otuz

4.4K 301 52
                                    

Bölüm şarkısı: Imagine Dragons - Radioactive

İyi okumalar.

15 Aralık 2017, saat 09:45, Fatih/İstanbul

"Senden bir şey rica edebilir miyim?" diyerek Ceren'in yanına oturdu Ezâ. Sorması gereken birkaç soru vardı. Aslında Yavuz'a sormayı planlıyordu fakat cesaret edemiyordu. Bu nedenle onun hakkında en çok bilgiye sahip olan insana sormak istemişti. Ceren, okuldaki çoğu kişi hakkında birçok bilgiye sahipti. İşi gücü yoktu, okuldakileri stalklayıp duruyordu gün boyunca.

Ceren gülümsedi ve, "Tabii ki. Biz arkadaşız. Ne rica edecektin?" diye sordu. Ezâ gülümsedi. Ceren gibi bir arkadaşa sahip olduğu için mutluydu.

"Yavuz hakkında bildiğin ne varsa anlatabilir misin?" Ceren imâyla Ezâ'ya baktı. Ezâ omuz silkti ve ilgisiz görünmeye çalışarak, "Ne? Merak ediyorum," dedi. Ceren, "Hadi, hadi. Bilirim o merak etmeleri. Ne bilmek istiyorsun?" dedi gülerek. Ezâ, "Bütün her şeyi," dediğinde Ceren başını salladı ve bildiği bütün her şeyi anlatmaya başladı.

"En başından başlayayım o zaman. 26 Aralık 1999, Rize, Ardeşen doğumlu Laz bir odun. Annesi Ezâ Doğan'da Rize, Ardeşenli. Anne tarafı da baba tarafı da Laz. Has Laz senin anlayacağın. Oğlak burcu, yükseleni akrep. Sayısalcı ve en yüksek not aldığı ders Fizik. Çayı şekersiz ve full dem içer. Kahveyi acı ve şekersiz içer. Babası mirasının %80'ini Yavuz'a bıraktığını basına duyurmuştu bundan birkaç gün önce. Bu mirasın içinde yalılar, holdingler, inşaat sektörleri ve daha niceleri var. Biz de bazen sorguluyoruz, bunlar bu paraları nereden buluyorlar diye. Fakat cevabı oldukça belli. Bütün kardeşler mallarını biriktiriyor. Gelişmekte olan şirketlerin hisselerine ortak oluyorlar. Bu şekilde paraya para demiyorlar. Gereğinden fazla, pis bir zenginlikleri var."

İğrenir gibi yaptı Ceren. Yıldıray Silahtaroğlu'ndan nefret ediyordu. Haberlerde yüzünü görünce kusası geliyor, hemen televizyonu kapatıyordu. En gıcık kaptığı adamlardan birisiydi. "Hayatını anlat lütfen. Bunları az çok biliyorum," dedi Ezâ. Ceren, güzel bir kahkaha patlattı. "Onların hayatlarını bilmeyen mi var? Sağır sultan bile biliyor kız!" Gülümsedi Ezâ. Bilmiyordu, ama merak ediyordu.

"Annesi Yavuz'u doğururken vefat etmiş, genç ve güzel bir kadın. Yıldıray Silahtaroğlu dört oğluna da değer verirken, Yavuz'dan nefret ediyor fakat mirasının %80'ini, hatta liderlik tahtını Yavuz'a bırakıyor. En önemlisi de şu. Yıldıray Silahtaroğlu'na 44 yaşındayken şizofreni tanısı kondu. Tedavi olmadı. Yavuz, ona çok benziyor fark ettin değil mi? Hem tip, hem huy olarak?" Başını salladı Ezâ. Henüz birkaç aydır tanımasına rağmen iki anlamda da babasına çok benzetmişti.

"Genlerden dolayı Yavuz'unda şizofreni olabileceğini düşünüyorum ben," dedi Ceren. Haklı olabilir miydi? "Çünkü Yavuz'a bir bak, Ezâ. Acımasız, kindar, duygusuz ve sert. Bakışlarında hiçbir ifade yok, görmüyor musun? Hiçbir duygu barındırmayan bakışlara sahip. Birini hastanelik edene kadar dövdüğüne şahit olduk tüm okulda. Babasının ona bir yara izi bırakmasına şaşırmamalı," Bu konuda hak vermedi Ezâ Ceren'e. Yavuz, duyguları çok yoğun olan, ama dışa belli etmeyen bir insandı Ezâ'ya göre. Babasının okulu bastığı o günü hatırladı. Ezâ, Yavuz'u bahçede görmüştü.

16 Kasım 2017, saat 12:24, Fatih/İstanbul

"Yaşasın, çay," diye söylenerek okulun arka bahçesine doğru ilerledi Ezâ. Çay içmeyi çok severdi. Annesinden gelen bir alışkanlıktı. Annesi Zeynep'te çay içmeyi çok sever, her sabah bir bardak çay içmezse başı ağrırdı.

ölüler içinde hayat.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin