Bölüm 18

492 32 11
                                    




YAMAÇ DAN

Kahveye gelmiştim. Bir ileri bir geri gidiyor sakinleşmeye çalışıyordum. Cengizden mesaj gelmesini bekliyordum. O anda telefonum titredi. Elime aldığımda küfrettim. Video göndermişti. İkisinin de eli ayağı bağlıydı, baygınlardı. Çevrelerinde olan şeyler çok korkunçtu. Telefonu masaya bırakıp ellerimi saçımdan geçirdim.

" Bu ne Allahsızlar bu ne" Cumali abim telefonu eline almıştı. Bir şeyler okumaya başladı.

" seni kendime benzetiyordum Yamaç. Görüyorum ki yanılmamışım. Şimdi sana dediğim asıl mevzuya gelelim. Sana iki bilmece söyleyeceğim. İki kadın da o bilmecelerde saklı. Bir saattin var. İkisini de kurtarabilir misin orasını bilmiyorum işte. Hadi sana iyi bilmece çözmeceler :D"  ellerimi sıkmış öylece karşıya bakıyordum. Abim Aliçoya seslendi.

" Aliço sana söylüyorum şimdi ilkini iyi dinle. Hemen bulmamız gerek"  abim telefondan okumaya başladı.

" O Juliet sen Romeo. Ne olacak sonunuz böyle. Piyes başlamak üzere. Sahneyi bulmak istiyorsan.  Beni yan çevir ben her şeyim. Beni ortadan kes hiçbir şeyim" Aliço ellerini kafasına koyarak kafasını salladı.

" Diğeri diğeri" abim diğerini okumaya başladı.

" Çarşısı yok pazarı yok. Geleni var döneni yok. Un değil tuz değil. Kesilince çıkan toz makbul değil. Nikahtan çıkanlar önce oraya bakar. Dirisi börek sever. Ölüsü deniz kokar"  Aliço kafasını sallarken öylece donup kalmıştım. Önce Sena sonra Efsun ve Nehir. Bunu daha fazla kaldıramazdım.

O an Cumali abim ile göz göze geldik. Barışma anımızı hatırladım. Herkesten uzak sessizce barışmıştık.

Bir süre önce Yamaç dan

Salih aramasa çukurun sorunlarından haberim dahi olmayacaktı. Depoya gelmiş birilerinin gelmesini bekliyordum. O anda. Beklemediğim biri geldi. Cumali abim ile göz göze geldik.

" Hasbinallah senin burada ne işin var bebe" burnundan soluyarak yanıma geldi.

" Bende sana bayılmıyorum. Salih haber vermese haberim olmayacak. Çukur için geldim, senin için değil " abim gülmeye başladı.

" Çukur benim lan. Yardım falan etme istemiyorum. Babamın katili-" konuşmasına izin vermedim.

" Ya sen ne sanıyorsun. Ben çok mu mutluyum sanıyorsun. Nefes alamıyorum lan ben, uyuyamıyorum. O benimde babamdı" abim üzerime yürümeye başladı.

" Lan madem babandı. Niye öldürdün" ikimiz de çok sinirliydik.

" Ben çukuru korurum. Babam bile olsa öldürürüm duydun mu. Kolay mı sanıyorsun. Onun kanı elinde olduğunu bile bile yaşamak" dibine kadar girdim.

" Ben korurum abi. Ne olursa olsun ben korurum"  arkamı dönüp gideceğim sırada bir anda kendisine çekip sarıldı. O anda ağlamaya başladım.

" Ohh be sonunda" ikimiz de ağlıyorduk. Sonunda aileme geri kavuşmuştum.

NEHİR DEN

Gözlerim aralanıyordu. Kendimi bir sandalyede oturtulmuş olarak buldum. Elim ayağım hep bağlıydı. Konuşmaya çalıştım, ağzım bantlıydı. Kulkan saçlarımızı kestikten sonra bizi bayıltıp buraya getirmiş olmalıydı. Aklıma Efsun geldi.

" Efsunnnn" Bant ne kadar izin verirse o kadar sesimi çıkartmaya çalıştım. Efsundan ses gelmiyordu. Etrafta su sesi vardı. Damla damla akıyordu bir yerden.

Kalbim yerinden çıkacak gibi hissediyordum. Her hareket edişimde canım yanıyordu. Gözlerimi etrafta gezdirmeye korkuyordum. Göreceğim manzaraya hazır değildim. Elektirik sesi geldiğinde hıçkırık koptu boğazımdan. Kendime engel olamıyordum. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştım. O an elektirik kablosunu gördüm. Öylece etrafta sallanıyordu. Yerde su vardı. Bu şekilde ölmek istemiyordum, buna hazır değildim. Yerimde kıpırdanmaya çalıştım. Haraket dahi edemiyordum. Yere çivilenmiştim. Sesimi duyurmaya çalıştım, duymayacaklarını bildiğim halde.

" İmdatttt yardım edin" sesim çıkmıyordu, beni kimse duymuyordu. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam ettim. Sürekli hareket etmeye çalışıyordum fakat edemiyordum.

" Lütfen yardım edin, kimse yok mu" başımı önüme eğdim. Burada bu şekilde ölecektim. Sadece ben de değil, Efsun da kim bilir ne haldeydi. Buradan çıkmam gerekiyordu. Burada bu şekilde ölemezdim. Bebeğime daha kavuşamamışken...

" Korkma annecim. Gerekirse ben ölürüm ama sen genede yaşa" gözlerimi kapattım. Nefes almaya çalıştım.

" Lütfen biri gelsin, lütfen" 

YAMAÇ DAN

Ne yapacaktım, nasıl olacaktı. Benim onları bir şekilde kurtarmam gerekiyordu. Aynı şeyi bir kez daha yaşamaya gücüm yoktu. Ne Nehiri ne de Efsunu kaybedemezdim. Aliço yanıma geldi.

" Sakin ol lütfen. Bulacağız onları bulacağız" gülümsemeye çalıştım. Bir elimi Aliço'nun omuzuna koydum.

" İnşallah Aliçom inşallah"  Cumali abim yanıma geldi.

" Yamaç şu pazarlı olanı bulduk"  arabanın anahtarını alıp harekete geçtim. Arkamı dönüp diğerlerine seslendim.

" Diğerini çözün. İkisine de ulaşmamız gerek" başlarıyla onayladılar. Tam arabaya bineceğim sırada seslendiler.

" Abi diğerini de bulduk" o an içimde garip bir his oluştu. Hangisine gideceğime karar veremiyordum. O an pazarlı olanı seçtim.

" Diğerine gidin. Bana da haber verin" başlarıyla onay verdiler. Yola koyuldum. İkisini de kurtaracaktım. Nehir de Efsun da sağsalim gelecekti buraya.

Su iyice bana doğru gelmeye başlamıştı. Birazdan elektiriğe deyecekti. Burada bu şekilde ölecektim. Daha çok çığlık atmaya çalıştım. Umudum vardı. Biliyordum. Beni buradan bu çukurdan kurtaracaklardı. O an elektirik sesi doldu kulağıma. Gözlerimi kapattım. Sonum gelmişti, birazdan her şey son bulacaktı.

" Lütfen yardım edinnn. İmdatttttt" son nefesimi de harcamıştım. Umudum kalmamıştı artık...

YAMAÇ DAN

Depo gibi bir yere geldiğimde kapıyı hızla çekerek içeri girdim. O an Efsunu gördüm. Eli ayağı bağlı bir şekilde tahtanın üzerine uzandırılmıştı. Tepesinde de testere vardı. Ne yapacağımı bilemedim. Şok olmuştum.

" Nehir" Efsun bu haldeyse onu hayal bile edemiyordum. Bir an önce iyi haberini almak istiyordum. Efsunun yanına hızla koşup elini ayağını çözdüm. Baygın bir şekilde yatıyordu. Bir an kendine gelir gibi oldu. O an da testereyi görünce çığlık atmaya başladı. Kendime çekip sarıldım.

" İyisin Efsun korkma. Bak ben buradayım. Seni kurtardım. Korkma güzelim. Burdayım ben" göz göze geldik. Boynuma sarıldı. Hıçkırarak ağlıyordu.

Kafasını geri çektiğinde korku dolu gözlerle bakıyordu.

" Nehir o nerede. İyi mi?" Hiçbir şey bilmiyordum Nehir hakkında.

" Abi seni arıyorlar" telefonu Celasunun elinden aldım.

" Söyleyin. Nehir iyi mi"

" Abi yenge yok. Kayıp, bulamıyoruz" telefon elimden düştü. Nehir kayıp olamazdı. Beni bırakmış olamazdı.

Selam arkadaşlar yeni bölüm geldi. İnşallah severek okursunuz. Bu arada beğeni ve yorumları lütfen eksik etmeyin. Şimdiden iyi okumalar diliyorum. Bölümü erken atmak istedi canım bu hafta🌸 Haftaya pazartesi görüşmek dileği ile.

İNSTAGRAM: sudeceltik8

NEHYAM✨ ( TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin