Bakışlarımızı bir birimize sabitlemiş öylece donup kalmıştık. Ne düşüneceğimi, ne düşünmem gerektiğini bilmiyordum. Yamaça sırf Arık'ı öldürdü diye kızarken şimdi yaşadığına sevinemiyordum. Hayat ciddi anlamda garipti." Abla yenileyeyim mi" yanımıza gelen garson kendimize gelmemizi sağlamıştı. Başımı iki yana salladım. Çay içecek halim yoktu.
" Bize hesabı getirir misin" Yamaç beni susturduktan sonra masa numarasına baktı.
" Kasada öderiz hadi kalkalım" başımla onaylarken Yamaç ayağa kalktı. Yamaç ayaklanırken bende peşinden ayaklandım. Kasada parayı ödemiş arabaya binmiştik. Yamaç gergin bir şekilde öylece direksiyonu tutuyordu, arabayı çalıştırmamıştı.
" Bu imkansız. Onun öldüğünü gördüm, gözümün önünde yığıldı yere" kafamı iki yana sallıyordum.
" Tahmin edemediğimiz şeyler dönüyor ve bu hoşuna gitmiyor" ellerini tuttum. Rahatlaması gerekiyordu.
" Sakin ol Yamaç. Senin şu an sinirli olman bize destek değil köstek oluyor. Durup bir düşünelim. Gözlerimin önünde öldü bu adam. Bize oyun oynuyor olabilirler mi?" Kafasını salladı.
" Bilmiyorum Nehir. Bu güne kadar bir sürü oyun ile karşılaştım ama bu çok garip, anlam veremediğim bir şekilde karmaşık. Ne diyeceğimi ne yapmam gerektiğini bilmiyorum" haklıydı, tüm bu olanlara anlam vermek zordu. Ses çıkarmayıp bir süre düşündü. Daha sonra direksiyona yumruk atmaya başladı.
" Yamaç ne yapıyorsun sakin ol" onu durdurmaya çalışırken bileğimden sıkıca tutup ateş saçan gözleriyle bakmaya başladı.
" Sakın Nehir. Sakın bir daha ben sinirliyken bana dokunma, canını yakmak istemiyorum" yüzüm ekşirken bileğimi geri bıraktı. Karnımda hareketlilik hissediyordum. Umut tekme attığında istemsiz olarak ağzımdan ah sesi çıktı. Yamaç bana döndüğünde elimin karnımda olduğunu gördü.
" İyi misin?" Kafamı acı dolu salladım.
" Sanırım bana kızdığın için tepki gösterdi. Yedinci ayda olduğum için tekmeleri çok daha can yakıyor" gülümseyip elini karnıma koydu. O sırada Umut bir tekme daha attı.
" Beni bir tek sen sakinleştirebilirsin babacım" gülümsemesi içimi ısıtıyordu. Sahi bu yeterli miydi mutlu olmamız için.
" Yamaç gidelim buradan" bir anda yüzü garip bir hal aldı. Dediğim şeyi idrak etmeye çalışıyor gibiydi.
" Anlamadım" ofladım.
" Anladığını biliyorum. Madem bu kadar olacaklardan korkuyorsun neden hala burada duruyoruz. Onlar başlarının çarelerine bakabilirler " bir an Karaca'nın düşeceği durumu düşündüm, yaşadıklarını düşündüm, yaşayacaklarını düşündüm. Kendimi nankör hissediyordum.
" Sadece Karaca. Onun için geri dönmeye hazırım. Onu da alıp buradan gidelim. Herkesten her şeyden uzak bir hayat yaşayalım" bakışları buğulandı. Bu bakışı biliyordum. Gene itiraz edecekti.
" Peki ya diğerleri? Onların ne suçu var bu yaşananlarda" başımı iki yana salladım. Onların bir suçu günahı yoktu.
" Onların bir suçu yok fakat bir karar vermen gerekiyor. Biz mi yoksa onlar mı?" Karnıma giren ani sancı sonucunda istemsiz olarak iki büklüm oldum. Canım çok yanıyordu. Umut kendini gene belli etmişti. Yamaç bir şeyler söylüyordu fakat onu duyamıyordum. Belki de acım bazı şeyleri bastırıyordu.
Bacak aramda hissettiğim ıslaklık ile gözlerim aşağıya kaydı. Gelen kan korkunç duruyordu.
" Şimdi değil annecim olmaz" ağlama krizine girecekken Yamaçın koluna yapıştım. Bana şaşkın şaşkın bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEHYAM✨ ( TAMAMLANDI)
Ficção AdolescenteDeli hastanesi onlar için ruhlarını birleştirdikleri bir kapıydı. Birbirinin tıpatıp aynısı olan bu iki ruh zamanla bir meyve verdi. Meyve kimisi için bir hatadan ibaret olsa da , kimisi için de ruhunu yeşertmek için bir şanstı. " HAMİLEYİM " Yamaç...