on

6.7K 382 96
                                    

Bölüm şarkısı: Tuğkan - Kusura Bakma

İyi okumalar.

"Yavuz, kalk hadi da. Halamlara gidiyoruz. Bu ne ağır uykun var senin ya? Top atsak uyanmazsın amına koyayım. Oğlum, uyansana!"

Yalçın abimin beni dürtmesine tahammülüm kalmadı ve uyuşuk uyuşuk yataktan doğruldum. Babam dün akşam halamlara gitme kararı almıştı ve bizi de yanında sürüklüyordu. Bir anda kararlar alıp sonrasında pişman olan adamlardandı.

"Babamın lafına güvenerek ekmek bile almam, bunlar kalkmış Almanya'ya gidiyor," Abim güldü ve beni dürtmeyi bıraktı. "Selin, geç amcanın yanına," dedi ve içeri geçti. Yataktan kalktım ve masum masum bana bakan Selin'i kucağıma aldım. Selin'i kucağıma aldığım gibi Anastasia ağlamaya, "Amca! Amca!" diyerek paçalarımı çekmeye başlamıştı.

"Uslu dur amcası," Çocuk sesi kaldıramayacağım için, onu da kucağıma aldım ve salona geçtim. Yengem bana bakıp, sırıtarak, "Çoluk çocuğa karışmışsın bakıyorum," demişti. İfadesizce baktım. Benimle uğraşmayı kocası da o da hobi edinmişti. "İki-üç gündür soru soracağım, çekiniyorum. Ama bana ne, yine de soracağım. Hazal'ın düğününde yanındaki kız kimdi?" Anastasia'yı yere bıraktım ve Selin'i de yere bırakıp yanlarına otururken yengeme döndüm. "Hiçkimse."

"O yüzden mi omzunda uyurken çarpılmışa döndün? Hiçbir şey öğretemedim ben sana. Kızlara nazik davran diyorum, sen omzunda uyuyan kızın kafasını itip uyandırıyorsun. Odununda odunusun. Dört tane abin var. Hepsi beyaz atlı prens, sen siyah atlı avcısın resmen. Git Yalın abinden bir-.." Elimi kaldırmamla lafı yarıda kesilmişti. "Nasihatlerini dinleyecek kafam yok, yenge. Sen git bunları, Yalın abime anlat. Yıldönümünüz yaklaşıyor."

"Kız çok güzeldi ama," Dümdüz baktığımda, "Yarma," diye söylenip ayağa kalktı ve Anastasia'yı alıp içeri geçti. Selin'e baktım. Kız çocuklarını severdim. Ezâ doğru biliyordu. Selin'de bana baktı ve gülümsedi. "Amca, bana yeni Barbie alırsın değil mi? Öncekini kuzenim aldı. Ben çok üzüldüm," dedi yamuk yamuk. Gülümsedim ve başımı salladım. Boynuma sarıldı ve ayaklarını belime doladı. Ben de ona sarıldım. Geri çekildiğinde oyuncaklarıyla oynamaya devam etmişti. Ayağa kalktım ve odama geçtim. Abimler odama doluşmuştu. Parfümlerimi dızlıyorlardı.

"Her fıs elli lira. Ona göre sıkın," Yasin bana döndü ve, "On ile elliyi çarpsana," dedi. On fıs sıktığını anladığımda ifadesizce yüzüne baktım. Odayı parfüm kokusu sarmıştı zaten. "Ulan kaç kez diyorum sana, ağır parfümleri elli kez sıkma bayıyor diye. İnatla gel beni döv diyorsun. Dövünce de ben kötü oluyorum. Ver lan şu parfümü," Elimi uzattığımda son bir fıs boynuna sıkmıştı. Tam üstüne yürüyecektim ki güldü ve aradan sıyrılıp kaçtı. "Piç," diye söylendim ve parfümün kapağını kapatıp yerine koydum. Ardından Yalın abime döndüm. "Ben gelmiyorum."

Bana döndü. "Gelmeyeceğini bildiğimizden bilet almadık sana. Senin yerine Yağız'a aldık," İsmini duyunca kaşlarımı çattım. "Sevmiyorum o çocuğu. Gevşek birisi," Abim tişörtünü çıkarırken bana baktı. "Sevsen de sevmesen de o senin kardeşin. Kabullenmek zorundasın. Hem ben seviyorum. Sana nazaran gayet iyi bir çocuk. Nazik ve kibar."

"Bana nazaran gayet iyi..." diye mırıldandım sırıtarak. Elimdeki tişörtü sertçe yatağıma fırlattım ve abime döndüm. Yüzüme bakıyordu. Her ne kadar suratına yumruk atasım gelse de bu isteğimi kenara koydum. Laflarımla dövecektim. Yeri geldiğinde de yumruklarımla.

ölüler içinde hayat.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin