Bölüm 24

364 28 15
                                    



Aradan kaç gün kaç saat geçti bilmiyorum. Yamaç konuşmayı reddediyordu. Hala daha aynı yerdeydik. Bizi getirdiği bu ev. Cam kenarına geldim. Nefes alamıyormuş gibi hissediyordum. Yavaş bir biçimde camı açtım. Derin bir nefes aldım. Ciğerlerim yavaş yavaş havayla doluyordu. Oksijenin vermiş olduğu mutluluk ile keyfim yerine gelmişti. O sırada dikkatimi bir şey çekti. Aşağıda Efsun ile Yamaç oturmuş bir şeyler konuşuyorlardı. Ah unutmuştum kesinlikle. Bayan çok bilmiş de bizimle birlikte kalıyordu. Akşamları hanfendinin yüzünü görmek zorunda kalıyordum.

" Hayırdır. Ona izin var ama bana yok öyle mi" beni duymaları için bağırmıştım. İkisi de kafasını yukarıya doğru kaldırdı. Yamaç ile göz göze geldik. Ona karşı içimde dizginleyemediğim bir sinir vardı.

" Nehir camı kapat" gülmeye başladım. Kendime hakim olamıyordum.

" Nehir dışarı çıkma, Nehir nefes alma, Nehir camı açma. Ben senin kuklan değilim Yamaç Koçovalı. Bir şey yaptırmak istiyorsan sıkıyorsa gel kendin kapat. Kapatmayacağım" Efsunun yanındayken bana emir vermesi çok komikti.

" Nehir camı kapat dedim" sinirimi çok fazla bozmuştu. Orta parmağımı kaldırdım.

" Yamaç bey abi, çok istiyorsan gel kendin kapat" cevap vermesini beklemeden camın kenarından çekilip koltuğa oturdum. Çok geçmedi. Kısa bir süre sonra hışımla kapı açıldı. Yamaç sinirle içeri girdi. Öfkesine hakim olamıyordu. Terlemeye başlamıştı. Alnından süzülen ter yavaşça boynuna doğru akıyordu. Damarları her zamankinden daha çok belirgindi.

" Nehir senin amacın ne. Ne diye beni rezil etmeye çalışıyorsun " Rezil eden taraf da ben olmuştum sonunda. Yanına doğru yürüdüm. Yanında durup elimi havaya kaldırıp yavaş bir şekilde kalbine koydum.

" Beni seven kalbin mi söylüyor bunu. Yoksa Efsun seni büyüledi mi" sinirle elimi tutup geriye attırdı. O an karnıma ufak da olsa ağrı girdi. Yamaç cama doğru yürümüştü. Elimi duvara dayadım. Derin derin nefes alıyordum. Bazen ben bile hamile olduğumu unutuyordum. Yamaç arkasını döndüğünde göz göze geldik. Gözlerinde o an endişe duygusunu gördüm. Hızla yanıma gelip koluma girdi. Bu sefer de ben ittirdim onu.

" İttirdiğin elimi tutmaya kalkıyorsun. Çok komik değil mi Yamaç. Yoksa sadece bebeğimiz söz konusu olunca mı değerli oluyorum" Yamaçı itekleyip koltuğa oturdum. Bir elim hala daha karnımdaydı.

" Nehir şu an saçmalıyorsun. Kendine gel. Benim için çok değerli olduğunu biliyorsun" cidden her şey tam anlamıyla komik olmaya başlamıştı.

" Senin için değerliysem eğer hissettir Yamaç. Bana her türlü muammeleyi yapıyorsun. Efsunun yanında emir veriyorsun. Lafa gelince dışarı bile çıkartmıyorsun" Yamaç yanıma oturdu. Elini karnıma koydu. Okşamaya başladı.

" Nehir biliyorsun tehlikeli" gözlerimi diktim.

" Ona tehlikeli değil mi! Neden o. Neden her zaman onu bana tercih ediyorsun " göz devirdi.

" Onu sana tercih etmiyorum bunu çok iyi biliyorsun Nehir. Kendine gel o yüzden" kendine gelmesi gereken kişi ben değildim. Umursamamaya çalıştım.

" Yamaç bana ne zaman açıklama yapacaksın. Ben artık her şeyi öğrenmek istiyorum. Ailemin sizinle ne bağlantısı var söyle bana" çıldırmak üzereydim. Her şeyi öğrenmem gerekiyordu artık.  Sürekli oyalıyordu beni.

" Nehir bana zaman ver diyorum. Neden bunu bize yapıyorsun " gülmeye başladım.

" Bunu bize benim yaptığımı mı düşünüyorsun" elimle ikimizi gösterdim.

'' Zamanın iyi gelmediğinin kanlı canlı kanıtı değil miyiz? Daha birkaç gün önce evlilik hayali kuruyorken şimdiki halimize bak Yamaç'' oturduğum koltuktan kalktım, gözlerinin içine bakıyordum. '' Zamanı geldiği zaman sen her şeyi anlatacaksın belki ama işte o zaman, belki de ben olmayacağım'' donuk bir şekilde bakıyordu. Gülümsedim. '' O vaktin gelmesini beklerken her şeyinden olma'' mimikleri garip bir hal aldı. Sinirli bakıyordu. O sıra Yamaç da ayağa kalktı. Kapının önüne doğru yürüdü.

Dibine kadar girdim. Kulağına yaklaştım. '' Benden olma Yamaç'' bakışları beni bulurken gözlerimi kaçırdım. Kapıyı hızla açarak bulunduğumuz odadan ayrıldım. Çıkmadan önce son bir şey söyledim.

" Bundan sonra beni zapdetemiyeceksin Yamaç. Senin himayen altında olmayacağım" kapıyı hızla çarptım.

Tüm bunlar zor geliyordu. Bana yaşattığı onca şey, onca duyguyu artık kaldıramıyordum. Tüm hayatım boyunca bedel ödemiştim. Her seferinde de suçlu oluyordum. Damarlarımda gezen kandan bile tiksinir hale gelmiştim. Yaşıyor olmanın verdiği acı canımı çok yakıyordu.  Her seferinde geçer diyordum. Bu da geçer. Hiçbir zaman geçmedi. Her güvendiğim insan arkamdan vurdu. Yamaç belki de son umudumdu. Bana değer veriyordu. Canımı en çok yakanlardan biri o olsa da umudum vardı, umudumuz vardı. Ama o da aynısını yaptı. Kendi çıkarları uğruna hayatımın içine etti.

Tek çıkış bahçedendi. Ne kadar istemesemde Efsunun yüzünü görecektim. Hah gerçi nerede olduğumuzu bile bilmiyordum. Bahçeye geldiğim o an Efsun ile göz göze geldik. Gözlerimi kaçırıp yürümeye devam ettim.

" Ona haksızlık ediyorsun" söylediği cümle ile yerime çakıldım. Yavaşça arkamı döndüm. Sinirle gözlerinin içine bakmaya başladım.

" Sen ne biliyorsun" yanına doğru hışımla yürüdüm.

" Ha sen ne biliyorsun" parmağımı üzerine salladım. " Sen benim hayatımla ilgili ne biliyorsun da haksızlık yapıyorsun diyebilirsin" ellerimi saçlarımdan geçirdim. " Efsun sen yorum yapacak son kişisin. Bana yaptıklarından sonra cidden son kişisin" konuşmasını beklemedim. Sırtımı dönüp kapıya doğru yürümeye başladım. Bir anda kolumdan çekildim.

" Nehir saçmalamayı bırak artık. Yamaç bana anlattı. Sana da zamanı gelince anlatacaktır" bu dediği belki de son nokta olmuştu. Ellerimin titrediğini hissettim. Bana bunu yapamazdı. Gene aynı şeyleri yaşayamazdım. Buna gücüm yoktu.

" Efsun git" ağzını açacağı sırada var gücümle bağırdım.

" Efsun git dedim sana" kendisini benden uzaklaştırdı. Kolumu serbest bırakmıştı. Yavaş adımlarla tekrar arkaya dönüp kapıyı açtım. Adım atacak gücüm olmasa bile dayanacak gücüm vardı. Elimi karnıma koyup bastırdım. Oğlum bunu haketmiyordu.

Kaldırıma çıktım. Nerede olduğumu bilmiyordum. Cebimde telefonum vardı ama. Cebimden çıkarttım. Derin derin nefes alıyordum. Yere çöktüm. Hakanın numarasını tuşladım.

" Hakan lütfen gel"

" Nehir iyi misin ne oluyor" iyi değildim.

" Bilmiyorum konum atacağım. İyi değilim Hakan, lütfen hızlı ol" telefonu kapattı. Buradan gitmeye ihtiyacım vardı. Gidecektim. Ne kadar uzak olursa o kadar iyi olacaktı. Yamaçı bensiz bırakacaktım.

Selamm yeni bölüm geldi. İyi okumalar diliyorum. Lütfen yorum ve vote atmayı unutmayın.

İNSTAGRAM: Sudeceltik8
                 Thebookscupcake

NEHYAM✨ ( TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin