otuz üç - son

4.9K 282 125
                                    

Bölüm şarkısı: Ali Kınık - Bildiğin Gibi Değil

İyi okumalar.

Yazarın Anlatımından (Günümüz)

Bitkin bir şekilde eve ilerledi Yavuz. Bir hafta önce Ezâ'yı kaybetmişlerdi. Bugünde toprağa vermişlerdi. Cenazeden geliyordu Yavuz. Bitkin, ölmek isteyen bir şekilde geldi eve. Kimse yoktu, boştu ev. Odasına ilerledi ve yatağına oturdu. Oturur oturmaz gözlerinden yaşlar boşaldı ve bağırarak ağlamaya başladı. Gür sesinden dolayı ev titriyor, yandaki komşu dahil herkes sesini duyuyordu. Canı yanıyordu Yavuz'un. Bir Ezâ'yı daha kaybetmenin acısıyla yanıp tutuşuyordu. "Ezâ!" diye haykırıyordu. Gözünün önünden gitmiyordu bir türlü o kanlar içindeki hâli. Kendinden nefret ediyordu. Ölmek istiyordu.

Bağırarak ağlarken Ezâ'nın son sözleri geldi aklına. "Kitap..." diye mırıldandı ve hızla kitaplığına koşup Tutunamayanlar'ı aldı. Kitabı açar açmaz kucağına bir kağıt parçası düştü. Eli titreye titreye aldı mektubu. Açtı, ve okumaya başladı. Bir... veda mektubuydu.

Selam Yavuz.

Söze nasıl başlanır bilmiyorum. Beni bilirsin, asla konuşma başlatamam.

Hissediyorum Yavuz. Ölüm, yakında beni bulacaktı ve ben son günlerde bunu sıkça hissediyorum. Beni, senden ayıracaklardı. Bunu hissediyordum. Benim hissettiklerim bir bir çıkar ve her şeyi hissetmek, hiç iyi bir şey değil.

Senin uğruna öleceğim, bunu da biliyorum. Bu nedenle sana birkaç sözüm var.

İntihar düşüncelerine kapılma demiyorum. Sen gayet aklı başında bir insansın. Böyle bir düşünce aklının ucundan bile geçmez biliyorum. Kalbini kimseye kapatma, yas tutma, ben yokken olabildiğince mutlu olmaya çalış, abilerinle iyi geçin, mutlu ol, eğlen, hayatın tadını çıkar. Kendinden nefret etme Yavuz. Kendini sev. Sen kendini sevmezsen eğer kimse seni sevmez. Kendine, sadece kendin yetersin. Kimseye ihtiyacın olmasın bu hayatta. Mutlu olmak için bana ihtiyacın olmasın mesela. Ya da bir insan hayatından göç etti diye üzülme sakın. En sevdiğin kitap bitti diye üzül mesela. Ben, sana doyamayacağımı biliyordum Yavuz. Öleceğimi biliyordum. Buna hazırlıklıydım.

Vicdan azabı çekme Yavuz.

Çekeceksin sen, biliyorum seni. Ama çekme olur mu? Yas tutma lütfen. Senden isteyeceğim tek şey bu.

Seni çok seviyorum, haddinden fazla, delice. Her hareketini ayrı seviyorum. Senin kusur sandığın her zerrene aşığım ben Yavuz'um.

Sakın 'keşke' deme. İntikam almaya çalışma.

Sevgilerle...
Ezâ Zarif
26 Aralık 2020

Yavuz gözyaşlarını sildi. "Keşke ben ölseydim," dedi katı bir şekilde. "Özür dilerim Ezâ. Sözünü tutamayacağım," diye mırıldandı ve kitaplığında bulunan Ezâ'nın fotoğrafını alıp balkona çıktı. Anıları geldi aklına Ezâ ile olan. Dudakları birbirine değmişti lisedeyken. Gülümsedi, ardından kendine kızdı ve suratını asıp sandalyeye oturdu. Hâlâ olayın şokundaydı. Kendinde değildi. Ruh hali sürekli değişkenlik gösteriyordu.

Yavuz, Ezâ'yı düşünürken yandan bir adam sesi geldi. "Hayrola genç adam? O kim?" diye sordu. Yavuz başını kaldırdı ve karşısındaki adama baktı. Yeşil gözlü, orta yaşlı olmasına rağmen yakışıklı ve karizmatik bir adamdı.

"Sevgilim," dedi Yavuz kırık bir sesle. Adam, "Ne oldu ona? Ayrıldınız mı yoksa? Bitkin gözüküyorsun," dedi Yavuz'a karşılık olarak. Yavuz, başını kaldırıp adama baktı ve, "Öldü," diye cevapladı. "Bugün cenazesi vardı."

Adam, dudaklarını ısırdı ve, "Allah rahmet eylesin," diye mırıldandı ağzının içinde. Yavuz, "Eyvallah," dedi. Ardından sözlerine devam etti. "Benim yüzümden öldü. Gözlerimin önünde aldılar canını," Adam duyduklarıyla hafif şaşırırken, "Kim aldı?" diye sordu. Kendisi de karısını kaybetmişti seneler önce. Kızıyla yaşıyordu. Yeni taşınmışlardı bu eve. Henüz iki gün oluyordu.

"Babam," dedi Yavuz yumruklarını sıkarken. İçinden yemin etti.

Ezâ'nın öldürülmesinde katkısı olan herkesin canını yakacaktı.

yakacak.

ölüler içinde hayat.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin