on altı

5.4K 398 352
                                    

Bölüm şarkısı: Manuş Baba - Bu Havada Gidilmez

İyi okumalar.

Ezâ Zarif

Ezâ: nasılsın, en içten gülüşlerimin sebebi? (İletilmedi.)

Ezâ: mesajlarım niye gitmiyor? (İletilmedi.)

Ezâ: profil fotoğrafın yok?

Ezâ: yok artık.

Ezâ: engelledin mi beni?

Ezâ: kalbim kırık Yavuz.

Ezâ: bu öyle büyük bir kırık ki, deli gibi âşık olduğum seni affedebileceğimi hiç sanmıyorum.

Ezâ: ne olurdu ki beni sevsen?

Ezâ: sarıldığımda sarılsan?

Ezâ: ölmezdin ki.

Ezâ: karşılık beklemiyorum diyorum ama çok zor Yavuz.

Ezâ: içten içe beni sevmeni istiyorum.

Ezâ: bencillik bu farkındayım. ama engel olamıyorum.

Ezâ: çok seviyorum seni.

Ezâ: ama bir o kadar da kırgınım Yavuz.

Ezâ: iğneleyici sözlerine katlanmak o kadar zor ki.

Ezâ: karşında kendimi bazen çok mutlu, bazen çok ezik hissediyorum.

Ezâ: dengesizsin ve bu dengesizliğin beni de çok kötü etkiliyor.

Ezâ: özür dilerim seni sevdiğim için.

Ezâ: özür dilerim yaralarına ilaç olamadığım için.

Ezâ: özür dilerim.

Ezâ: dayanamıyorum.

Ezâ: yanına geleceğim.

Ezâ: sensizliğe bir dakika bile dayanamıyorum.

Ezâ: özür dilerim Yavuz.

Ezâ: sensiz bir hiç olduğum için.

Üstümdekiler zaten düzgün olduğu için, direkt mont aldım ve giyindikten sonra botlarımı giyip evden hızlıca çıktım. Evlerimiz pek uzak değildi. Bu yüzden çabucak evlerinin önündeki sahile varmıştım. Üsküdar'a gittiğimiz günden beri yaklaşık iki aydır görüşmüyorduk ve ben deli gibi özlemiştim. Ne zaman beni görse yolunu değişiyordu. Mesajlarıma itinayla görüldü atıyordu, aradığımda bakmıyordu. En sonunda da engel atmıştı.

Evlerinin önüne gelince cebimden telefonu çıkardım ve SMS'i kullanıp Yavuz'a mesaj yazdım. Saat gece 11'di ve o, bu saatte asla yatmazdı. Mesajı göreceğini biliyordum.

Ezâ: sahile iner misin?

Beklemeye başladım. Beş dakika içinde apartmanın giriş katındaki ışığı aydınlanmıştı. Saniyeler sonra apartmanın kapısı hızla açıldı ve uzun boyuyla Yavuz göründü. Kollarımı bağladım ve sabırsızca beklemeye başladım.

Yanıma gelince kolumdan sıkıca tuttu ve, "Derdin ne bu saatte kapıma dayanıyorsun?" diye sordu. Agresif gözüküyordu. Hep agresifti. "Özür dilemeye geldim."

Sesim bitkin ve hasta çıkmıştı. Ki zaten hastaydım. Kaşları çatıldı. Kafası karışmış gözüküyordu. "Ne saçmalıyorsun," Kolumu elinden kurtardım ve, "Bir şey saçmalamıyorum," dedim. Ardından sözlerime devam ettim. "Özür dilemeye geldim dediğim gibi. Seni sevdiğim için özür dilerim. Değer verdiğim için özür dilerim. Sensiz yapamadığım için özür dilerim. Anaç davrandığım için özür dilerim. Artık benden kurtulacaksın. Engel de atmışsın zaten, numaramı silersin ve benden tamamen kurtulursun. Hayatında hiç olmamışım gibi davranırsın ve mutlu olursun. Ne de olsa ben senin hayatında hiçkimseyim değil mi Yavuz?"

Gözlerim yine dolmaya başlamıştı. Kırılmıştım. Hem de çok fazla.

Bir şey demeden gözlerime bakmaya devam ediyordu. "Benim tek suçum seni sevmekti. İçten içe beni sevmeni istesem de bunu sana asla belli etmedim. Tek istediğim, artık mutlu olmandı Yavuz," Bir şey diyecekti ki, lafını böldüm. "Sana kırgınım. Hatta çok fazla. Ama bir şey desen affederim biliyor musun? O kadar saf seviyorum seni. Affetmem, senin sadece bir lafına bakıyor. Ama sen beni sevmiyorsun. Sevmeyi bırak, benden haz etmiyorsun bile. Kendine iyi bak Yavuz. Hayatından tamamen çıkıyorum."

Arkamı dönüp ilerleyecektim ki, Yavuz elimi tuttu ve beni hızla kendine çevirdi. Ben, kalp krizi geçirmek üzereyken bir adım attı bana doğru. Ardından bir adım daha attı. Göz göze, burun burunaydık. Kalbim yerinden çıkmak üzereydi. Daha önce hiç bu kadar yakın olmamıştık.

"Gitme," diye mırıldandı kendisine tekrar âşık edecek bir ses tonuyla. Alnını alnıma yasladı. "Beni bırakıp gitme bir yere," dedi aynı ses tonuyla. Manuş Baba'nın şarkısından alıntı yapmıştı. Kalbim duracak derecede hızlı atıyordu. Ne tek bir söz söyleyebiliyordum ne de hareket edebiliyordum. Olduğum yere çivilenmiştim ve Yavuz'u dinliyordum.

"Seni hatırlıyorum. Hatırlamaktan ziyade, sana olan hislerimi hatırlıyorum, Ezâ. Seni seviyordum. Değer veriyordum. Koruyordum, kolluyordum. Kıskanıyordum hem de deliler gibi."

"Peki ya şimdi?" diye sordum kısıkça. Geçmişteki hisleri değil şu an ki hisleri önemliydi benim için. "Şimdi..." diye mırıldandı ve, "Bilmem," diyerek kollarını belime sardı. Ardından başını omzuma koydu ve bana sıkıca sarıldı. Gözyaşlarım akarken ben de ona sarıldım. Yine kafamı karıştırmayı, kendini affettirmeyi başarmıştı.

"Seni affetmek istemiyorum ama işin sonunda kendimi hep affetmiş buluyorum. Nasıl yapıyorsun bunu?"

"Bilmem," dedi tekrar, uykulu bir sesle. Belli ki uykusu vardı. Ayrıldım ve yüzüne baktım. Göz rengi koyulaşmıştı ve baygın bakıyordu. "Geç eve yat hadi. Ben de döneyim," diyerek el salladım ve arkamı döndüm. Tam adım atacaktım ki, Yavuz elimi eline kenetledi ve yürümeye başladı. "Bir kızı gece saat 12'de tek başına bırakacağımı düşünmüyorsun herhalde değil mi?" dedi ilerlerken. Bana kalp krizi geçirtecek hareketlerde bulunuyordu. Ardından yüzüme baktı ve yorgun bakan gözlerine rağmen gülümsedi. Baş parmağıyla elimi okşamaya devam ederken, cümlesini tamamlamıştı.

"Özellikle o kız, benim güzelimse."

Yavuz sen çok fenasıııııınnnn :DMXLDMCÖDÖGĞRŞEĞQLWPLQPELQPEKQ

ölüler içinde hayat.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin