hoparlöre almıştı. "Seung şimdi sana önemli bir gelişme söyleyeceğim. Jimin bugün kabus görmedi."

"Cidden mi? Ben her gün görür sanıyordum."

"Hoseok onunla yattı."

"Hoseok mu? Jungkook değil mi yani?"

Bunu demesiyle Jungkook'la göz göze gelmiştik. Karşı taraftan gülme sesi gelince telefona odaklanmıştım. "Biliyorsunuz çocuklar Hoseok pozitif enerjili birisi olduğu için kabus görmemiş olabilir. Enerjisini onunla paylaşmış olabilir."

"Sağol Seung." demiş ve telefonu kapatmıştı.

"Namjoon'la yüzleşene kadar, Hoseok'la yatarsın Jimin." bunu söyledikten sonra Hoseok'a kötü bakışlar atmış ve önden önden yürümüştü. Hoseokk'ta kolunu omzuma atıp benimle birlikte yemek odasına doğru yürümüştü.

"Haydi kahvaltı edelim!"

Zaman atlaması yapacağım çünkü o günden sonra çok önemli bir şey yok. Aslında var ama onu görürsünüz zaten jikook daha fazla yakınlaştı.

1 hafta sonra

"Ah- Jungkook biraz yavaş olsana canım acıyor."

Jungkook bunu dememle durmuş ve kenara çekilmişti. Bende alnımın terlerini silmek için bir havlu almıştım. Kabus görmediğim günden beri Jungkook beni çalıştırıyordu. Zaten birkaç şeyi önceden biliyordum Jungook'ta yeni şeyler öğretiyordu.

"Ne yapabilirim Jimin, normal bir insanla kapışmayacaksın."

"Ama yine de biraz gücünü kullanma bu sefer gerçekten kolum acıdı." elindeki suyu bırakıp yanıma gelmiş ve oturmuştu. "Neresi acıyor?" ağrıdığı yeri gösterdikten sonra oraya masaj yapmaya başlamıştı. Ben ne kadar kolumu çekmeye çalışsam da o doğa üstü bir güce sahip olduğundan bu başarısız olmuştu.

"Hadi gece oldu bırakın çalışmayı, dinlenin." Taehyung kapının pervazından bunları söyledikten sonra hemen gitmişti. Jungkook kolumu bırakmış ve yerdeki su şişesini alıp önden gitmişti. Bende yerden kalkıp gevşek adımlarla kaldığım odaya doğru gitmiştim. Odaya girdiğimde Hoseok'un çoktan geldiğini görmüştüm.

Kısa bir duş aldıktan sonra üstümü giyinip kendimi yatağa atmıştım. "Jimin çok büyük sıçtığının farkındasın değil mi?" içimdeki tüm sıkıntıyı tek nefeste verdim ve başımı ona döndürdüm. "Biliyorum kesin kafamı kopartıp a-"

"O konudan bahsetmiyorum. Ailen çılgına dönmüş olmalı. Belki de polisler falan seni arıyordur." Hoseok'un dediği şeyle şokla birlikte yatakta doğrulmuştum. Burada yaşadığım şeylerden ailemi ve arkadaşlarımı unutmuştum. Kim bilir ne kadar endişelenmişlerdi. "Ben bunu nasıl düşünemem, çılgına dönmüş olmalılar."

Yerimden kalkıp saçlarımı çekiştirdim. Ben nasıl bir şeyin içinde düşmüştüm? Onlara nasıl söyleyecektim? Bu sefer gerçekten bitmiştim. "Merak etme. Bu mükemmel, şahane ve bir tanecik Hoseok'un her şeyi halletti."

"Ne, nasıl yaptın?"

"Bir şeyler yaptım işte karıştırma orasını." hemen yatağa dönüp ona sarıldım tam yanağını öperken Taehyung ve Jungkook odaya girmişti. Hoseok'un yanağında dudağım kalmıştı ve ikisi bize garip bir şekilde bakıyordu. "Siz ikiniz sevgili falan mısınız? Kaç gündür çok yakınsınız ve şimdi de..."

"Saçmalama Taehyung sevgili falan değiller." Jungkook bizden önce atıldığında Hoseok'un yanağından ayrılmıştım bile. "Nereden biliyorsun, biz sevgili olamaz mıyız?"

"Tabii ki olamazsınız?"

"Tamam Jungkook kes, buraya bunun için gelmedik." yanımıza gelip yatağın ortasına üst üste bir şeyler koymaya başlamıştı. Ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordum ama bir anlam yükleyemiyordum. Yaptığı işi bitirdikten sonra bizim meraklı gözlerimize cevap vermek için hazırlanmıştı.

"Ben dün bir şey fark ettim. Siz her uyandığınızda veya uykunuzda el ele tutuşuyorsunuz. Kabus görmediğin ilk günde böyleydi. Bedenleriniz ne kadar uzakta olursa olsun, elleriniz hep birbirine kenetli. Böyle yaparak muhtemelen sana enerjisini veriyor. Ama acaba sadece yanındayken de sana enerjisini verebilecek mi? Kabus görebilirsin, bunun için üzgünüm ama en azından bir şeyi açıklığa kavuşturmak istiyorum."

Uzun konuşmasından sonra derin bir nefes aldı ve cevap vermemi bekledi. Biraz düşünmüştüm. Çünkü yine o korkunç kabusları görecektim. O kabuslardan nefret ediyordum. Çözümünü bulmuşken yine kabus görmek beni korkutmuştu. "Jimin sadece bir gün, lütfen."

"Kabus görmek istemiyorum ama bir günden bir şey olmaz, galiba." kafasını sallayıp odadan çıkmıştı Taehyung. Jungkook benim yanıma geldi ve yanaklarıma ellerini yerleştirdi. "Sakın korkma, sen güçlü bir adamsın. Kabus olduğunu biliyorsun bu yüzden kendini uyandırmaya çalış. Sana inanıyorum yapabilirsin. İyi geceler." demiş ve alnıma kısa ama duygulu bir öpücük bırakmıştı.

Bende onun arkasından sadece burukça gülümsemekle kalmıştım. Son zamanlarda benimle çok ilgileniyordu. Beraber kütüphaneye gider ve kitap okurduk. Bazen evin dışını dolaşırdık. Ve bazen de sadece salonda oturur diğerleriyle sohbet ederdik. Hatta bir gün Bay Jeon bizi ziyarete gelmişti. Jungkook babasının buraya hiç gelmediğini söylemişti ama birkaç gün önce babası buradaydı.

Onunla aramın eskisinden daha iyi olduğunu biliyordum. Yine birbirimize inatlaşıp bağırsakta sonunda yine normale dönüyorduk. Sonuçta huylu huyundan vazgeçmezdi. İkimizde inatçı ve dediğim dedik birisi olduğumuz için arada böyle şeyler olması çok normaldi.

Yine beynimi meşgul ettiğimi düşünerek, tüm bunları düşünmemeye çalıştım ve kendimi uykunun o zifiri karanlığına emanet ettim.

Kısa oldu ama geçiş bölümü olarak düşün lütfen. Diğer bölüm bol kaos var, seversiniz. Oy verin birde, sizi seviyorum. Jikook'la kalın.

Aurora'

𝑠𝑝𝑒𝑐𝑡𝑎𝑐𝑢𝑙𝑎𝑟Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin