" Niye yaptın" dakikalardır oluşan sessizliği bozmuştum sonunda . Arık gözümün önünde yere yığılırken tek yapabildiğim şey onu izlemek olmuştu. Yere yavaş yavaş Arık'ın kanı bulaşıyordu. Kalbim hiç olmadığı kadar hızlı atıyor, durdurmaya çalışıyordum. Ne kadar başarılı olduğum belli değildi. Elimi alnıma götürüp derin bir nefes aldım. Ciğerlerime giren hava rahatlamam sebep olmuştu. Nefes almayı unutuyormuş gibi hissediyordum. Girdiğim transtan çıkınca yere eğilip Arıkın nabzını kontrol ettim. Nabzı atmıyordu. Titrememe engel olamazken kendimi geriye bıraktım. Sırtım soğuk duvara değmişti." Ölmüş" kendimi ilk kez bu kadar aciz hissediyordum. Sahi kimin yüzündendi. Arık'a karşı yeteri kadar açık olamamış mıydım. O uçakta karşıma çıkmış olmasa bunlar yaşanmayacaktı. Ellerimi saçlarıma daldırdım. Tamamen bencildim. Kendimi düşünecek kadar aptaldım. Kolumu koca bir el kavradığında Yamaçın yanıma geldiğini farkettim. Göz yaşlarım çoktan firar etmişti bile. Burnumu çekip duruyordum. Elimle Yamaçın elini kolumdan çekmesini sağladım. Kendi çabamla ayağa kalktım.
" Neden yaptın gerizekalı. Öldürmek zorunda değildin" sesimin çıktığı kadar bağırmaya çalıştım. Bir anda eliyle ağzımı kapattı.
" Kes sesini Nehir. Apartmandayız. Duyacaklar şimdi" gülmeye başlamıştım. Bunu şimdi demesi çok komikti. Silahı sıkarken apartmanda olduğumuz aklına bile gelmemişti. Duyan duymamış mıydı zaten?
" O silahı sıkarken de aklında bir apartmanda olduğumuz var mıydı Yamaç? Yoksa şu ahkam kesmelerin bir benim için mi geçerli" yüzü seyirmeye başlamıştı. Yamaçın önümden giderek merdivenleri inmeye başladı.
" Arık ne olacak" onu burada bu şekilde bırakıp gidecek miydik gerçekten de. Yamaçın bakışları gözlerimi buldu.
" Mekeye haber verdim. Birazdan gelip alacaklar"
" Ya sonra?" Kaşları havalandı. Şaşırmışa benziyordu.
" Ne sonra Nehir. Atacaklar bir yere işte" şaşkınlıktan konuşmakta zorluk çekiyordum.
" Yamaç onun bir ailesi var. Onun bir annesi var. İleride çocuğunun mezarına gitmek en büyük hakkı. Bari bunu yapma onlara " gülmeye başladı.
" Sen ne zamandır Arık'ı bu denli düşünür oldun Nehir. Yoksa son 1 ay da aranızda bir şeyler mi geçti?" O an kendime hakim olamadım. Hızla yanına gidip tokatımı yüzüne yapıştırdım. Ellerim titrerken son bir kez yüzüne baktım.
" Siktir git Yamaç" arkama bile bakmadan aşağı indim. Bana bunu demiş olamazdı. Ben bu kadar acı çekiyorken bunu haketmemiştim. Haketmiş olamazdım. Dış kapıyı görünce hızla açıp dışarı çıktım. Sert bir şekilde çarpmıştım.
Taksi arıyordum. Buradan da çekip gidecektim. Kalmaya niyetim yoktu. Bir anda kolumdan çekilmemle Yamaçın göğsüne çarptım.
" Nereye gidiyorsun" kendimi uzaklaştırdım.
" Senin olmadığın bir yere" gülmeye başladı.
" Nehir benimle geleceksin. Seni bırakmam, bırakamam" onunla gitmek istemiyordum. Ben artık Çukura dönmek istemiyordum. Çukur bataklıktı. Giren herkesi içine çekiyordu.
" Seninle gelmek istediğimi kim söyledi? Bana yaşattığın onca şeyden sonra sana evet mi diyeceğim şimdi. Ne olacak söylesene. Seninle birlikte mutlu bir hayat mı yaşayacağız" duraksadım. Gözlerimi kapatıp soluklanmaya başladım. Gözlerimi açtığımda gözlerinin içine baktım.
" Bu kadar ölünün üzerine mutlu olamayız Yamaç" arkamı dönüp bir taksiye el yaptım.
" Nehir bak ben özür dilerim. Onca dediğim ve yaptığım şey için" konuşmadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEHYAM✨ ( TAMAMLANDI)
Ficção AdolescenteDeli hastanesi onlar için ruhlarını birleştirdikleri bir kapıydı. Birbirinin tıpatıp aynısı olan bu iki ruh zamanla bir meyve verdi. Meyve kimisi için bir hatadan ibaret olsa da , kimisi için de ruhunu yeşertmek için bir şanstı. " HAMİLEYİM " Yamaç...