Ne tepki vereceğimi bilmiyordum. Tüm algılarım kapanmıştı. Tek algılayabildiğim şey Arık'ın varlığıydı. Yanımda duran boş koltuğa oturdu bir anda. Çok fazla rahat gözüküyordu." Sen" diyebildim sadece. Dilim uyuşmuş gibiydi. Olanları zor seçiyordum. Sırıtıyordu.
" Evet ben" bir anda Hakana döndüm. Ona kardeşim demişti, sarılmıştı. Kendimi gene bir oyunun içinde bulmuştum. Bu durum şaşırmama sebep olsa da ciddi anlamda canımı sıkıyordu.
Ayağa kalktım. Uçağın kalkmasına daha vardı. İnip başka uçağa binecektim.
" Beni kandırdın" çok sakin ve soğuk konuşmaya çalışıyordum. Hakan benim en yakınımdı. Ona en ufak bir açık vermem demek benim için yenilgiydi.
" Seni kandırmadım. Sen görmek istemedin" buna şaşırmıştım işte.
" Ne saçmalıyorsun sen" gülümsedi.
" Sizi o yerden Arık kurtardığı zaman onu ben ikna etmiştim. Sen bana o zamanlar bir şey anlatmadın. Ama ben tüm her şeyi biliyordum. Sonra beni aramaya başladın. Hatırla bir süre ulaşamadın. O ara Arıklaydım. Seni Yamaçın elinden kurtarma planları yapıyorduk fakat sen beni aradın. Gelip almamı istedin" her şey çok karışık haldeydi. Ben hiçbir şeye anlam veremiyordum.
" Ama sen benim eski arkadaşımsın. Tüm bunlar olurken yanımdaydın" yüzü bir an için de olsa düştü.
" Arık sana anlatmıştı aslında hatırla. Sana seni eskiden beri sevdiğini söyledi. İlk hastaneye gittiğin zamanlardan" o an aklımın uyuşmaya başladığını hissettim. Biz Hakanla hastaneden çok kısa zaman sonra tanışmıştık.
" Sen Arık için mi yani" konuşacak halim yoktu. En beklemediğim kişi tarafından vurulmuştum. Bacaklarım ağırlaşırken elimi karnıma koydum. İyi hissetmiyordum. Yavaş bir biçimde koltuğa geri oturdum. Derin derin nefes almaya başladım. Gözlerim kapatmış kendime gelmeye çalışıyordum.
" Nehir iyi misin. Hay amınakoyayım ya bizim yüzümüzden" Arık'ın sesi kulaklarımda yankılanıyordu. Bir anda belimin altından bir kol geçti. Kim olduğunu bilmesemde beni kucağına almıştı.
Uyku belki de çok tatlıydı. Bilinmezlik kadar çok can yakmıyordu...
KARACA DAN
1 Ay Sonra
Kendimi şu aralar sürekli mezarlıkta buluyordum. Bakışlarım Azerin mezarlığını ararken en sonunda o yazıyı gördüm. Azer Kurtuluş... bu ciddi anlamda canımı yakmıştı. Yavaş ve ürkek adımlarla mezarlığa geldim. Elim boş gelmiştim. Hiç bir bir eş değildim.
" Sevgilim?" Sesim sadece kendimin duyabileceği kadar kısık çıkmıştı. Belki de kimsenin duymasını istemiyordum. Dediğim şey yaptığıma hakaretmiş gibi geliyordu. Parmağımda olan yüzüğe kaydı bakışlarım bir anda. Amcam bir anda bizi Celasun ile sözlemişti. Bu durumdan da nefret ediyordum. Öncelerde duygu beslediğim adam çok uzak geliyordu. Sanki o duygular hiç varolmamış gibi. Parmağımdaki yüzüğü çıkartıp Azerin bana taktığı yüzüğü çıkardım. Sanki o günü tekrar yaşıyormuş gibi parmağıma taktım.
" Diyorsundur. Madem seviyordun niye öldürdün" gülümsedim. " Kendimi bildim bileli ben bu ailenin içindeyim. Bana bu öğretildi. Aile aşk tan önce gelir" içim buruklukla dolmuştu.
" Amcam aynı şeyi yapmadı Azer. Bana onca laf söyledikten sonra bir şey yokmuş gibi Efsunla sevgili oldu" yere çömeldim. Mezarlıktaki taşlarla oynuyordum.
" Bana sadece çok bedel ödediğini söyledi" göz yaşlarım akmaya başlamıştı. Gülümsemeye çalıştım. " Ağlamayacağım sevgilim" aklıma gene amcamın dedikleri gelmişti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEHYAM✨ ( TAMAMLANDI)
Dla nastolatkówDeli hastanesi onlar için ruhlarını birleştirdikleri bir kapıydı. Birbirinin tıpatıp aynısı olan bu iki ruh zamanla bir meyve verdi. Meyve kimisi için bir hatadan ibaret olsa da , kimisi için de ruhunu yeşertmek için bir şanstı. " HAMİLEYİM " Yamaç...