Mafya Raketi

Bin

Rakibim beni zorlamak için tenis topunu filenin hemen önüne atmaya çalışırken topu fileden geçiremedi ve top kendi sahasına düştü. İşte bu set sayısıydı!

Hakem maçın durduğuna dair düdüğünü çalınca derin bir nefes aldım ve filenin oraya yürüdüm. Rakibim de gelince el sıkıştık ve tenis sahasından çıktık. 

"İyi maçtı." dedi Ogeday. 

"Eyvallah." dedim ve spor çantamdan su şişesini alıp başımdan aşağı döktüm. Kızların beni izlediğini fark edebiliyordum. 

"Patron mafya seçimlerinin akşam açıklanacağını söyledi. Belki bu sefer geçmişsindir." dedi Ogeday. 

"Bilemiyorum. İkinci deneyişim bu ama olmuyor." dedim. 

"Tenise daha çok zaman ayırıyorsun." dedi.

"Biliyorum. Turnuvalar yaklaşıyor. Birinci olmak istiyorum." dedim. 

"Baban bu duruma ne diyor?" diye sordu. 

"Yaşlı moruk neymiş kaç nesildir bu işi sürdüyormuşuz, Şimdi saçma salak bir spor için mafyalığı bir kenara bırakamazmışım." dedim. 

"Fazla sert." dedi.

"Elinde olsa beni bırakıp seni evlat edinecek. Onun için sen en uygun evlat modelisin." dedim. 

"Sadece mafyayım diye istiyor." dedi. 

"İstiyor mu istiyor." dedim ve saçlarımı karıştırdım. 

"Başka maçın yok diye biliyorum. Gidelim mi?" diye sordu. 

"Olur." dedim ve spor çantamı aldım.

"Levent nerelerde? Bugün hiç onunla konuşmadım." dedim. 

"Lokantasına dünyacı ünlü gurmeler gelecekmiş. Onun için uğraşıyordu." dedi Ogeday. 

"Ben önce eve gidip duşa falan gireceğim. Seninle depoda buluşuruz." dedim. 

"Tamam, geç kalma." dedi Ogeday ve yanımdan ayrıldı. Bende arabama bindim. Spor çantamı yan koltuğa koyduktan sonra arabayı çalıştırdım.

Ben, Ayberk Çınar. Yirmi altı yaşındayım. Profesyonel tenis oyuncusuyum. Asıl işim bu. Babam için ise mafyayım ve ondan ileride devralacağım şirketlerde çalışıyorum. 

Yola odaklanmış giderken genç bir kızın otostop çektiğini gördüm. Onu umursamayıp geçmiştim ki büyük ihtimalle korkudan titrediğini fark ettim. 

Arabayı geri geri sürüp yanında durdurdum ve o tarafın camını açtım. Hızlıca pencereye doğru yaklaştı ve "Şey beni de alabilir misiniz?" diye sordu. 

"Nereye gidiyorsun?" diye sordum. 

"Fark etmez. Nereye gidiyorsanız. Sadece buradan uzaklaşayım." dedi. Oldukça korkmuş gözüküyordu.

"Bin hadi." dedim ve yan koltuğumdaki çantayı alıp arka koltuğa koydum.