Hayatım boyunca yanımda olmasını istediğim kim varsa ölmüştü. Her ölüm de bende ayrı bir yara açmıştı. Bir insanın yaşarken öldüğünü hissetmek nasıl bir duygu peki? Gene canımız acır mı, gene yatağa kapanıp saatlerce ağlar mıyız? Ben bunların hiçbirini yaşamamıştım. Sakince yol boyu yürüyüp Akıl ve Ruh sağlığı hastanesine gelmiştim. Delirmek en çok ihtiyacım olan şeydi. Hiçkimseye hesap vermemek özgürce yaşamak...Soğuk havayı içime çektim. Saatin kaç olduğunu bilmiyordum. Tek bildiğim saatlerdir sahilde olduğumdu. Banka oturmuş denizi izliyordum. Hava kararmıştı. Arada bir rüzgar esiyor saçımı başımı dağıtıyor daha sonra da esintiyle birlikte gelen deniz kokusunu içime çekiyordum. Taşın üzerine konan martı dikkatimi çekti. Sanki gözlerini dikmiş bana bakıyor gibiydi. Çok olmadı, bir anda yanıma uçup bankın diğer ucunda olan kırıntıyı yedi ve ne zaman uçtuğunu bile anlamadan gözden kayboldu. O an gülmeden edemedim. Martı kesinlikle benden daha özgürdü. İstediğini alıp gözden kaybolmuştu. Telefonum bir kez daha titrerken arayan kişinin direkt yüzüne kapattım. Yamaç yanımdan ayrıldığından beri sürekli telefonum çalıyordu. Arayan kişi ya Celasun ya Meke ya da Salih oluyordu. Kendisi arayamayacak kadar cesaretsizdi. Arıyan kişiye baktığımda bu sefer Arığın ismini gördüm. Şaşırsam da hemen geri aradım. Telefonu saniyeler içinde açtı.
" Bir şey mi oldu" hafif bir gülme sesi geldi.
" Etraf çok soğuk üşümüyor musun" ses sanki buradan geliyor gibiydi. Çok yakından geliyordu, sanki yanımdaydı. Bir anda arkamı döndüm. Arık bana güler yüzle bakıyordu. Elinde hırka gibi bir şey vardı. Yanıma yaklaşıp üzerime örttü. Daha sonra da banka yanıma oturdu.
" Senin burada ne işin var. Beni nasıl buldun" kollarını birleştirmiş denizi izliyordu.
" Biliyor musun deniz huzur demektir. Bende ne zaman mutsuz veya stresli olsam buraya gelirim" kaşlarımı çatmış bir şekilde bakıyordum.
" Arık sana bir soru sordum. Beni nasıl buldun" ellerini havaya kaldırdı.
" Tamam kaptan beni yakaladın. Kızma yok ama" gözlerimi kıstım iyice.
" Dökül" başını önüne eğdi.
" Peşine adam takmıştım. Onlar söyledi, Yamaçın yanından ayrıldığını seni yalnız başına bıraktığını" hafif öksürdüm.
" Neden bana ailemin katilini getirmiyorsun. Onu bulduysan eğer yanıma getirecek kadar da gücün vardır. Onu bulmam için illa Yamaçın yanında mı olmam gerekiyor. Sırf intikam almak için evlenmeyi göze aldım ben onunla" Arık bir anda havaya kalktı. Çok fazla sinirli bakıyordu.
" Sen evlenmek mi dedin. Nehir bana böyle bir saçmalığa kalkışmadığını söyle" bu tepkiyi neden verdiğini anlamıyordum. Üzerimdeki hırkayı banka koyup bende ayağa kalktım.
" Evlendik bile Arık. Neden bu tepkiyi verdin anlamıyorum" aşırı sinirli gözüküyordu.
" Nehir sen salak mısın. Nasıl böyle bir şeye kalkışırsın" cebimden ucu sivri olan kesici aleti çıkarıp Arığın boynuna dayadım.
" Ağır ol. İki adam sanıp yüz verdik diye havalanma hemen. Benden de uzak dur" yoldan geçen bir taksiyi durdurmak için elimi kaldıracağım sırada bileğimden tutup kendisine çekti. Göğsüne çarparken çenemi tutup havaya kaldırdı. O an kalbim çok hızlı atmaya başladı.
" Ben neyin ne olduğunu gayet de iyi biliyorum Nehir. Bence artık sende öğrenmelisin" çenemi iyice yüzüne yaklaştırdı.
" Seni en başından beri istiyorum Nehir, hemde çok. Yamaç seni gram haketmiyor. Bunu sende çok iyi biliyorsun. Senin kalbin bana ait olmalı. Ona değil" dudaklarını dudaklarıma değdirdi. Boşta kalan eli ile kafamın arkasına bastırıyordu. Beni kendisine hapsetmiş vaziyetteydi. Ondan ayrılmak için direnmek zorunda kaldım. Kendimi ondan uzaklaştırır uzaklaştırmaz tokat attım.
![](https://img.wattpad.com/cover/216889628-288-k557072.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEHYAM✨ ( TAMAMLANDI)
Novela JuvenilDeli hastanesi onlar için ruhlarını birleştirdikleri bir kapıydı. Birbirinin tıpatıp aynısı olan bu iki ruh zamanla bir meyve verdi. Meyve kimisi için bir hatadan ibaret olsa da , kimisi için de ruhunu yeşertmek için bir şanstı. " HAMİLEYİM " Yamaç...