on dokuz

5.3K 336 183
                                    

Bölüm şarkısı: Yüzyüzeyken Konuşuruz - Dinle Beni Bi'

İyi okumalar.

Yavuz Silahtaroğlu

"Oğlum, bak bu benim torunum. İTÜ'de okuyor. Güzel kız değil mi? Hem sarışın bak. Boyu da uzun. Mankenlik de yapıyor," Gözlerimi devirdim ve derin bir nefes verip metroda yeni tanıştığım teyzeye döndüm. "Allah sahibine bağışlasın, Nilüfer teyze. Benim sevgilim var."

Dizine vurdu ve, "Tüh... Çok yakışıklı çocuktun halbuki. Ne de yakışırdınız benim Sena'mla," diye mırıldandı. Karşı koltukta oturan kızlar bana bakıp gülerken, telefonum çalmıştı. Arayan kişiye baktım. Ezâ arıyordu.

"Efendim, güzelim?" diye açtım telefonu. Kızların yüzü düşmüş, aralarında, "Sevgilisi varmış ya. Yazık oldu. Aklım kaldı çok kötü," diye söylenmişlerdi.

"Birden şöyle romantik oluyorsun, kalbim çıkacakmış gibi oluyor," Güldüm ve, "Ne diyecektin?" diye sordum. O da gülmüştü.

"Özledim de, ondan aradım. Ama müsait değilsen sonra da konuşabiliriz?"

"Metrodayım, spor salonuna gidiyorum. Akşam altı-yedi gibi dönerim. Kapının önüne uğrayayım mı?"

"Evde değilim maalesef. Babaannemlerdeyiz kardeşlerimle. Direkt eve geç yorgun olursun. Ha bu arada kardeş demişken, bizimkiler seninle tanışmak istiyor. Ne zaman müsait olursun?" Birkaç saniye düşündükten sonra, "Bu Pazar müsaitim," dedim. "Tamamdır, seviliyorsun. Görüşürüz."

"Allah'a emanetsin," dedim ve telefonu kapatıp gözlerimi karşıya diktim. Bir tane amca bana dik dik bakıyordu. 'Ne iş?' der gibi başımı sallayınca, "Tövbe tövbe," diyerek önüne dönmüştü. İnsanlar mı garipti, ben mi yamyama benziyordum da böyle bakıyorlardı hiç anlamış değildim.

Metro ineceğim durağa yaklaştığında ayağa kalktım. Kızlardan sarışın olan, "Hay maşallah, boyuna posuna kurban," demişti. Sertçe, "Bak işine," diye tersledim ve kaşlarımı çattım. "Odun," diye söylenmelerini umursamadım ve mesaj sesiyle titreyen telefonuma baktım. Yalın gereksizindendi.

Yalın Silahtaroğlu: akşam babama yemeğe gideceğiz. gelirken bana sakız al. bu arada, Yağız ve Irina abla da orada olacak. onların evi zaten :D her ay ki aile toplantısı işte. bebek'teki yalı da olacak.

Yalın Silahtaroğlu: sakızı unutma.

Yavuz: babanın uşağı yok. kendin al.

Yalın Silahtaroğlu: aramızda dokuz yaş var.

Yavuz: Yağız'la da on bir yaş var.

Yavuz: ama o sana emir verip küfür edebiliyor, değil mi?

Görüldü.

Yavuz: ben de öyle düşünmüştüm.

İnternetimi kapattım telefonumu cebime attım. Yalın abimde paranın değiştirdiği insanlardandı. Babamın sonu olmayan parası onun gözünü döndürmüştü. Çünkü babam haddinden fazla zengindi. Yatları, katları, yalıları vardı. Yoldan geçen dilenciye 500TL veren bir adamdı. Abim de parayı severdi. Babamın parası besliyordu onu.

ölüler içinde hayat.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin