Bölüm 26 "En çok cümlelerin öldürüyor.."

58.1K 2.1K 165
                                    

Siz de lütfen, benim için sol alttaki yıldıza bir kez dokunun

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Siz de lütfen, benim için sol alttaki yıldıza bir kez dokunun. Seviliyorsunuz ❤️❤️

İyi okumalar

Kabanını çıkarıp portmantoya astı. Karahan salona girmişti. Siyah saten önden düğmeli pijamasının uzun kolunu parmaklarıyla çekiştirmeye başladı Asel. Gerilmişti. Salonunda Karahan'ın heybetli vücudu duruyordu. Dudaklarını yemeyi bırakarak, derin bir nefes verip salona adımladı.

Kabanını gelişigüzel koltuğun başına bırakmış, koltuğa kurulmuş adamı izledi. Sağ kolunu başının altına almış adamın kapalı gözlerine bakmayı kesmeden, "Yatağa geç istersen." dedi.

Konuşan kadınla açmadı gözlerini.

"Böyle iyi."

Kısa bir sessizlik sonrası, "İlaçlarını almalıyız." dedi Asel.

"Selim'i ara." diyen adamı başıyla onayladı.

Portmantoya bıraktığı telefonunu eline alıp, Selim'e kısa bir mesaj yazdı. Gönderdiği mesajla telefonu bırakıp, salona bağlı mutfağına girdi.

Üzerini değiştirmeyi eledi. Karahan'ın karnını doyurduktan sonra ilaçlarını verip büyük yatakta uyumayı düşledi. Dondurucuda neyse ki önceden haşlayarak çorbalara katmak için ayırdığı tavuk eti vardı. Sebzeli tavuk çorbası yapmaya karar verdi. Buzdolabını açarak küçük bir kereviz, bir de tek bir havuç çıkarıp yıkamaya koyuldu.

Doğrama tahtasındaki ince kıyılmış dereotunu çorbaya atmadan önce blenderdan geçirdi çorbayı. Hiçbir etkisinin kalmadığını biliyordu. Omuz silkti. İçerideki adamın görünen sebzelere burun kıvırarak içmeyeceğini bildiği için blenderı kullanmıştı. Gözü salonda yatan adama kaydı. Uyuyan adamın çatılı kaşlarına bakmayı kesip, iç çekerek dağıttığı mutfağı temizlemeye koyuldu. Küçük bir kaseye kremalı sebze çorbasını alarak, büyük bir bardağa su katıp salona geçti.

Elindeki dikdörtgen tepsiyi orta sehpaya bıraktı. Hâlâ daha aynı pozisyonda kolunu altına alarak uyuyan adamın üzerine eğildi. Eğildiği için saçları adamın yüzünü kapatmıştı. Adamın ateşini ölçmek için elini kaldırdı. Parmakları Karahan'ın alnını bulamadan havada tutuldu. Bileğinden tutan adamla irkildi. Uyuduğunu düşünüyordu.

Yorgun yüzünde gözlerini açmadan, "İyiyim ben, gidip dinlen." dedikten sonra kemikli parmakları kadının bileğini serbest bıraktı.

Asel doğruldu. Ama adımlamadan bekledi. Tek gözünü açarak baktı tepesinde dikilen kadına. Boğazını temizleyerek, "Kalkıp çorbanı iç, birazdan ilaçların gelir." dedi Asel.

Gözleri kadının gözlerinden ayrılmadan, "Çorba sevmiyorum, boşuna zahmet etmişsin." dedi Karahan. Asel büyük bir nefes verip, "Biliyorum. Şişmiş boğazına iyi gelir." dedi.

İmkan'Sızım (Yeniden Yazıldı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin