1 Beden 2 Farklı Hayat 15. Bölüm

565 50 51
                                    

Lütfen dün dediğim şarkıları açın.

1- let me down slowly

2- Stressed out by twenty

3- Before you go

İyi okumalar

S: Açmıyor mu?

C: Açmıyor. Kafayı yiyecem.

S: Sinyal-

C: Hiçbir umut yok Steve. Herşeyi denedim. AMA LANET OLSUN Kİ ZEKASI TONY İLE NEREDEYSE AYNI!

T: Ne çok bağırdın legolas.

Tony mutfağa doğru ilerledi.

C: Nasıl bu kadar rahatsın?

T: Tekrarlıyorum legolas. O. Bizi. Terk. Etti ve o aptal veya aptallarla gitti. Yani kısacası ailesini terk etti.

S: Onun yanında durursak daha iyi olur aptal. Geçen görmedin mi? Kanlar yüzünden yüzü gözükmiyordu. Çok mantıklı bir sebebi vardır ve ben bunu bulucam.

T: Kolay gelsin o zaman yüzbaşı.

Steve sinirden deliye dönmüştü ve Tony'nin karşısına geçti.

S: SEN NE HALTTAN BAHSESİYORSUN?!  DAHA GEÇEN GÜN ONUN İÇİN ÖLECEĞİNİ SÖYLEMİŞTİN! ONU OĞLUN GİBİ GÖRDÜĞÜNÜ SÖYLEMİŞTİN!

T: HÂLÂ DA ÖYLE!

Gözleri doldu. Ağlamamak için kendini tutuyordu. Şimdi sırası değildi güçlü olmak zorundaydı. Steve ağzını açamadan Tony oradan uzaklaşmıştı.

   Kendisini odaya kapattı ve kapıyı kilitledi. Peter'a inanmak, ona güvenmek istiyordu. Ama yapamıyordu. Çocuk, adamın kalbini delip geçmişti. Aşk acısı çekmeden evlat acısı yaşıyordu şu anda. Elini kalbinin üstüne götürdü, sanki acısını dindirecekmiş diye düşündü. Kalbini söküp atası vardı, bu ağrıyı kaldıramazdı. Göz yaşları gözündem firar ediyordu. Yanaklarından aşağıya boynuna doğru ilerliyordu. Gıdıklama hissi verse bile Tony bunu aldırış etmemişti. Kendini sıkıyordu. Elini elinin üzerine koyup sıktı. Bu kadar acı çekmesi mormal miydi?... Evet normaldi. Çünkü oğlu ona karşı gelmişti. Nefes alış verişi düzensiz devam ediyordu.

   Yavaşca ayağa kalktı. Kendini toparlaması lazımdı. Çünkü karısı ve ailesi vardı. Onları da kaybedemezdi. Yavaş adımlarla sandalyeye doğru ilerliyordu. Ayaklarını hissedemiyordu. Acısı bütün vücuda yayılmış etkisiz hâle getirmişti. Sol tarafına baktığında bir çerçeve gördü. Peter ve kendisinin çekildiği bir fotoğraftı. O günlere geri dönebilmek için herşeyini vermeye hazırdı.

...

O sırada Peter

    Yeni eve geçmiş dört kişi kalıyorlardı. Peter kendini yatağa attı ve tavanı izledi.

'Ne ara bu hâle geldik'

Kendi içinden geçirdi bunu. Son kez baktığı Tony'nin yüzü gözlerinin önüne geldi. Umutlu bakan gözlerinden yaşlar süzülüyordu, dudak aralıklarından 'Bana gerçekleri söyle...' kelimeleri akıyordu. Ellerinin titrediğinin farkındaydı. Peter için elinden geleni yapıcaktı. Yapıyordu da. Ama Peter onu yüz üstü bıraktı. Onu orada çaresiz bir şekilde bıraktı. O yüz hâlâ gözünün önünden gitmemişti. Ne zamandan beri aktığını bilmeyen göz yaşları yatağını ıslatıyordu.

   Tony ile ilk tanıştığı gün aklına gelince yüzünde istemsizce bir tebessüm oluştu. Ona hâlâ hayrandı. Hatırlıyordu da... onu hayal kırıklığına uğratmamak için elinden geleni yapıyordu. Yapmaya çalışıyordu. Küçük bir kahkaha attı. Atmamalıydı. Birkaç ay önce ona sarıldığı günü hatırladı. Babasına bile bu kadar yakın olmamıştı. Peter'ın sırtındaki eller Peter'ın bütün vücudunu ısıtmaya yetmişti. Bunu babasının yapması için eskiden tanrıya dua ederdi ve yapmıştı. Tony yapmıştı. Peter o ana geri dönemek istiyordu. O anı tekrar yaşamak... o tarlı uykuyu, o tatlı sıcaklığı geri hisetmek istiyordu... bir evlat olduğunu hissetmek istiyordu. O kokuyu tekrar içine çekmek istiyordu. O mutluluğa doyamamıştı. Ondan... ailesinden ayrılmaya hazır değildi.

   Tony'i tekrar görmek istiyordu. Onun sıcaklığını hissetmek, babasını tekrar görmek istiyordu. Son kez sarılsa... son kez ona bakabilse... ama Tony ondan çoktan vazgeçmiştir. Ona söylemek istediği kelimeyi ama söyleyemediği o 'baba' kelimesini ona söylemek istiyordu. Ondan özür dilemek istiyordu. Son kez... Son kez yüzüne bakmak istiyordu...

 İkiside...

     Peter gözlerini kapadı. Gözlerindeki biriken yaşlar gözünü bulandırmıştı. Gözünü iyice sıktığında yaşlar yanağından aşağıya süzülüyordu. Eskiye geri dödü... Hayır İntikamcılar zamanına değil. Onlarla tanışmadan önceki zamanına. Ruhu bedeninden ayrılmış günlere, kanının çekildiği. Kendini mafettiği. Canını sanki bir malmış gibi düşünmeden ordan oraya atladığı günlere geri dönmüştü. Kendini düşünmeden, ölüp ölmemesi önemli olmayıp başkalarının hayatını kurtarmaya çalıştığı günlere. Canının yandığı, kalbi bedeninden sökülmüş günlere... güvendiği kişilerin sırtına sayısızca bıçak sapladığı günlere. Kendine acıdığı günlere... yıprattığı zamanlara... Ölmeyi düşündüğü günlere. Her gece tanrıdan yardım istediği gecelere... uykusuz gecelere... etrafta ki kırılmış şişelere.

   Bu zamana gelmemek için her gece dua ediyordu Peter. Bunları tekrar yaşamamak için. Sanırım... işlediği günahların bedelini ödeyeceği zamana gelmişti. Hemen odanın kenarında acı çekerek ölmeyi diledi. Bunları yaşamak yerine işkenceyle ölmeye hazırdı.

İkiside...

Tony bedenini duvara yasladı. Sandalyede rahat duramamıştı. Yukarıdan sesler kesilmişti. Herkes bir tarafa dağılmış. Herkes acılarını içlerinde yaşıyordu. Tony kendini kilitlemişti. Elinde alkol şişesiyle düşünüyordu... ne günah işlemişti de buralara kadar gelmişti?... Takımı da peşinden sürüklemişti. Bir kişi... sadece bir kişi bütün herkesin kalbini sökmüştü.

     Tony kendine küfürler sayıyordu. O gün orada öylece ona bakmamalıydı. Ona içindekilerini söylemeliydi. En azından son bir itiraf 'ben seni oğlum olarak görüyorum.' demeliydi 'Sen benim için çok değerlisin.'  demeliydi ama içine attı. En çokta buna kızıyordu. Ya bunları söylediğinde kalmak isteseydi?

 Göz yaşları hâlâ aynı hizada ilerliyordu. Bu yıl en fazla ne kadar ağlayabilicekti? Evet gözleri kuruyana kadar. Peter'ı yanında istiyordu. Ona son bir kez sarılmak. Bunun için neler vermezdi ki... Gözlerini kapadı ve kendini uykunun kollarına bıraktı.

...

    Natasha olduğu odada volta atıyordu.Bir oraya bir buraya doğru ilerliyordu. Kendi hatası diye düşünüyordu. Belki daha fazla ilgilenmeliydi. Steve gözünün önündeki kadını görmiyordu. Peter aklının ucundan gitmiyordu. Çocuk çok büyük bir etki bırakmıştı üstlerine. Sonuçta aileden biriydi.

N: Bir şey yapmalıyız. Steve?... STEVE!

Steve kendine geldi ve korkuyla büyüyen gözlerle kadına baktı.

S: N-ne?

N: Birşeyler yapmalıyız.

S: Ne gibi şeyler Natasha? Çocuktan hiçbir iz yok. Sinyal yok, görüntü yok.

N: Ama... vazgeçmiyicez... değil mi?

Steve ayağa kalktı ve kadına sarıldı.

S: Vazgeçmicez. Tek gereken şey zaman.

...

Sırf bu bölüm için uzun oldu 857 kelime MaşAllah ehehehe evet ağlamaya dewamke.

Ama bence o kadar üzücü değildi de neyse...

1 Beden 2 Farklı Hayat Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin