Bölüm şarkısı: Sezen Aksu - Yetinmeyi Bilir Misin?
İyi okumalar.
•
Yavuz Silahtaroğlu
"Oğlum özlemişim lan," dedi Güney kollarını iki yana açarak. Rize'den dönmüştük ve şu an İstanbul'daydık. Güney beni aramış, bizim tayfayı topladığını, buluşmak istediğini söylemişti. Kafam dağılır diyerek gelmiştim ben de.
"Ben de özlemişim güzel kardeşim," dedim ve sarıldıktan sonra banka oturup bizimkilere döndüm. Aralarında sohbet ediyorlardı. Tam sohbete dahil olacakken, yanımıza endişeyle, sarışın, kısa boylu, yaşıtımız gözüken bir kız geldi. Gözlerimi kıza çevirdim. Endişeli gözüküyordu, gözleri dolmuştu ve elleri titriyordu. Kaşlarımı çattım. "Söyle," dedim kıza doğru.
"Tanımadığım birisi beni takip ediyor ve çok korkuyorum. Yanımda da hiçkimsem yok. Yanınıza oturabilir miyim? Söz hiç sesimi çıkarmam. Lütfen, korkuyorum. Tekin birisine benzemiyor."
Kaşlarım gevşerken, "Geç," dedim ve ayağa kalkıp ona yerimi verdim. Böyle konularda fazla hassastım. Bizimkiler, "Sikeceksin böylelerini," diye mırıldandırken kız, "Geliyor, şu çocuk," dedi ve bize doğru yaklaşan birisini gösterdi. Aşağı yukarı bizim yaşlarımızdaydı.
"Gelsene bir," diyerek hızla kızın kolundan tutmaya çalışmıştı ki, kolunu sıkıca tuttum ve erişmesini engelledim. "Noluyor kardeşim ya?" diye söylenirken, "Temasta bulunma," diye uyardım katı bir sesle. Etraftaki birkaç göz bize çevrilmişti. Kız, "Konuşmak istemiyorum," dediğinde çocuğa döndüm ve, "İstemiyor, siktir git şimdi," dedim. Çocuk, "Yakalarsam fena olur ama," dedi kıza karşı. Tepem attı haliyle.
Yavaş yavaş üzerine yürürken, "Sen benim soyadımı biliyor musun?" diye sordum. Başını iki yana salladı. Sinirle güldüm ve, "Silahtaroğlu," derken kolundan sıkıca tutup geriye savurdum. Bizimkiler ayaklanıp, "Gitmezsen döver," derken çocuğun ensesinden tuttum ve, "Bak oğlum, şansını sikeyim ki ekstra sinirliyim şu an. Benim tepemin tasını attırmadan siktir ol git önümden. Yemin ederim kimse alamaz seni elimden," diyerek tekrar geri savurdum. İyice sinirlenmeye başlamıştım. Elimden bir kaza çıkacaktı. Böyleleri yüzünden ülkenin anası sikilmişti.
"Siktir git!" diye bağırırken amcalar ve bizimkiler beni ayırmaya çalışıyordu. Güney, "Delirdi yine," diye mırıldanırken Anıl, "Zaten deliydi," demişti. Çocuk hızla ayağa kalkıp kaçarken, arkamı döndüm ve kıza doğru, "Nereye gidecektin?" diye sordum. Korkuyu gözlerinde görebiliyordum. "Üsküdar," dedi sessizce. Başımı salladım ve bizimkilere dönüp, "Nereye gidecekse oraya kadar eşlik edeceğim, siz devam edin," dedim. Başlarını salladıklarında kıza döndüm. Zorla gülümsedi ve, "Gerek yok," dedi. Derin bir nefes verdim ve otobüs durağına doğru ilerlemeye başladım. Peşimden geleceğini biliyordum.
•
"Teşekkürler," dedi yanımdaki kız bana doğru. Otobüsteydik ve tahmin ettiğim gibi peşimden gelmişti. Gideceği yere kadar eşlik edecektim. Sert, kaba bir insandım fakat söz konusu kadınların can ve namus güvenliği olunca korumacıydım. Karşımdaki kız ne halde olursa olsun yardım ederdim.
"Ehemmiyeti yok," dedikten sonra önüme döndüm ve kapalı olan telefonumu açtım. Ezâ'dan birçok arama gelmişti. WhatsApp'a girdiğimde ise son görülmesinin üç saat önce olduğunu gördüm. Aramaya çalıştığımdaysa telefonu kapalıydı. Endişelenmeye başlasam da belli etmedim. Üsküdar'a yaklaşmıştık.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ölüler içinde hayat.
Contogözlerin olmadan içim hep donuk. kuşkusuz sevgilim, sen ölüler içinde hayatsın. - texting, tamamlandı. • yazdığım ilk kurgu ve kitap olduğu için, cringe, sinir krizi geçirmelik, -ki ben okudukça geçiriyorum- soğutan yerler olabilir. bunu dikkate al...