Mafya Raketi

Acil

Mert Bey evine girmesinden beş dakika sonra kapıyı tıktıkladım. Kapı açılmayınca tekrar çaldım.

"Efendim Mert Bey bir kadın ile konuşuyordu en son. İsterseniz biraz bekleyin." dedi kapıdaki koruma.

"İşim acil." dedim.

Kapıyı benim için açtı ve "Salondalardı efendim." dedi.

"Tamam." dedim ve eve girip kapıyı kapattım.

Salon kapısını hafif aralıklı olduğunu fark etmem ile içeri girmeden neler olduğunu izledim.

Helen'in Mert Bey'in koleksiyonunu incelerken gördüm. Mert Bey Osmanlı tarihine ait parçaları vardı.

Helen eline kılıcı aldı ve kılıfından çıkardı. Bunu kullanmayı bildiği çok aşikardı.

"Hep birisini kılıçla öldürmek istemiştim. Eski dönemde yaşamış insanlara özenirim." dedi.

"N'olur bana bir şey yapma. O zaman görmezden geldim olayı ama artık görmeyeceğim." dedi.

"Bu beni tatmin etmez." dedi ve bir anda kafasını kesti.

Kafası boynundan kayarak yere düştü. Bedeni iki üç saniye dizlerinin üstünde durdu. Boyun damarından kan bir fışkiye edası ile dökülmüştü.

"Ayberk orada olduğunu biliyorum. İçeri gel." demesi ile "Harika kestin." dedim.

Kılıcı tuttuğu yerleri peçete ile silerken "Çok tatlısın. Teşekkürler." dedi.

"Rica ederim. Bu arada yorulmana gerek yoktu. Ben zaten gebertecektim." dedim.

"Evet. Öldürdüğün üç adamdan haberim var." dedi.

"Nasıl? İkisinin ölüm haberi bana daha gelmedi." dedim.

"Daha öğrenecek çok şeyin var." dedi ve yanağımdan öptü.

"Şimdi sen suçlu olmaman için seni de bayıltmam lazım. Umarım bana kırılmazsın." dedi.

"Kafana göre takıl. Ben kırılmam." dedi.

"Bu arada akşam biraz geç git eve. Annen beni davet etti de biraz oturup konuşacağız. Sen gelme." dedi.

"Gelsem ne olur?" diye sordum.

"Kadın kadına konuşacağız. Gitme işte." dedi.

"Tamam. Kaç gibi geleyim?" diye sordum.

"Birkaç saat gelme yeter." deyince "Öyle olsun." dedim.

"Neyse görüşürüz." derken kafamın arkasına sertçe vurması ile gözüm karardı.